Varlığımızın sebebi anne, babalarımız. Belki hepimiz anne baba değiliz, belki bir kısmımız anne, babasını tanımıyor, bilmiyor olsa da hepimizin birer anne, babası var ve hayatımıza kattıklarına göre de kafamızda bir “anne”, “baba” imajı var. İki heceli, iki kelime olsa da içerik o kadar çoktur bir anlamda hayatımızın kodlarıdır, tıpkı bize aktarılan genler gibi.
Bebek anne karnında büyür, ilişkileri doğmadan başlar. Sonra bebek dünyaya gelir ve baba da hayatlarına dahil olur. Babanın araya giren olduğunu söyleyen var, dışarda kaldığını söyleyen babalar var. Asıl istenen aile olabilmektir. Neden baba dışarda kaldığını hisseder? Doğumdan sonra beslenmek için bebeğin anneye ihtiyacı olunca ve bebek bakımını sadece annenin görevi olarak görenler olunca baba kenarda kalabiliyor. Kimi babalarsa bebek bakımını öncelikli işi olarak görüp ve anneden bile ön planda olabiliyor Böyle olunca da kendini hiç araya girmiş hissetmiyor. Kimi babalarsa bazen çevrenin etkisiyle bazen de eşin baskın etkisiyle izleyici olarak kalabiliyor. Aile olma nasıl öğrenilir? Biyolojik görüşte olanlar var. Öğrendiklerimizle olduğunu söyleyenler var… Aile olmayı öğrenmek için okuyanlar çabalayanlar var. En büyük okulsa yaşantımız. Yaşadıkça öğreniyoruz ve buna tecrübe diyoruz. Tecrübelerin aktarılması öğrenen için faydalı olsa da öğüde dönüştüğünce öğrenmeden uzaklaşıyor. Büyüdükçe bebek, ergen olduğunda da bu sorun olmaya başlıyor. Anne, baba tecrübelerini aktarıyor, ergen bunu öğüt olarak görüyor. O da tecrübe edip öğrenecek “kendi” olacak.
Kutlama yapılan günler adeta kadınlar için yapılmış günlerdir. Kadınlar günü, anneler günü en öne çıkanlar. Hatta sevgililer günü, yıldönümleri, kutlamalar dendiğinde de kadınlar akla gelir. Kimine göre pozitif ayrımcılık için, kimine göre de kadınlar bu tür kutlamalardan hoşlandığı içindir. Ne kadar ilgilenmiyor, kutlamıyor olursanız olun medya, vitrinler hatırlatır size. Özel günleri bazen kendimizi değerlendirme günü olarak görüyorum. Bir çoğumuz için her zaman yapamadığımız ebeveynlerimizin olumlu yanlarını gördüğümüz gün oluyor. Babanızın babalık serüvenini düşündünüz mü hiç?
Mavi patikleri giydirerek öğretmeye başlamışlardı O'na, nasıl erkek, nasıl baba olacağını. Giyeceği renkler, konuşacağı sözler, okuyacağı kitaplar, seveceği, eğleneceği kızlar, evleneceği kız, aile reisinin yapması gerekenler, gizlice akıtacağı yaşlar, cebinde olmasa da bulması gereken paralar da zamanla öğretilmişti O'na. Kah babasını taklit etti, kah babası gibi olmamak için çabaladı. Baba olmak en büyük mutluluktu O'nun için. Oysa kimi zaman bunu göstermesi bile ayıp karşılandı. Çocuğunu annesinin, babasının yanında sevmesi ayıp olan babalardan bugünün kendi yapamadıklarını çocukları yapsın diye çalışıp çabalayan babalara gelindi. Ortak olan, hepsinin de "İyi baba olmak" için çabalamalarıydı. Çevrenin, dönemin özelliklerine göre yapılanlar değişmiş olsa da hep çocukları için en iyi olanı yapmak istediler. "Ben senin iyiliğin için yapıyorum" sözü genelde çocuklar için isyan nedeni olsa da büyüyüp baba olduklarında Onlar da çocukları için iyi olanı yaptılar.
Sevgiyi göstermeleri ayıplanan babalardan gelen kuşaklar da sevgiyi göstermede yetersiz kalabilir. Siz bunun farkındaysanız babanıza sevginizi göstermede yetersiz kalmayın ve babalar gününü fırsat bilip kutlayın. Babalar siz de bu kez mutlu olduğunuzu gösterin çocuklarınıza, bırakın üstünüzdeki yükü, çocuklarınızla keyifli bir gün geçirmenin tadını çıkarın.
Babalar gününüz kutlu olsun çocuklarına baba olan güzel insanlar. Babalar gününüz kutlu olsun kimsesizlere, kendi çocuğu olmadığı halde bütün çocuklara baba olabilen güzel gönüllü insanlar.