Uzun zamandır formasını giymekten büyük bir onur duyduğum ilçemizin futbol takımı Çayelispor üzerine bir yazıyı yazmayı düşünüyordum.
Yazılarımı yakından takip edenler çok iyi hatırlayacaklardır Rizespor’la ilgili birkaç yazı kaleme aldığımı.
“Yağmurun memleketine şampiyonluk yakışır” başlıklı yazımda şöyle bir ifadem vardı;
“Rize insanının her alanda elde ettiği başarının ardında, coğrafyasının kendisine dikta ettiği “mücadele azmi” yatmaktadır! Bütün bunların ötesinde, bu harikulade coğrafyanın dikta ettiği azmin merkezinde rol oynayan temel unsur Rize insanının kendisidir…”
Çayeli, Rize’nin sadece nüfus olarak değil “kültür, siyaset, ekonomi ve spor” alanlarında en gelişmiş ve Türkiye çapında da yeri ve ağırlığı olan bir ilçemizdir.
Yukarda alıntıladığım paragrafın özel de Çayelimizi de hakkıyla ifade ettiğini düşünmekteyim. Onun için Rize üzerine kurduğum o ifadeleri alıntılama ihtiyacı duydum.
Bu yazımın konusu özelde “Çayelispor” olduğu için diğer sahalarda ki yetişmiş insanlardan ve ürettiklerinden bahsetmeyeceğim, sadece hatırlatmakla yetineceğim.
Şöyle bir düşünüyorum da; Çayeli’nin yetiştirdiği her alanda ki insan unsurunu, bu tespitte ne kadar haklı olduğumu görüyorum ve bir Çayelili olarak gururlanıyorum.
1970 yıllarının ortalarında Çayelisporla çocuk yaşta tanıştım. Daha ilkokula yeni başlamıştım. 9 Mart İlkokulunun boydan boya kum olan bahçesinde Çayelisporun antrenmanlarını izlemek biz çocuklar için hem büyük bir sevinç hem de büyük bir heyecan demekti.
Börekçi Ahmet Yılmaz, Gürbüz ve Coşkun Yelkenci, Mustafa Yetimoğlu, Ahmet Ateş, Ziya Günaydın, Şemsettin Erten,Metin Sözer, Dursun Karaca, Hüsnü Sarı, Şenol Bayraktar, İsmail Hakkı Yılmaz(Börekçi), Yüksel Yelkenci, Parlak Ahmet, Kadir Engin ve isimlerini bu cümlede anmadığım ama simalarını asla unutmadığım; bu yazıyı yazmaya karar verince de bana göre Çayelinin yetiştirdiği en iyi futbolculardan olan sevgili Gürbüz Yelkenci Abimden isimlerini aldığım ve aşağıda ki cümlemde kendilerini yâd ettiğim onlarca futbolcuyu izlemek, sağa sola kaçan toplarını koşarak gidip almak, antrenman boyunca onların yanında olmak inanılmaz bir mutluluktu bizim için.
Çocukluğumun ve ilk delikanlılık çağlarımın geçtiği Çayeli sokaklarında yaşadığım birkaç şey asla hayatımdan çıkmadı ve zaman zaman onları yâd ederim. O günlerde her şey o kadar sade, samimi ve mutluluk vericiydi ki; bugün ki telaşlı koşuşturmanın içinde ki insanlara bu güzelliği anlatabilmekte benim için gerçekten çok zordur!
O huzur ve mutluluk veren anlardan bir tanesi bazen okuldan kaçarak gittiğim Çayeli’nde ki “Lale Sineması” günleri, bir başkası topun peşine koştuktan sonra terli terli Çayeli’nde ki sahilin her hangi bir noktasından denize girmek ve bir diğeri de arkadaşlarla topluca Rize’ye Çayelisporun maçını izlemeye gittiğimiz zaman dilimleriydi…
Çayelisporun maç günleri; “Yetimin Arabasına” üst üste tıka basa dolarak “Rize Atatürk Stadına” gitmenin adıydı. Bugün bile o günleri hatırlayanlarımızın tüylerini diken diken eden heyecanı yaşayanlarımızın hislerini duyar gibiyim! Hayat o günlerde basit ve sade yaşanıyordu ve büyükten küçüğe herkes olabildiğince mutluydu Çayeli’nde!
