Sayın Cumhurbaşkanı, “ne söylerse, ne yaparsa haklıdır” düşüncesi üzerinden bir Türkiye gündemi meydana getirildi uzun zamandan beri. Bu kabahatin tek sorumlusu elbette Sayın Cumhurbaşkanının kendisi de değildir…
İktidara yakın insanlar; işsizlikten, yoksulluktan, güvenlik kaygısından ve gelecek endişesinden dem vurmalarına rağmen “biat kültürü” içerisinde yukardan aşağıya her söylenilen söze, doğru/ yanlış bakmadan sahip çıkmaktadırlar!
Demagoji yaptığımdan, kıskandığımdan ve anlayışsızlıkla itham edileceğimi bile bile bu konuda ki fikri itirazlarımı, her şeye rağmen yine de sizin takdirlerinize sunma gayreti içinde olduğumdan en yakınımdan en uzağıma kadar olan insanların benden haz etmediklerinin de farkındayım!
Gururun, ihtirasın, dalkavukluğun bir sınırı yoktur!
Maalesef “biat kültürü” bu toprakların insanının genlerine işlemiş ve insanımızı gerçeklerden uzaklaştırmıştır!
Aslında hayatın akışı içerisin de bu duygulardan hiç birimiz bağımsız değiliz!
Önemli olan insanı/ahlaki değerlerimizle bu kötü duygulara gem vurabilmektir!
Hakiki gerçekler ve toplumun ihtiyaçlarıyla çelişkiye düşen açıklamalara karşı gösterdiğimiz davranış bizim kişiliğimizi de ele veriyor!
Cumhurbaşkanının her hangi bir konuda yaptığı “sıradan” bir açıklama sonrası bile sosyal medya ve etrafımda ki insanların anlam veremediğim heyecanlarına şahit oluyoruz!
Bu açıklamalarda ki yanlışlara itiraz eden benim gibi insanlar; kıskançlıkla ve çekemezlikle itham edilir noktasından şu günlerde “hainlik!” noktasına terfi ettirildiler!
Ak Parti de siyaset yapan, oy veren insanlar, karşı düşüncede olanlara açıkça düşmanca tavır koymasalar da, gizliden gizliye bir ötekileştirme ve aşağılama duygusu içerisinde olduklarına bir bir şahit olmaktayız artık!
Böyle olunca da, karşı görüşte ki insanlar korku ve endişeyle birlikte aynı düşüncelerle muhalefet etme yoluna gidiyorlar ya da cesaretsizliklerinin yüzünden öfkelerini ve itirazlarını içlerine atıyorlar!
Bazı insanları anlayabiliyorum elbette. Çünkü onlar siyaset yapıyorlar, gönül verdikleri partilerini savunuyor, hatalarını görmemezlikten geliyorlar.
Benim burada eleştirdiğim nokta çok daha farklı. Bugüne kadar birbirleriyle arkadaş/dost olan, fikirlerini birbirleriyle rahatça tartışabilen insanların sırf parti lideri falan konuda şunu dedi diye, bu düşünceye itiraz eden dün ki dostuna karşı takındığı tavrın sıradanlığı sizi bilmem ama beni fazlasıyla üzüyor…
Ne yani? Sizin gibi meselelere bakmıyor, siyasi aktörlerinizi eleştiriyor diye en yakınınızda ki insanları aforoz ederek hain damgası vurmanız sizi cennete mi götürecek sanıyorsunuz?
İnsafsızca ve dudak bükerek “hain damgası” vurduğunuz insanların “ahı” sizi cennetin kapısına bile yaklaştırmaz haberiniz olsun!
Unutmadan söyleyeyim; birilerinin dolduruşuna gelerek “hain” damgası vurduğunuz sizin gibi düşünmeyenler , “vatan sevgilerinin” zekâtını verse size bir ömür boyu yeter de artar bile!
Kendi öz kardeşleriyle, arkadaşlarıyla, dostlarıyla sorunu olan, kendisi gibi düşünmeyen her muhatabına düşman gibi muamele eden ve her türlü hakareti mubah gören bir cemiyetten ne hayır gelir ki!
Bana göre bu durumun en gülünecek vahim tarafı şudur; hiçbir dönemde yapılmadığı kadar bu dönemde kardeşlikten, birlikten, hoşgörüden dem vuruldu/vurulmaya devam ediyor. Ama bana sorarsanız; kardeşlik edebiyatının arşa çıktığı bu dönem kadar insanların güven duygusu erozyona uğramamıştır!
Bugün ki durumun en vahim tarafı da şudur; sözde İslami hassasiyeti olduğuna “destekleyenleri” tarafından inanılan bir siyasi parti eliyle “kardeşliğimize, birliğimize, dirliğimize” darbe üzerine darbe vurulmaktadır!
Ben şimdi diyorum ki; kendimiz olalım, değerlerimizi birilerinin peşkeş çekeceği alanlardan uzaklaştıralım! Görüyorsunuz işte; bu suiistimaller yüzünden iki yakamız bir araya gelmiyor, bunun sonucu olarak “inandık” dediğimiz değerlerimiz bizden intikam alıyor!
Bu güzel ülke bugün bir kutuplaşmanın hayat bulduğu yaşam alanına dönüşmüştür. İnsanımız fark etmeden, zulüm ve kişilik işkencesinin fiziksel ve ruhsal sarsıntılarını yaşamaktadır!
Yazdıklarımı ön yargıyla okumayan her insana müteşekkir olduğumu söylemeliyim!
Muhataplarından güzel cümleler beklediği halde,kendileri hiçbir kimseye güzel söz söylemeyen sözde “muhafazakâr/İslamcı” kadronun elinde olan bir siyasi partinin en yukardan en aşağıya kadar ki yöneticisinin, her Allah’ın günü gözümüzün içine baka baka, kendileri gibi düşünmeyenlere karşı kustukları “zehirli dili”, hiç olmazsa o partiye oy veren milyonlar benimsemezse de “kardeşliğimiz” daha fazla yara almazsa diye dua etmekten başka çaremiz de yoktur bugün ki Türkiye’de…
Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…