Dr. Ali Rıza SAKLI
Çay, Lojistik ve Turizm başlıkları altında düzenlenen II.Rize Kalkınma Sempozyumu’nda Rize için hayati öneme sahip konular ele alındı. Çay sektörünün sorunları ve çözüm önerilerinin ele alındığı Çay Özel Oturumunda; Çay Kanunu çıkarılması, Çay Kurulu ve Çay Borsası kurulması önerileri gündeme getirildi. Lojistik oturumunda, Yrd.Doç.Dr. Muhammed Bamyacı tarafından sunulan bildiride, İyidere’de kurulması önerilen; Doğu Karadeniz Sanayi Ticaret ve Lojistik Merkezi önerisi çok dikkat çekiciydi. Turizm bildirilerinde ise; Rize kent markası oluşturulmasından, zaman yolculuğu turizmine, sağlık turizminden kongre turizmine ve ekoturizme kadar, Rize’ye katkı sunacak çok sayıda görüş seslendirildi.
Şimdi Rize için en önemli sektörler olarak seçilen üç sektörde, ortaya atılan görüş ve önerilerle ilgili kısa bilgiler vermeye çalışacağız. Ancak, Türkçe’de “bilgi şöleni” ifadesi ile karşılanmaya çalışılan “sempozyum” kavramının ne anlama geldiğini ifade etmeliyiz. Sempozyum düzenlediğinizde, konu başlıklarını genel olarak belirlersiniz, sonra da akademisyenler kendi çalışma alanlarına göre arzu ettikleri konuyu çalışırlar ve gelip bildirilerini sunarlar. Sempozyuma 26 farklı üniversite ve 13 diğer kurumdan toplam 63 bildiri gönderilmiştir. Bu bildiriler, iki gün aynı anda iki ayrı salonda; paralel oturumlar şeklinde sunulabilmiştir.
Sempozyuma Rize’den katılımların, açılış oturumu hariç, son derecede yetersiz olduğunu belirtmek gerekiyor. Gelen misafirler ve üniversite öğrencileri dışında, çay ve turizm sektörü ile ilgili kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları sempozyuma ilgi göstermediler. Düzenlenen beş çay oturumunu izlemeyen çay sektörü yöneticileri ve temsilcileri ile üç turizm oturumunu izlemeyen turizm sektörü yetkilileri; “bilgi” kavramı ile aralarında nasıl bir bağlantı olduğunu sorgulamalıdırlar.
Çay Sektörü İçin Çözüm Önerileri
Çay sektörü ile ilgili özel oturumda, sektörün sorunlarını dile getiren Rize Ticaret Odası Başkanı Mehmet Erdoğan, günümüzde çay sektöründe toplam 197 fabrika bulunduğunu, bunların 46’sının Çaykur’a, 151’inin ise özel sektöre ait çay fabrikaları olduğunu söyledi. Erdoğan, sistemsiz bir yapıyla yoluna devam etmek zorunda kalan Türk çay sektöründe birçok sorun mevcuttur dedi.
Bu sorunların çözümü için diğer konuşmacılar tarafından üç önemli öneri gündeme getirildi. Çay Kurulu ihtiyacını şahsen anlatmaya çalıştım. Çin ve Japonya gibi bazı çay üreticisi ülkelerde çay sektörünü Tarım Bakanlıklarının yönettiğini belirterek, Sri Lanka, Hindistan ve Kenya gibi bazı ülkelerde ise Çay Kurulu’nun sektörün en üst organı olduğunu ifade ettikten sonra; “Türkiye’de çay sektörünü ne bakanlık ne de Çay Kurulu yönetiyor, büyük bir yönetim boşluğu var” tespitine yer verdim.
Çay kanunu ihtiyacını Prof. Osman Karamustafa anlattı. Sadece beş maddelik bir çay kanunu ile devasa sorunları olan bir sektörün sorunlarının çözülemeyeceği ifade edildi. Türkiye’de çay tarımını daha ileriye taşımak ve çay sektöründe pazar payını artırarak müstahsil, özel sektör işletmeleri, kamu işletmeleri ve piyasanın sorunlarını çözmek için yeni bir yasa gerektiği belirtildi. 2023 yılı vizyonu olarak Türk çayını iyi bir yere getirme amacının gerçekleştirilmesi, iyi bir çay kanunu çıkarılmasına bağlandı.
Çay Borsası konusunu, Türk çay sektörünün yetiştirdiği tek uluslararası yönetici olan Yrd.Doç.Dr. Hamit Vanlı anlattı. Çalıştığı yabancı şirketler adına, yıllarca Sri Lanka’nın Kolombo borsasından çay satın alan Vanlı, çay borsasının işleyişini içeriden bilen kişi olarak, borsanın yararlarını anlatabilecek en yetkili kişiydi. Vanlı’ya göre; çay sektöründe yapılacak çalışmalar, bahçeden tüketiciye ulaşıncaya kadarki tedarik zincirinde esas teşkil eden; bahçe yapısı, müstahsil, imalatçı, harmanlayıcı ve paketleyici, toptan ve perakendeci ve nihayet tüketici gruplarının sorunlarını kapsamalıdır. Bu sorunların çözümü için temel sektörel yapılanma sorunu çözülmeli ve Çay Borsası kurulmalıdır.
Sempozyumun açılış oturumuna katılan geniş dinleyici kitlesinin izlediği çay özel oturumunun sonunda, sektörün sorunlarının ortada olduğunu, çözüm yollarının da bilindiğini ifade ederek; çay sektöründe yapılması gerekenlerle ilgili bir bilgi eksiği bulunmadığını, eksik olanın “siyasi irade” olduğunu belirttim.
