İnsana ve coğrafyaya dair yaşanılan gerçeklere tarafsız bir gözle bakıp değerlendirmek ancak erdemli insanların yapabileceği bir iştir!..
Bu yazımda Rizeli insanların neden başarılı olduğunu ve ülke gündeminden neden hiç düşmediğini tarafsız bir gözle ele alıp anlatmaya gayret edeceğim. “Türk Milliyetçisi” olan birisinin “Rize Milliyetçiliği” yapmasını da çok göreceğinizi sanmıyorum!
Eğer biz tarafsız bir gözle gerçek olanı aramaya çabalarsak; bu tarafsızlık bizi kesinlikle gerçeğe götürecektir. Tabii burada asıl önemli olan şey, ulaşmak istediğimiz gerçeğin temel meselelerine olan yaklaşımımızdır…
Sıradan duyumlarla ve değerlendirmelerle gerçeğe ulaşmamız imkânsız ötesidir! Zaman zaman Rize ve Rizeli üzerine ahkâm kesen insanlara medyada rastlıyoruz. Bizim insanlarımız bu değerlendirmeleri akıl ve gönül süzgecinden geçirmeden hemen üzerine atlayıp sahipleniyorlar! Bu yazıların çoğunda riyakârlık kokusu aldığım için de bu yazıyı yazdığımı düşünebilirsiniz!
Meselelere gerçeklik perspektifinden bakmak onu doğru anlamamızı ve doğru değerlendirmeler yapmamızın kapısını aralar. Düşünen insanın sırrı sanırım bu bakış açısında yatmaktadır!
Rizelinin yetiştiği şartları bilen ve tarafsız bir gözle analiz eden bir kişi, diğer insanlardan daha iyi tanır ve tahlil edebilirler tanımak istediği kişileri. Durum böyle olunca, insanın bizim dünyamızda ifade ettiği anlam ve onun dışarıya olan yansımaları bizim anlatımımız çerçevesinde bazılarını hayrete bile düşürebilir!
İnsanı tarafsız tanıma serüveni, bizi bütünüyle gerçeğin kollarına atar ve doğru teşhis koymamızı da kolaylaştırır…
Tanıdığımız insanı herhangi dar bir kategoriye haps etmeden doğruları açık yüreklilikle ifade etmek somut gerçeklere de dayanmalıdır. Eğer bu ifade ettiğim gerçeklikte bir insanı tanımak istiyorsak, kendi dışımızda ki insanların zihninde ki şüpheleri ortadan kaldırmakla kalmaz, bu düşüncelerimizi her yerde rahatlıkla seslendirebiliriz!
İyilere iyi, kötülere kötü diyebilme dürüstlüğünü artık gösterebilmeliyiz millet olarak. Bu savrulmalarımız millet olarak en büyük açmazlarımızdan maalesef!
Benim insanı tanıma serüvenim Rize’de başladı. Rize’miz, coğrafi yüzölçümü olarak küçük fakat Türkiye’ye kattığı değer açısından çok büyük ve önemli bir ilimizdir!
Kendimi tanımaya başladığımdan bugüne gelinceye kadar Rize, yetiştirdiği kendi öz evlatları sayesinde her daim ülke gündeminde kalmayı başarabilmiştir. Siyasetten, ekonomiye, kültür-sanat alanından bürokrasiye kadar geniş bir yelpaze de Rizeli başarının odak noktası olabilmiştir her dönem.
Bana öyle geliyor ki; Rizelinin elde ettiği bu başarının ardın da coğrafi koşulların kendisine dikta ettirdiği “mücadele azmi” yatmaktadır! Ve asla unutulmamalıdır ki; bütün bunların ötesinde, bir coğrafyanın dikta ettiği azmin merkezinde rol oynayan temel unsur “insanın” kendisidir!
Yeşilin her tonunu bağrında yetiştirip besleyen, kendisini görenleri temaşa zevkinin doruklarında gezdiren bir cennet parçası olan Rize’mizin yetiştirdiği insan elbette bu ülkenin her alanında söz sahibi olacaktı! Bunun aksine bir durum o coğrafyaya ihanet etme anlamına da gelirdi bana göre!
Rize’ye ve onun coğrafyasının yetiştirdiği insan üzerine ahkâm kesenlerin; Rize’nin zor ve harikulade coğrafyasına irdelerken meseleye birde bu açıdan bakmalarında fayda var diye düşünmekteyim! Rize’den yetişip ülkenin her alanında başarıdan başarıya koşan insanımızı anlamadan onun harikulade coğrafyasını da anlamak mümkün değildir!
Rize’de, Cumhuriyetle birlikte her sahada söz sahibi olan insanların yetişiyor olması ve bütün ülkenin dikkatini çekmesi asla tesadüf değildir!
Siyasetçisi, işadamı, sanatkârı, bürokratı ile tanınan Rize; ne yazık ki zaman zaman sadece coğrafyası ile anılır oluyor. Hâlbuki ki coğrafyamız ve insanımız birbirinden bağımsız asla değerlendirilme yanlışına düşülmemelidir! O coğrafya parçasında duyguları gelişip kişiliği oluşan Rize insanı ileri ki yıllarda beslendiği kaynaktan aldığı güç ve inançla hayata karşı yanlış/doğru bir dik duruşun adı olabiliyor!
Giriş cümlemde ifade ettiğim gibi; meselelere tarafsız bir gözle bakıp değerlendirmek ancak erdemli insanların yapabileceği bir şeydir! Bu bakımdan ben Rize dışında yaşadığım seneler boyunca, Rizeli hemşerilerimim gittikleri yerlerde ki başarılarını birebir gözlemleyerek onlarla daima gurur duymuşumdur…
Benim için Rizeli olmak öyle bir duygudur ki; hem hayatımın her anındadır hem de bana büyük sorumluluklar dikta etmektedir. Rize ve Rizeliye tarafsız bir gözle bakabilen herkes bu güzelliklerin ve önemin farkına bugün olmazsa da en yakın zamanda varacaktır diye düşünmekteyim!
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…
(Not; Bu yazım 53Rize Dergisinin son sayısında yayınlanmıştır)