Tarihin ilk uluslar arası diploması kuralıdır desek yanlış olmaz.

"Elçiye zeval olmaz."kuralı

Rus Büyük elçisi Andry ülkemizde bir suikast sonucu öldürüldü.

İlk defa bir Rus'a benzemeyen bir Rusla karşılaştığımı söylemeliyim.

Biraz Türk,Arap,Kürt bizden birine benziyordu daha çok.

Biraz bizden biri öldürüldü sanki.

Cumhurbaşkanı'mızın dediği gibi "bize emanet biri."

Bir başkasının iradesini, muhatabına ileten yani elçi,bu aracılığından dolayı sorumlu olmaz anlamında "elçiye zeval olmaz" deyimi ortaya çıkmıştır.

Hatırlarsınız tarihi filmlerde daha çok bize ait elçilerin bu kurala riayet edilmeden öldürüldüklerini ve esir alındıklarını.

Özellike Cumhuriyet döneminde öldürülen büyük elçilerimizi biliyoruz ayrıca.

Daha çok bize uygulanan bir eylem bizim ülkemizde bir Rus büyük elçisine uygulandı.

Tarihimize,hasletlerimize yakışmadı.Hiç bir şekilde bize ait olmayan bir yöntem.Bu nedenle kalleşçe bu yüzden sinsice.

Bu suikastın sebebi nedir,kim yapmıştır,neyi amaçlamıştır,sonuçları nasıl gelişecektir.

Bütün bu sorular iki gündür sayısız ihtimallerle konuşulmakta tartışılmaktadır.

Kanaatlerimizi paylaşmak isteriz.

Bu girişimin net ve açık olan taraflarını öncelikle belirtmekte fayda var ki muğlak olan yönleri ile ilgili analizlerimizi daha iyi ifade edebilelim.

Suikastın taşeronu Fetö örgütüdür ve örgütün bu çaptaki ilk eylemidir.

Bu eylemle Fetö uluslararası bir taşeron örgüt olacağının kararını vermiştir diyebiliriz.Bu konu çok önemlidir ve üzerinde düşünülmeye ve yazılmaya ihtiyaç vardır.Belkide etnik köken eksenli bir uluslar arası örgüt olan ASALA'nın bir benzeri inanç eksenli bir örgüt daha yeryüzünde doğmaktadır.

Evet örgütün diğer unsur ve yapısı dikkate alındığında ciddi benzerlikler vardır.

Yine, Fetö'nun bu niteliği itibariyle bulunduğu ülkelerde nasıl bir davranış içerisinde olacağı bundan sonra ayrı değerlendirilmelidir.Örgütün ilk defa denediği bu yöntemle farklı bir gidişatı benimseyeceğini düşünmekteyim.Bu açıdan bakıldığında bir çok ülkenin işbirliği yapacağı uluslararası operasyonlarda kullanacağı bir taşeron örgütle karşı karşıya olacağız demektir.

Cumhurbaşkanı'mızın BM Genel Kurulunda uzun bir olarak anlatmak istediği mesele belki bundan sonra anlaşılacaktır.

Bu örgütü kendi ülkesine karşı darbe yaptırma cesareti ve hiyanet imkanına kavuşturanların nasıl bir vakayı satın aldığını izleyeceğiz sanırım.

Rus uçağının düşürülmesi ile ilgili yapılan değerlendirmelerde ortaya çıkan sonuçlar,15 Temmuz Darbe girişiminin engellenmesinde ve arkasından sürdürülmekte olan Fetö operasyonunda Rusyanın dahli olduğunu düşünen,örgüt karşılık vermek istemiştir ve bu aynı zamanda Cumhurbaşkanı'mıza ve devlete de bir gözdağı amacı taşımaktadır.

Kendi içine karşı güç gösterisi,"biz bitmeyiz" havasını yaymak amacına da matuftur.

Bir yönüyle örgüt bu tür farklı eylemlerle mecbur kaldıkça takiyyeciliğini ortaya koymak konusundaki yöntemlerine yenilerini eklemektedir."İbadet,ticaret,İhanet "kategorileştirmesinin dahada somutlaştığını gözlemlemekteyiz.

ABD'nin Fetö'yu iade etmek için artık bir sebebi olduğunu hatta Rusya'ya iade edebileceğini düşünenlere katılmıyorum.Tam tersine 20 Ocakta görevi devralacak Trump'un bile iade etmesini engeleyecek bir durumla karşı karşıyayız.Belkide bu amaçlanmıştır bilmiyoruz Tabii. Fetö ABD'yi bu sonuca itmek konusunda inisiyatif bile almış olabilir.

Merak etmeyin Tayyip Erdoğan gibi hissiyatı yüksek bir lidere kendini masum gösteren Fetö ABD'ye İsa diye görünür bilesiniz.

FETÖ ' yü daha büyük ihanetlere mahkum etmek konusundaki büyük oyun kuruculara hatırlatmak gerek.Oyunlarınız sizi içinden çıkılmaz bir mahkumiyete mecbur edecektir.

Hedef çeşitliliği algısıyla yeni saldırılar yapılması ihtimaline binaen dikkatli olunmalıdır.Özellikle Anayasa ve referandum sürecinin hassas bir dönem olduğunu düşünüyorum.

Süreç iyi yönetilirse beklentinin ötesinde güçlü bir ülke ve yapı olarak var olmaya devam edeceğiz.

Bir sonraki yazımıza konu olur beklentisiyle "Bizim mahcubiyetimiz,Rusların mecburiyeti üzerinden sorun yaşamayız." daha da iyi olur deyip kapatalım.