Hemen belirtmek gerekir ki, çay özel oturumu dışında dört oturumda daha çay üzerine bildiriler sunuldu ve çok sayıda görüş ve öneri seslendirildi. Bu bildirilerin tam metinleri, yayınlanacak olan Bildiri Kitabı’nda yer alacaktır.
Lojistik Oturumu Önerileri
Bir süreden beri, Doğu Karadeniz’de bir lojistik merkez kurulacağını ve kuruluş yerinin Rize ile Trabzon arasında yer alması yönünde Başbakan’ın talimatı olduğunu duyuyoruz. Trabzon tarafından yapılan çalışmalarda Çamburnu-Yeniay yöresinin en uygun yer olarak önerildiği kamuoyuna yansımaktadır. Hâlbuki burada halen çok önemli bir tersane yatırımı yapılmaktadır ve Yeniay Limanı 49 yıllığına tersane yatırımcılarına kiralanmıştır. Hiç kimsenin yapılmakta olan yatırımları ve milli serveti çöpe atma hakkı olmadığı düşünülmelidir. Ayrıca, karaya doğru genişleme alanı bulunmayan bu yerin uygun olmadığı şeklinde kanaatler bulunmakla birlikte, daha iyi bir yer önerisi de bilimsel olarak kamuoyuna duyurulmamıştı.
Bu noktada, Maltepe Üniversitesi’nden Yrd.Doç.Dr. Muhammed Bamyacı’nın sunduğu bildiri ile İyidere havzası lojistik merkez olarak öne sürüldü ve bütün dikkatleri üzerine çekti. Buna göre, liman derinliği bakımından 20-25 metre derinliği sağlayabilen İyidere, bu derinliğe ulaşana kadar kolay doldurulabilen sığ bir derinlik sunuyor ve karaya doğru genişleme imkânına da sahip bulunuyor. Bununla birlikte, Bamyacı Hoca sadece bir lojistik merkez önermekle kalmadı; sanayi ve ticaretin de bu merkezde yer almasını; Doğu Karadeniz Sanayi Ticaret ve Lojistik Merkezi kurulmasını önerdi. Bu merkezin Ovit Tüneli’nin yapılmasıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu yanında Kafkasya ve Orta Asya’ya en kestirme ulaşımı sağlayacağını belirtti. Aşkale-Bayburt-İyidere demiryolu hattı ile Türk Demiryolu Sistemine, İyidere-Rize-Batum hattı ile de eski Sovyet Demiryolu Sistemine bağlanması öngörülen İyidere, Türkiye’nin en derin limanlarından birinin kurulmasıyla önemli bir transit ticaret merkezi olabilecektir. Bu arada, Lojistik Oturumu’nu yöneten Prof. Mehmet Tanyaş, katıldığı özel bir programda, İyidere’nin sağladığı liman derinliği ve konumu ile Lojistik merkez açısından şanslı olduğunu ifade etti.
Doç.Dr. Yavuz Günalay tarafından sunulan bildiride afet lojistiği konu edildi ve dinamik risk ölçümüne dayalı bir afet lojistik yönetim modeli önerildi. Rize için bir afet acil uyarı sistemi kurulması da öneriler arasında yer aldı.
Turizm Sektörü Önerileri
Turizmle ilgili sunulan bildirilerde çok sayıda turizm önerisine yer verildi. Bunlar arasında; kültür turizmi, çiftlik turizmi, kırsal turizm, doğa turizmi, ekoturizm, kongre turizmi ve sağlık turizmi gibi konular dikkat çekiciydi. Sağlık turizminin gelişmesi için bir “sağlıklı yaşam köyü” kurulması da ilginç öneriler arasında yerini aldı. Zaman yolculuğu turizmi adı altında, tarihin belli bir dönemini canlandıran bir ortam oluşturulması ve turistin bu tarihi dönemi yaşamasının sağlanması önerisi dikkate değer bir öneriydi.
Hemen belirtmek gerekir ki, 2023 Turizm Stratejileri’nde Samsun’dan Sarp’a kadar yaylaları birbirine bağlayan “Yeşil Yol” projesi dışında, Rize’yi kapsayan önemli bir proje mevcut değildir. Maçka’nın bir turizm kenti olarak geliştirilmesi, Samsun ve Trabzon’da Kruvaziyer gemi kabul edecek yeni limanlar yapılması, diğer öneriler arasında yer almaktadır. Rize’de iki balıkçı barınağının yat kabul edebilecek şekilde organize edilmesi, yeni bir şey içermeyen bir düzenleme olarak yerini almaktadır.
Sonuç olarak, burada yer vermemize imkân olmayacak şekilde kapsamlı bir Sempozyum gerçekleştirilmiştir. Ekonomik kalkınma ve büyüme konularını iktisat bilimi açısından inceleyen tebliğlerin de sunulduğu Sempozyum, tam bir bilgi şöleni şeklinde gerçekleştirilmiştir. 2006 yılında kurulan Üniversite’nin 2012 ve 2013 yıllarında arka arkaya iki yıl, Rize ilinin kalkınmasını konu alan sempozyumlar gerçekleştirmesi, dışarıdan gelen katılımcılar tarafından takdirle karşılanmıştır. Bilindiği gibi bu iki sempozyum da Maltepe Üniversitesi ile birlikte gerçekleştirilmiştir. Üçüncü sempozyumun 2014 yılı Nisan ayında Maltepe Üniversitesi’nde gerçekleştirilmesi yönünde karar alındığını da buradan duyurmak yerinde olacaktır.