Biri kararsız diğeri muhalefet partili iki arkadaşımla çay sohbetindeyim. Konu çoğu zaman olduğu gibi yine siyasete gelince, biranda iktidar karşıtı arkadaşıma dönerek; Bak dostum ben şayet AK Parti tek başına iktidara gelmeyecekse MHP'nin tek başına iktidara gelmesini isterim dedim. Ardından, Sen böyle bir cümle kurabilirimsin diye sorumu yönelttim.
Verdiği cevap enteresan; Niye cevap vereyim, cevap vermek zorundamıyım, siyasettir bu, gibi kaçamak laflar edince, diğer arkadaşıma dönerek işte geleceği görme, sağduyulu olma tavrı böyle olur dedim.
O zamana kadar siyasi düşüncelerini pek belli etmeyen, ama güvenilirliği her partili tarafından takdir edilen ortak arkadaşımız bu diyalogdan etkilenmiş olacak ki suskunluğunu bozup koalisyon dönemlerine eleştiri getirmekle kalmadı, birde oy tahmininde bulunarak mevcut hükümetin alternatifi kesinlikle koalisyon olur endişesini paylaştı.
Daha enteresanını bir sonraki gün iş yerinde yaşadım. İktidara karşı iflah olmaz muhalif yapısı hemen herkes tarafından bilinen, benimde zaman zaman siyasi mülahazalarda bulunduğum, geçmişte siyasetin her kademesinde görev yapmış çok tecrübeli bu abımız endişesini aynen şöyle dile getiriyor. "Rakipleriyle kıyaslandığında böylesi şanslı bir lider bu zamana kadar hiç gelmedi, iktidar partisinin oy alma imkânı %70 ler üzerinde olması gerektiğini rahatlıkla söyledi. Tabii yine eleştiri getirmekten geri kalmayarak "Liderin şahsi hataları yüzünden Ak parti oyları % 50 ler de kaldığını söylemeyi ihmal etmedi.
Evet Dostlar; Ülkesini seven her kesimden duyarlı ve sağ duyulu insanımız şunu takdir ediyor ki; AK Parti dışında her ihtimal sadece ve sadece koalisyon dönemiyle birlikte kargaşa dolu günlere tekrar geri dönmek demektir. Yani her koalisyon dönemlerinde olduğu gibi koalisyon ortaklarının horoz doğuşları ile Türkiye’mizi istikrarsızlığa, itibarsızlığa ve yeni maceralara sürükleyerek zaman kaybettirmekten, başka bir işe yaramayacağı gerçeğini önceden görmek demektir.
Ülkemizde hemen her seçim arifesi de kararsız kalan seçmenlerimiz, taraftarı olduğu partinin tek başına iktidara gelme şansını görmediğinde, sağduyulu tavrını, tek başına iktidara gelecek partiyi desteklemek suretiyle ortaya koymaktadır. AK parti dışında tek başına iktidarı göğüsleyecek bir parti olmadığına göre yine iktidar partisine karşı sesiz ve derin bir sahiplenme içinde olacağına inanıyorum.
Zira sağ duyulu seçmen, merhum Menderes, Özal ve Erbakan'dan sonra ülkemizdeki Halk hareketinin en önemli temsilcisi olan ve rahmetlik liderlerin tecrübesinden süzülerek ülkemizi her alanda yenileyerek yeni Türkiye'yi ortaya çıkaran sayın R.Tayyip Erdoğan'a büyük bir operasyon başlatılmıştır.
Buna muhalefet partileri, feto terör örgütü ve diğer terör örgütleri hepsi aynı safta yerini alarak destek vermektedir.
7 Haziran da görev bizde; Bu büyük oyuna şahsi oylarımızla, destek verenlerden olup olmama imtihanı ile millet olarak karşı karşıyayız.
Oy için maddi ve manevi tüm değerlerimize karşı en hafif deyimle çok yüzlü davranan, ancak içten içe düşmanlığı aleni olan CHP ve HDP nin birbirinden ne farkı var?
Milletimiz, 55 tane havaalanıyla artık uçmaya iyice alışmışken bizimle yürü diyen bir MHP'ye ne diye ihtiyaç duyalım.
Tabanının büyük bir kısmının gerçekten ibadet ettiğine inandığım, ancak, tavanı ihanet içerisinde olduğu artık gün gibi ortada olan ve bu durumu bir türlü kabullenemeyenler, büyük oyunu görmeyecekse daha ne ile ikna edilebilirler?
Yanlış anlaşılmasın iktidar, bizimde eleştireceğimiz hatalar yapıyordur. Elbette şikâyet edeceğimiz birçok konu hepimizinde olabilir. Ancak iktidarın karşısında hep birlikte ittifak edenler ülkemiz için daha iyisini yapacak olanlar asla değildirler.
Reze’li bir siyasetçimizin söylediği "Rize'nin yolu Tayyip Erdoğan’ın yoludur" sözüne; Sadece Rize'nin değil, “Türkiye'nin de, Ümmetin de, Adil Dünya’nın da yolu R.Tayyip Erdoğan'ın yoludur" ilavesini yaparak sizlerle olan sohbetimi bitiriyorum.
Allaha emanet olunuz.
Nacettin Hatipoğlu