Ülkemin nasıl yönetileceğini ve yönetime talip olanların sorumluluk alanlarının yeniden belirleneceği bir referanduma gidiyoruz. Devletimizi yöneteceklerin karmaşık ve hesapsız yetki kullanımının önüne geçilmek üzere hazırlanan bir hukuki alt yapının kabul edilip edilmeyeceği bir süreci yaşayacağız. 2019’dan itibaren geçeceğimiz bu yeni yönetim sisteminin özü, çift başlı yönetilmenin önüne geçilmesinden ibaret. Üstelik seçilecek kişinin iki dönemle sınırlandırılmasını açık olduğu halde, yanı referandumla yapılacak değişikliklerde bizlerin hak ve özgürlükleriyle alakalı bir durumun olmadığı ortada iken bu paketin neresi bahane edilerek kıyamet koparılıyor gerçekten anlamak zor.
Bütün kesimler tarafından tarihin en önemli olayı olarak görülen referanduma kısa bir süre kaldı. Şahsi kanaatime göre milletimizin en az yüzde 65 oyu ile evet diyeceğine biliyor ve Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edileceği ile ilgili bir kuşku taşımıyorum. Beni kaygılandıran hayır verecek siz dostlarımın sergilediği tavırlardır. Sadece günü yaşayıp geleceğimizi düşünmemeye devam etme belirtisidir. Nesillerimize övgüyle anlatabileceğimiz bu denli önemli bir olaya canlı tanıklık ederken, aklının ve vicdanın sesini dinlediğinde hayır diyemeyecek kadar açık, seçik bir durum varken inadına hayır demek nasıl bir ruh halıdır diye gerçekten endişe duyuyorum. Bu tarihi sürecin en önemli gününde “hayır” oyu verecek dostlar, yeni yönetim sistemiyle birlikte bu olumsuz tutumlarını kısa bir süre sonra kendi nefislerine bile anlatamayacak ve büyük vicdan azabı çekeceklerine adım gibi inanıyorum. Zira uzunca bir sureden beri yerli ve milli özelliklere bunca vurgu yapılıyorken ve üstelikte 15 Temmuz’da bunun bedelini çok ağır bir şekilde bütün bir millet olarak ödemişken, önümüze gelen bu altın fırsatı değerlendirememek yılların tecrübesine uygun düşer mi kardeşim. Tarihimizde ilk kez ve gerçekten tam anlamıyla kendi kendimizi yönetme fırsatına bu kadar yakınken, üstelikte inadına “hayır” demenin Türkiye'miz “Anadolu insanları tarafından yönetilmesin” demekle eş anlamlı olduğunu nasıl idrak edemeyiz. Vallahi büyük bir veballe karşı karşıya bulunduğunuzu düşünüyorum. Yoksa bunca yıllık tecrübeyle geldiğiniz bu nokta da; Biz bizi yönetemeyiz, bizler oy versek de, hatta oyumuz yüzde 95’lere ulaşmış olsa da, “Bizler siz bildiğiniz gibi yönetmeye devam edin” demekten başka bir karşılığı yoktur bu kararınızın.
Dostum ve bu satırları okuyan tüm dostlarım için açıkça söylüyor ve yazıyorum; Şayet “Fanatiklik, militanlık sergilemiyorsan, aklını kiraya vermediğini iddia edebiliyorsan, bağlı bulunduğun Türk milletine saygı besliyorsan, az da olsa ümmet bilincin kalmışsa sen bu olumsuz tutumundan vazgeçmelisin.
Bu yeni dönemle birlikte kurumsallaşmamızı tamamlayacak ve yeniden her alanda daha büyük bir değişimle önce 2023 hedefleri sonra 2053 ve benim göreceğime inandığımJ, sizlerle birlikte olmaya da samimiyetle dua ettiğim, ulaşamazsak bile hayırla yad edileceğimiz 2071 hedeflerinden zerre şüpheniz olmasın.
Son olarak diyorum ki; Bir miktar bağıralım, çağıralım, eleştirelim ama ne olursunuz referandum günü komik duruma düşmeyelim. Evet bende bu paketin içerisinde idam cezasının konmasını isterdim ama olmadı diye yorganı mı yakalım. Verilmeyecek her “evet” oyu ile bölgesinde yıldızlaşmış Türkiye’mizin önüne engel mi olalım. Vereceğimiz en hayırsız “hayır” ını sürekli büyüyen ve Dünyada itibarı yükselmiş, yeniden cihan devleti olma yoluna girmiş büyük güce kayıtsız mı kalalım. Yoksa her zamankinden daha çok artmış olan birliğimizin, beraberliğimizin ve kardeşliğimizin pekiştirilmiş olduğu büyük bir devletin onurlu vatandaşları olarak mı hayatımıza devam edelim…
Allaha emanet olunuz.
Nacettin Hatipoğlu