Cumhuriyet tarihimizin en hızlı kurulan hükümeti olarak tarihe geçen Yıldırım hükümeti; En önemli gündemini yeni bir anayasa yapmak ve eski Türkiye'nin son kamburundan kurtulmak olarak belirlemiş durumda.
Muhalefet partilerimize kısaca göz atıp tekrar ana gündeme döneceğim; Sol ve bölücü uzantısı muhalefet partileri kendisine oy vermiş seçmenlerin hassasiyetlerini bile kaale almayan, ülkenin en öncelikli konularda bile milli duruş sergileme özelliklerini yitirmiş, mevcut yöneticilerinin basiretsizliği sayesinde içleri cadı kazanına dönmüş kaynıyor da kaynıyor. Bu iki partinin bu gidişatla yakın zamanda iflahı mümkün gözükmüyor. Kusura bakmasınlar ama bu durumları milletimizin hiçte umurunda değil.
Esas dikkatimizi yoğunlaştırmamız gerekli muhalefet partimiz; lideriyle, yönetim kadrolarıyla, milli ve yerli özelliklerini her zaman üst düzeyde sergileyerek bugünlere gelmiş bir MHP'nin düşürülmeye çalışıldığı durumdur. Tıpkı Sayın R.Tayyip Erdoğan'a yapılan saldırılar nasıl ülkemizin bütünlüğüne yapılmakta ise Sayın Devlet Bahçeli'ye yapılan saldırıların asıl amacı da yine kardeşliğimizdir ve yine Türkiye’mizdir.
Ben bunu tüm samimiyetimle ifade ediyorum ya bazı MHP'li dostlarım müthiş darlanıyor. Yahu darlanmayın biz kardeşiz... Tamam, hasat mevsimi olan seçim zamanında eleştirilerimizi karşılıklı olarak yaparız ama seçimler biter iktidar iktidar olarak, muhalefet de muhalefet olarak ülkemize hizmete koyuluruz. Lakin şuan durum çok farklı ve hiçte iç açıcı değildir. Uzatacak değilim ancak o dostlarım için özellikle sormak isterim; Paralel ihanet çetesinin desteklediği ayan beyan ortada olan, bizzat kendisi gezi ayaklanmasına destek olduğunu açıklamışken ve üstelikte siyasi geçmişi zık zaklarla dolu birinin peşinde olmayı, nasıl izah ediyorsunuz, gerçekten ruh halinizi merak ediyorum? Sakın yanlış anlamayın malum ismin veya diğer adayların Sayın Bahçeli'ye rağmen kazanma ihtimalleri asla yoktur. Var diyen varsa hodri meydan...
Netice olarak muhalefetin partilerinin içinde bulunduğu ahval hemen her seçimde söz verildiği gibi darbe anayasasını değiştirmek gibi bir gündemlerinin olmasını akla dahi getiremez durumdayız.
Hatta iktidar partisi " Yeni Anayasa, Başkanlık Sistemi ve Yeni Türkiye" dedikçe muhalefet partilerimizin kimyası daha beter allak bullak olmaktadır. Gerçekten elem verici bir durum, özellikle dostlarımızı bu haleti ruhiyeden kurtarma ihtimalimizin git gide zorlaştığını hissediyor ve üzülüyorum. Aslında muhalefetin sağduyulu büyük bir kesimi iyi ki ülkede Tayyip Erdoğan gibi bir lider var diyor. Bir kesimi de keşke bizimde Tayyip Erdoğan gibi liderimiz olsaydı düşüncesini taşıdıklarını özelde ki arkadaşlardan biliyorum.
Gerçektende de iktidara geldiği günden itibaren ülkemizin devasa sorularını çözen, sürekli dev projeleri hayata geçiren Sayın Erdoğan artık Yeni Türkiye’mizin kurucu önderi olarak tescillenmiştir. Attığı her adımda ve geçen her günde milletimizin nezdinde çok daha büyüyen bir teveccühe mazhar olmaktadır. Hakkaniyetli çıkışlarıyla dünya lideri konumunu da çoktan pekiştirmiştir. İşte böylesi bir liderin Türkiye'mizi idare etmesinden dolayı muhalif düşünceleri olsa bile bu hakkı teslim etmeyecek vicdan sahibi bir insanın kaldığına inanamam.
O refleksleri zayıflatılmışlar varsa onlar bir an için şu dokunulmazlık konusuna son anda destek vermemiş olduklarını düşünüp sonucunu ne olacağını bir tahmin etmeye çalışsınlar; Ben söyleyeyim iktidar partisi bu olayı bir şekilde halka götürüp yüzde 90 lara varan desteğe ulaştırırdı. Demem o ki, iktidar ne edip eder gündemine aldığı bu yeni anayasa sorununu da mecliste çözemiyorsa halka giderek bu işi de bitirir ve bitirecektir.
Şimdi size samimiyetle bir soru sormak isterim; Sayın R.Tayyip Erdoğan için sembolik bir cumhurbaşkanı olsun ve öylece de görevini tamamlasın diye hala bekleyen aklı başında bir kişi kaldı mı gerçekten? Eğer varsa onlara bir kere daha seçilirken söylediği şu sözü hatırlatalım ne olur! “Ben önceki cumhurbaşkanları gibi bir cumhurbaşkanlığı yapmam, tüm işleri takip eder, ülkemin her türlü meselesiyle alakadar olurum" demişti. Bizlerde hep birlikte bu sözünü tutacak diye oy vermedik mi verdik. Bilmeden oy verdim elim kırılsın diyende yok. Dolaysıyla millet zaten kararını vermiş ve yaklaşık iki yıl önce başkanını seçmiştir arkadaşlar bunu kabul etsek de etmesek de durum çok net ortadadır.
Şu an yapılması gereken ortada ki bu fiili durumu anayasal değişiklikleri yapmak suretiyle hukukla bütünleştirmek olacaktır. Hepimizin isteği güçlü bir Türkiye ise neden devletimizin çok daha sağlıklı işleyişi için çift başlılıktan kurtulmak ve istikrar içerisinde, hızlı bir şekilde sorun değil çözüm odaklı yönetilmesini sağlamayalım. Aslında bu durumu dışarıdakiler çok daha iyi görüyor biliyormusunuz hatırlayın; 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra Avrupa basınında "Yeni bin yılın Selahaddin Eyyübi'si durduruldu" manşeti ne için atılmıştı. Ama çok şükür büyük bir ustalıkla ülkemiz yeniden koalisyon bataklığının içinden çekip çıkartılarak hedeflerine doğru daha bir hızla devam ediyor. Yine hatırlayalım, daha geçtiğimiz ay bir Fransız dergide "En tehlikeli Türk Erdoğan" diye başlık atılmadı mı? Bu iki örnek bile bize çok şey öğretmeli be dostlarım. Gelin bu tarihi hep birlikte yazalım istiyoruz, yoksa Sayın Recep Tayyip Erdoğan'da olmayan bir şey varsa o da geri vitestir ve o kervan hedefe kilitlidir.
Dünya ve ahret saadetinin esas kaynağı olan Kuran-i Kerimimize kavuştuğumuz Ramazan ayınız mübarek olsun.
Allaha emanet olunuz.
Hürmetlerimle…