Köşemde Gürcistan”ı ve Gürcistan”da yapılan bazı uygulamaları en sert dilde eleştirdim, yeri geldiğinde, uygulamalar değişmediğinde eleştiriden kaçmayacağım.
Sarp Sınır kapısında geçtiğimiz günlerde Gürcü insanların sırtından para kazanan Çetelerin haberini yapmıştım. Gürcü insanlar orada ekmek parası için otobüs bekleyip 5 ları kazanmak için saatlerce beklerken onların sırtından para kazanmak için oluşan çetelere kimsenin sesi çıkmıyor.
İşte asil sorun kapıda, yıllardır gerek Gürcü, gerekse Türklerin sırtından yararlanan ve yararlanmaya çalışan o çetelere artık devletin dur demesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta düşünmüyor, görevidir diyorum.
O insanların sırtından para kazanan ve Sarp sınır kapısında çete oluşturan Polis ve Jandarma”nın ses çıkartmadığı kan emicilere mutlaka dur denmeli.
Asıl konum ise Çay zamanlarında bölgeden milyonlarca dolarları ülkelerine getiren Gürcü işçiler, Hemen hemen her köyde, her ilçede oluşan çalışma guruplarının başlarında mutlaka o bölgeden birileri vardır. O birileri işçiler e iş bularak onlardan komisyon almakta. Gürcü işçilerin hiçbir yasal güvencesi olmadığı bölgede bazı çay fabrikaları da sigorta ve maliyeden kaçmak için işçi çalıştırmakta.
Bu işçilerin sırtından para kazanan ve evine ekmek getiren bazı simsarlar acaba gönül rahatlığı ile çorbalarını yudumlayabiliyorlar mı?
Birkaç gün bu işçilerin çalıştığı ortamda bulundum, Sabah”ın saat 05 i ve Gürcü işçiler iş buldukları yere doğru hareket ediyorlar. Ellerinde eski elbiseleri ile çalışacakları ortama doğru hareket ediyorlar. Birçoğu sabah kahvaltısı yapmadan yola çıkıyor. Kimisi de anlaşmalı olarak kahvaltı ve yemek kendilerinden olmak üzere ellerine aldıkları ekmek parçası, bir adet domates ve bir ayran ile Çay bahçesine giriyorlar.
Aşırı sıcak veya yağmurlu hava onlar için fark etmiyor, burada tarihe dönüş yaşanıyor, Cumhuriyet öncesi Rize-Artvin ve bölgeden Batum”a çalışmaya giden insan hayatları burada yaşanıyor. Belki de Gürcüler daha zor durumda çalışıyorlar.
Aşırı güneş altında çay toplayan Gürcüler saatlerce çay makaslarını vuruyorlar, bu arada gözümden kaçmayan gölgede duran o işçileri çalıştıran çay bahçesi sahipleri oluyor. Yorgun düşen işçiler sigara molası verdiğinde çay bahçesi sahibinin hareketlendiğini görüyorum.
- Bico çabuk, çabuk
Kendisi rahatta ya gölgede, soğuk suyu, hatta meyve suyu yanında, yakmışta sigarasını keyif çatıyor ve akşama peşin paraya vereceği çay in kilosunu ve alacağı parayı hesaplıyor.
Gürcü işçiler kendi kendilerine mırıldanıyor , “ Kargı, dağlılı var , çihela” yanı tamam, yorulduk ve hava sıcak, tabii bunu çay bahçesi sahibi anlamıyor ve birkaç dakika sonra kelimesini tekrarlıyor. “ Tamam, yeter, kalkın” akşama kadar bu seyir ve bu nağmeler devam ediyor.
Şimdi soruyorum ,,,,, Çay bahçesi sahibi işçi, gürcü ise bahçe sahibi olsa ne olurdu ?...
Bence iyi düşünmek gerek, çünkü karşında ki insan ve o insanlar ekmek parası için burada, kimsenin kahrını çekmek zorunda değil, malum ekmek parası, onları da evlerinde bekleyenler var.