Doğu Karadeniz’de anlamı bilinmeyen eski yer adlarının yaygın olması ve bunların halen yöre halkı tarafından kullanılması, insanların kafasını karıştırmaktadır. Bu eski yer adlarının hangi dilden olduğunu halktan kişilere sorarsanız, çoğunlukla “Rumca” cevabını alırsınız. Bu ifade, bir konudaki bilgi eksikliğinin giderilmemesi halinde, yerini yanlış bilgilerin doldurduğuna güzel bir örnektir. Bu yazıda, Doğu Karadeniz’deki eski yer adlarının kökeni aydınlatmaya çalışılacaktır.
Bilindiği gibi, Doğu Karadeniz’in yakın tarihi ile ilgili önemli kaynaklardan biri , 1843’te Kafkasya gezisi sebebiyle Rize’yi ziyaret eden botanikçi Prof. Karl Koch’un yazdıklarıdır. Prof. Koch’un Rize ile ilgili yazdıklarında; “yörede hemen hiç tarihi eser bulunmazken, en eski yer adları bile varlığını sürdürmektedir” ifadesini kullanması dikkatimi çekmişti.
Bölgedeki yer adlarının “en eski” formunu koruduğunu söyleyebilmek için, bu bilim adamının neleri araştırması gerektiğini anamaya çalıştım. Vardığım sonuç şudur: Bu yer adlarının çok eski olduğunu söyleyebilmenin yolu, onları günümüzde ve yakın çağda yöre ile ilgili olduğu düşünülebilecek Türkçe, Rumca, Ermenice, Gürcüce, Rusça gibi dillerde araştırmış olmak gerektiğidir. Yani Prof. Koch, söz konusu yer adlarını bu dillerde araştırmış, bulamayınca eski olduklarına karar vermiş olmalıdır.
Prof. Koch’un seyahatnamesinin Rize bölümünde bu ifadeyi okuduktan sonra, konu ile ilgili elde edebildiğim bütün veriler, Koch’un bu tespitini doğrulamaktadır.
Doğu Karadeniz yer adları ile ilgili en kapsamlı iddia Rumca oldukları yönündedir. Bunun sebebi, yer adlarından birçoğunun “oz” veya “os” eki almasıdır. Önce yöresel yer adlarının Rumca olup olmadığını anlamak üzere, gerçekleştirdiğim kişisel irdelemeye yer vermek, sonra diğer dillerle ilgili araştırmalara atıf yapmak uygun olacaktır.
Bir süre önce, internette “Pontus Katliamı” başlıklı gruplar olduğunu gördüm ve onları incelemeye aldım. Bu grupta yer alanlardan çoğunun Doğu Karadeniz’den Yunanistan’a göç etmiş kişiler olduklarını anladım. Bu kişileri incelediğimde, birçoğunun soyadının Türkçe olduğunu gördüm. Bunlar arasında; Kalemou, Kazanchi, Baltadou gibi birkaçı halen aklımda… Bunlara bir toplu mesaj göndererek, soyadlarının Türkçe olduğunu bilip bilmediklerini sordum ve bu arada bir kaçı bana mesaj gönderdiğinden kendileri ile sohbet etme imkânımız oldu.
Bunar arasında yer alan; dedeleri Giresun göçmeni olan ve Selanik’te oturan Elsa Kalemou’ya, Doğu Karadeniz’de anlamını bilmediğimiz bazı yer adları olduğunu, bunların Rumca olup olmadıkları konusunda bana yardımcı olup olamayacağını sordum. Kendisi, bunların Rumca olduğunu tespit etme hevesiyle hemen yardım edebileceğini söyledi. Ben de önce doğduğum yer olan Çayeli Şairler Deresi’nden başlayarak, bildiğim eski kelimeleri ona sordum. İşte ilk grup olarak sorduğum kelimeler: Ehteni, Çikaron, Havriya, Mapavri, Askoroz, Kofara, Horum.
Selanikli muhatabım, biraz durakladıktan sonra, bunların hiç birinin Rumca olmadığını söyledi. Horum kelimesinin “otluk bağı” anlamında Türkçe bir kelime olduğunu zaten biliyordum. Anadolu’nun bazı yerlerinde; “dünya yansa bir horum otu yanmaz” biçiminde bir atasözü olduğunu da duymuştum. Mapavri kelimesi ile ilgili, “map” hecesinin Rumca’da demir anlamına geldiği vb söylentilerin de yanlış olduğu böylece ortaya çıkmış oldu. Bu şekilde, ilk grup kelimelerin Rumca olmadığı ortaya çıktı, ama muhatabım bunar arasında hiç Rumca bulamayınca rahatsız olmuştu.
