Bugün geldiğimiz noktada toplumumuzda gördüğüm en önemli açmaz şu ; manevi ve vicdanı değerlerden yoksun gelişen ekonomik durum, insanımızı, daha fazla duyarsızlaştırmış olduğudur!
Giriş cümlemde ki bu tespitime sizler nasıl bakarsınız onu bilemem ama öğrenmek de isterim doğrusu?!
Benim aklım ve vicdanın, tüm samimiyetimle ifade edeyim ki; Peygamberimizin “ Bizi aldatan, bizden değildir” buyruğuna uygun davranmaktan ve düşünce üretmekten büyük bir keyf alan bir ruh hali içindedir!
İnsan ne olursa olsun,hangi makamın, paranın veya hangi çetin koşulun içinde olursa olsun “dosdoğru” bir hayat serüveninin içinde olmalıdır…
Yaşamak ve geleceğe dair idealleri olan her insan, mutlaka, sahtekarlardan cemiyeti ayıklamalı ve ne pahasına olursa olsun hayata dair gerçeklere teğet geçmemelidir!
Hangi fikirde olursa olsun, benim için dünyanın en kişiliksiz insanı “dalkavukluğu ve münafıklığı” hayat haline getiren kişidir!
Kendi çıkarı için, inanmış gözüken münafık kimse ahlaksızlığın girdabında debelenen kişidir!
Kendisi gibi düşünmeyenlere hayatı zindan eden güç sahiplerine “dalkavukluk” yaparak güç devşirmelerine sebep olan kim olursa olsun benim gözüm de sıradan ve vicdan yoksunu zavallı ve silik kişiliktir!..
Bu güç sahipleri bilinmelidir ki, ellerine geçen ilk fırsatta kendisi gibi düşünmeyen ve inanmayan kişi ve kurumları imha etmekten geri durmayacaklardır…
Elinde ki tüm imkanları yandaşları için seferber eden güce çanak tutan yalaka, ortalık biraz bulandı mı münafıklığının gereği olarak “hoşgörüden”,“adaletten”,“geçmiş gücün” yanlışlarından dem vurmaktan geri durmayacaktır da!
Münafık kimse “ahlakı kişilik” bakımından zaaf sahibi kişidir!
Bu kişiler, gücü eline geçirdiği zaman gerçek yüzlerini ortaya çıkarırlar ancak…
Cemiyet bu münafıkların tahakkümü altında maalesef!
Yaşadığımız her yerde bunlarla aynı ortamda nefes alıp veriyoruz , bunları tanıyıp ona göre gardımızı almamız bizi ferasetimizle ilgili bir durum!...
Burada şunu hatırlatmak da isterim doğrusu…
Bazı okuyucular niyet okuma yerine anlamaya çalışsın yazdıklarımı…
Şunu açıkça ifade edeyim ki; bugün yaptığım eleştirilerim sadece bu iktidar dönemiyle sınırlı değildir!
Eğer öyle bir şey yapmış olursam, münafık kimseyi eleştireyim derken kendim de aynı hataya düşmüş olurum!
Bu ülke insanı fıtratın da güzellikleri barındırıyor, bundan adım gibi eminim ve inanıyorum da…Ama maalesef bir avuç şarlatanın peşinden gitmeyi de kendine yedirebilmeyi başarabiliyor!
Maalesef, yaşadığımız cemiyette olup bitenleri anlamlandırmaktan yoksun çok büyük yığınlar var bu ülkede…
Müşahhas örnekler vermeye gerek duymuyorum bile!
Bütün geleceğini birkaç kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlayan insanlara ne anlatabiliriz ki!...
Gözümüzün önünde yapılan bir yanlış davranışı yada dün söylediğinin bugün tam tersini söyleyen insanlara karşı gösterilen bu cömert teslimiyet için benim söyleyeceklerim bir kulağınızdan girip diğerinden çıkmaz mı?!
Şunu unutmayalım ki, dalkavukluktan münafıklığa giden yol,insanın günlük çıkarları için dizayn edilmiş menfaat taşlarıyla döşenmiştir!
Daha önce bir yazımda sizlerle paylaştığım harika bir hakikat sahnesiyle sizleri baş başa bırakıyorum;
Süfyan-ı Servi Hazretleri, dünyalık elde etmek için devlet adamlarına yakın duran, onların hizmetlerine koşan birine, bu halden uzaklaşmasını, dalkavukluğu terk etmesini tavsiye etti.
Adam, “o zaman ailemi nasıl geçindiririm?” diye sorunca, Süfyan-ı Servi dedi ki; Sübhanallah! Kendisine isyan ettiğin hallerde bile rızkını kesmeyen Allah, kendisine itaat ettiğinde mi rızkını vermeyip kesecek?”
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…