Özellikle 15 Temmuz hain kalkışmanın ardından yaşadıklarımız iktidarın ruh muvazenesini iyiden iyi bozmuştur!
Maalesef ülkemiz bugün bir kutuplaşmanın yaşam alanı olmuştur...
Bunun baş müsebbibi bugün ki iktidardır. Hangi düşünceden olursa olsun, insanımız, fark etmeden zulüm ve işkencenin ruhsal travmalarını yaşamaktadır!
Bugün ki Türkiye’de; muhataplarından demokratik tavır bekleyen ama kendileri hiçbir kimseye karşı demokratça davranmayan sözde demokrat bir iktidarla karşı karşıyayız!
12 Eylül askeri ihtilalinin kudretli lideri geliyor aklıma bunları yazarken!
Gücünü askerden alan o gün ki lider gün geldi bu gücünü pekiştirmek için milletten de o yetkiyi pekâlâ almasını bildi!
“Dediğim dedik, astığım astık” düşüncesi için de yıllarca ülkeyi idare eden o günün muktedirleri de her yaptıklarında kendilerini haklı görüyor ve topluma yukardan aşağıya çekidüzen vermeye çalışıyordu… Gün geldi devran döndü bu muktedirler görüntüde de olsa yargılandı bu ülkede!
Şimdi başka bir muktedir güç ülkede her dediğini hayata geçirebiliyor!
Yargı, siyaset, ekonomi, sanat, spor, kısaca aklınıza gelebilecek her alanda gücü eline geçiren bugün ki muktedir, kendine biat etmeyen birkaç siyasi parti ve sivil toplum örgütüne çekidüzen vermek için elinden geleni yapmaktadır!
Biliyorsunuz, anayasayı değiştirdik. Partili cumhurbaşkanı sistemine yeniden merhaba dedik!
İçinden çıktığı partinin yetkilerini kanunen kullanamamaktan dolayı sorun yaşıyordu gücü elinde bulunduran. Şimdi, “evet” buyur parti de yeniden senin dendiği anda hemen partinin başına geçerek bu özlemini de gidermiş oldu yeniden!
İç ve diş siyasetimizin bir türlü rayına oturamadığı bir dönemden geçiyoruz. Geçiyoruz değil, yıllardır bunların bedelini millet olarak ödüyoruz da!
Sürekli raylar üzerinde makas değiştirilen bir politikanın bizi getirdiği nokta maalesef burası. Ve bütün bu olup bitenlerde yine tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözler üzerinden hayat buluyor… Yeri gelmişken söyleyeyim; “tek bir kişi” söylemini kullanırken aslında tüm kabahati o “tek kişi” üzerine attığımı düşünmeyin sakın. Çünkü çevre kendisini o tek kişi üzerinden ifade ediyor, anlamlandırıyor ve siyaset ettiğini sanıyor!
Bugün başımıza gelen bunca sıkıntının kaynağının ne olduğunu öğrenmek, bilmek, anlamak için etrafımızda ki idarecilere bakmamız yeterlidir bu anlamda!
Son yaşadığımız olaylar aklı başında olan insanlar için yenilir içilir değildir gerçekten! Ama gelin görün ki; sorgulama gerekçelerini oy verdiği partiye endeksli bir hala getiren milletin büyük bir çoğunluğu, yaşadığımız bu aymazlıkların hesabını da sormaktan çok uzaktadır.
Ve iddia ediyorum, on yılarca da soramayacaktır. Kavurmacı- Baklavacı ikilemine kendini haps eden ama öbür taraftan asıl görmesi gerekenleri göremeyen bu millet çok daha bekleyecek kavurma yeme sırasının kendisine geleceğini!
Aslında tüm meselenin kaynağı eğitimdir. Bu ülkenin eğitim sistemini yaz-boz tahtası haline getirenler bunun semeresini bugün almaktadırlar. Yeni düzenlemelerle yarınları da garanti altına alarak ektiklerini biçmeye devam edeceklerdir!
İnsanımız kalitesiz bir eğitimden geçtiği için sorgulama melekeleri gelişememektedir. Hem maddi hem de manevi dünyasını birilerinin tasallutuna onun için bırakıyor! O yüzden her dakika fikir değiştiren, düşüncelerine hâkim olamayanların yanlışlarını görmeden uzaklaştıkça uzaklaşıyor…
Bizim bu hal de olmamızın temel sebeplerinden bir tanesi, tarih boyunca “kurtarıcılarımızdan bir türlü kurtulamamış” olmamızdır da. Yanı daha Türkçesi; her dönem kendimizin celladı olmayı bir şekilde başarabiliyoruz maalesef!
Dün silah elinde iktidara sahip olanlar kendilerini millete alkışlatıyordu; bugün de sandık marifetiyle iktidara gelenler ayni yolda yürüyorlar. Bu gidişle yarınlarda başka birileri de bu yolu yürümeye devam edecektir!
Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…