Üzülerek ifade etmeliyim ki; ülkemizde, sosyal-siyasal- ekonomik ve diş ilişkilerle ilgili meselelerimizin her biri kangren haline dönüşmüştür!
Bu durum apaçık ortada iken, mevcut iktidar ve onun borazancıları her şeyin yolunda olduğunu ifade ederek milletimizi uzun bir süredir kandırmaya devam etmektedirler!
Aslında bir şeyi de itiraf etmeliyim. Gündem ve haber kirliliği öyle bir boyutta ki; olup bitenleri peşinen sorgulamak, tahlil etmek ve hüküm vermek bayağı zor olmaya başladı!
Nasıl tüketiyoruz haberleri!
Anlamadan, sindirmeden geçip giden ayrıntılar ve o ayrıntılardan kaçırdığımız hakikatlerimizi!
Şimdi şuKuzey Irak’ta ki olup bitenler sizin de benim gibi zorunuza gitmiyor mu?
Vicdanınıza, aklınıza, birikiminize sığınarak!
Size sormak ve cevap almak istiyorum?
Bu ülkenin sahip olduğu büyük geçmişe karşın idarecilerimizin pespayeliğine diyeceğimiz bir şey olmalı, öyle değil mi?
Bu iktidar açılım telaşına düştüğü zaman gözü hiçbir şey görmüyordu!
Akıl adam diye bir sürü “akıl fukarası!” insanı meydan yerine sürmüştü; yetmemiş Kuzey Irak’tan da bir kurtarıcı çağırmış, Diyarbakır meydanında gözümüzün içine baka baka koca bir Türk Tarihini hiçe sayarak aklımızla alay etmişlerdi!
O gün sizin ağzınızı bıçak açmıyorken ben demiştim ki; “Türklük bir ruh halidir. Büyük bir okyanustur.” Bugün bu güzel ülkeyi idare edenler o büyük okyanustan bihaber ama kendisine bile yetemeyen güçlerden medet umarak ülkeyi idare eder olmuşlardır!
“Bir milletin kendi gücüne; yalnız kendi gücüne dayanmasa şunun bunun oyuncağı olur.” Mustafa Kemal Atatürk 1920’lı yıllarda, ülkemizin o en zor zamanlarında söylemişti bu cümleyi…
O yılların şartlarını bilmem sizlere hatırlatmama gerek var mı?
Memleketimizin dört bir tarafı işgal altında, emperyalizm ülkemizin üzerine çöreklenmiş, milletimiz, fakır ve bezgin ama buna rağmen kararlı bir avuç idealist insan bu Milleti ayağa kaldırmaya ant içmişti…
Bu kararlılıktır ki; Milli Devletimizi vücuda getirmiş ve bizden sonra ki bağımsızlık ateşiyle yanıp tutuşan tüm milletlere de yol gösterici olmuştur!
Ya şimdi ki Türkiye’de olup bitenlere ne demeli, nasıl düşünülmeli!
Dünyaya nizamat verdiğini söyleyen Amerika her gittiği yâda özgürlük bahanesiyle işgal ettiği ülkelerde çuvallarken bize akıl vermesini ve bizimkilerinde bu verilen akla balıklama dalması sonucu, bugün Kuzey Irak’ta ki bağımsızlık referandumunun yolunu açmıştır!
Bizim gibi düşünenlerin ısrarla; BOP “Büyük Ortadoğu Projesi”ninnihai hedefinin bu olduğunu söylememiz iktidarı uyandırmamıştır!
Konuları doğru dürüst tespit etme imkânından bile mahrum olanların açtığı sözde fikir yollarına bu ülkenin insanının ram olması hakikatten insanın yüreğini burkmakta ve ümitsizliğe sevk etmektedir benim gibi düşünenleri!
Ekonomiyi düzelttik, sağlık hizmetlerini geliştirdik, eğitimde çağ atladık gibi bir sürü argümanla millettin gözünü bugüne kadar çok güzel boyadınız ama artık boyanız akmaya başladı farkında değilsiniz!
Hani bundan birkaç yıl önce Başbakanımız ve bakanlarımız onlarca milletvekili, işadamlarımızla birlikte sınırların kaldırılması şerefine sevinç gösterileriyle sınırların kaldırıldığı, törenlerin yapıldığı dost yönetimi ve halkı olan kapı komşumuz Suriye meselesinin geldiği noktayı kim tahayyül edebilirdi!
Üstelik bugün ki dış politika mimarlarımız, daha önceki iktidarları suçlayarak Suriye ile bugüne kadar neden sorunlar yaşadığımızı sorgulamış ve komşularımızla“sıfır sorun” nasıl olur uzun uzun kamuoyuna anlatmışlardı!
Kuzey Irak’ta Bağımsız bir Kürt Devleti kurulması için referandum kararı alanlarla olan dostluğunuz da, “dünya lideri!”ne sahip olmanız daişe yaramıyor anlaşılan!
Şimdi sorma hakkımız var değil mi ülkeyi yönetenlere!
Siz, Arakan’daki sefaleti (haklı olarak) Dünya kamuoyuna mal etme çabasında olanlar!
Arakan’da her türlü zulme uğrayan, açlığa mahkûm olan insanları kurtarma çabanız;birilerinin kışkırtmasıyla bağımsızlık referandumuna gidecek olanların alacağı sonucu ve ülkemize vereceği zararın zekâtı bile olamayacaktır!
Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…