İkinci gruba Atina’yı dahil ederek soruları cevaplamaktan kaçınmasını önlemek istedim ve şu kelimeleri gönderdim: Atina, Senoz, Keloz, Setoz, Pilihoz, Kanboz, Cikleremoz, Kalamoz, Aponconoz, Vela, Zavendik, Şatroz, Kovaroz, Fetekoz.
İkinci grupta, kelimelerin çoğunun “oz” takısı almış olduğunun farkındasınız sanırım. İlk etapta Rumca olabileceği şüphesini akla getiren bu kelimeleri özel olarak sormak istedim. Muhatabım heyecanla “Atina helendir” dedi. Diğerlerini de inceledi ama onların Rumca olmadığını ifade etmek durumunda kaldı. Bilindiği gibi Athena eski Yunan mitolojisinde bir Tanrıça adıdır. Pazar ilçemizin adının, ilçede bu adla var olan bir tapınaktan geldiği iddiası olduğu var gibi, bu kelimenin Lazca’da "gölgelerin olduğu yer" anlamına geldiği de belirtilmektedir.
Bu kelimelerden hiç birinin Rumca olmaması son derecede önemlidir. Bunlar arasında, Gündoğdu ilçemizin eski adı olan Fetekoz da vardır. Rize’de kültürlü insanlardan bile, Fetekoz’un Rumca’da güneşin doğduğu yer anlamına geldiğini, Rize’ye güneş buradan doğduğundan bu adı aldığını ve ismin aynı anlamda Türkçeleştirildiğini duymuş biri olarak, Fetekoz’un Rumca olmadığını öğrenmek beni bile şaşırttı. Demek ki, bu konularda dedikodularla hareket etmemek ve araştırmak gerekmektedir.
Sorduğum onca kelime arasında Rumca bulamaması muhatabımı rahatsız etmiş; keyfini kaçırmıştı. Ona son bir grup kelime daha göndereceğimi, ama bunlar arasında, halen Trabzon’da Pontusça (Romaika) konuşan köylerin eski adlarının da yer alacağını söyledim. Bu bilgi Elsa’yı bir kez daha heyecanlandırdı ve Trabzonlu arkadaşlardan derlediğim kelimeleri sıraladım: Kamaha, Marna, Kanzula, Sebla, Usburlu, Botamli, Zikotos, Sayrac.
Bu yer adlarının bir kısmı gerçekten de Trabzon’da Romaika diyalekti konuşan köylere aittir. Diğerleri de yine Trabzon yöresindendir. Ama muhatabım bunlar arasında da Rumca olmadığını ifade etmek durumunda kaldı.
Bu konu ile ilgili en kapsamlı çalışmayı Araştırmacı Haşim Albayrak yapmıştır. Doğu Karadeniz’deki 2500 eski köy adını derleyen Albayrak, bunlar arasından Rumca olanları Fener Rum Lisesi Müdürü Niko Mavridis’e, Ermenice olanları Ermeni Okulu Müdürü Nora Şenyan’a tespit etmesini rica etmiş. Ayrıca, Gürcüce, Lazca, Pontusça, Rusça, Arapça ve Farsça dil bilenlere de incelettirmiştir. Toplam 2500 eski köy adı arasından sadece 16 Rumca yer adı tespit edebilmiş, Arapça ve Farsça dâhil yukarıdaki dillerden toplam 50 civarında yer adı olduğunu ortaya koymuştur. Sayın Haşim Albayrak’ın Köy Adları Pontus'un Yalan Olduğunu Söylüyor başlıklı yazısında, söz konusu yer adlarının hangileri olduğuna da yer verilmiştir.
Sonuç olarak, Doğu Karadeniz’deki yer adlarının Rumca, Ermenice, Gürcüce, Pontusça, Rusça, Arapça ve Farsça olmadığı açıkça ortaya çıktığına göre, bunların menşeinin ne olduğunu da ifade etmek gerekmektedir. Kökeni bilinmeyen yer adlarının, M.Ö.400 yıllarında Ksenofon tarafından tespit edilen; Haldiler, Halibler, Makronlar, Mosinekler, Tibarenler, Kolhlar ve Driller gibi kabilelerden geldiği anlaşılmaktadır. Göç ederek buraya gelen Türkler, yerli halktan öğrendikleri yer adlarını değiştirmemiş, aynen muhafaza ederek kullanmaya devam etmişlerdir. Osmanlı devleti döneminde de, 1911’de Enver Paşa’nın köy adlarını değiştirmesine kadar bu yönde hiçbir çaba olmamıştır.