Eski günlerin sadeliğinin insanları çok daha mutlu ettiğini vurgulamak istememde ki amaç; bugünkü kuşağa o günleri bir nebze olsun yaşatmak ve olabildiğincede anılarımı en ince ayrıntısına kadar aktararak hayal güçlerini harekete geçirmektir aslında.
Maalesef bu dünyada her şeyin bir bedeli olduğunu öğrenmek hayatımızın büyük bir kısmını oluşturuyor. Mahalle aralarında, deniz kıyılarının kumdan temizlenerek yapılan taşlı topraklı sahalardan ve okul kapılarının beton zemininde top peşine koşarak büyüdük. Ve büyürken de en büyük idealimiz bir gün ilçemizin “yeşil beyaz” Çayelispor formasını giyebilmekti.
Mahalle aralarında top peşine koşan o günün çocuklarından bir kısmı daha sonra Çayelisporlu olup başarıdan başarıya koşmuşlardı. 1970’lı yıllarda ki Çayelispor o kadar başarılıydı ki; Türkiye Amatör Futbol Şampiyonasında final bile oynamıştı. O yıllarda Çayelsporun formasını giyen birçok futbolcu önce Rizespor sonrada Türkiye’nin büyük kulüplerinde profesyonel futbol oynamışlardı.
Bu yazıyı kaleme alırken Çayelisporun eski Başkanlarından sevgili Ali Küçükislamoğlu Abimin Çayelisporun kuruluşu ile ilgili verdiği bilgiyi de sizlerle paylaşmak isterim.
1947 yılında İstanbul’un Vefa semtinin takımında yönetici ve oyuncu olarak görev yapan Sipahi ailesinin fertleri yazları Çayeline doğduğu topraklara gelişlerinde “Vefasporun” yeşil-beyaz renkli formalarından getiriyorlarmış. Daha sonra 1949 yılında Çayelisporu kuran hemşehrilerimiz Vefasporun renklerinden esinlenerek “yeşil-beyaz” renkleri formamız için uygun görmüşler.
Vefa duygusunu kaybetmediğine inandığım sizlere, bugüne kadar Çayelispor’a Başkanlık yaparak hizmet eden değerli insanları, eski Antrenörlerimizi ve eski futbolcularımızın bir kısmının ismini hatırlatmak istiyorum. Ölenlere Allah rahmet eylesin.
Başkanlarımız; Sabrı Ozan, Sabri Bayraktar, Fahri Avcı, Hasan Şuşoğlu, Mustafa Kaşıkçı, Mustafa Yıldırım, Mehmet Köksal Yazıcı, Mehmet Yelkenci, Hayrettin Enisoğlu, Yılmaz Tüysüz, Ali Küçükislamoğlu, Necati Yıldırım, Mustafa Baltacı, Mehmet Kemal Arıcı, Tarik Yelkenci, Yusuf Ziya Şerifoğlu.
Antrenörlerimiz; Ahmet Yelkenci(Kara Ahmet), Güngör Ketenci, Yılmaz Kurtuluş, Seyfettin Karadayı (Yarbay, Askerlik şube başkanı sinema oyuncusu),Yeltekin Çakır, İsmail İzibelli (Üsteğmen), Güngör Ozan, Şenol Birol. Yusuf Kurçenli, Mustafa Azman.
Oyuncularımız; Dursun Karaca, Coşkun Yelkenci, Metin Sözer, Gürbüz Yelkenci, Şemsettin Erten, Şenol Bayraktar, Ziya Günaydın, Mustafa Okumuş, İsmail Hakkı Yılmaz, Yücel Yelkenci, Arap Mehmet Sarıyerli, Abdullah Kalkan Sarıyer, Bülent, Sarıyer, Ahmet Yılmaz (parlak, fantom) Seyfettin Beykozlu, Ahmet Bilgili, Muhittin Ökkeş, Maraşlı Abdurrahman, Abdullah Beykozlu, Kamil Paşabahçeli, Raşit Çakır Çayırbaşı, Ercan Çayırbaşı, Ahmet Parlak, Ali Trabzonlu, Ahmet Tüysüz, Ahmet Ateş, Varol Bayraktar, Abdullah Yelkenci, Ali Balcı, Namık Ketenci, Mustafa Kosif, Aydemir Demiray, İhsan Onay, Fethi Tüysüz, İsmet Solmaz, Ahmet Yılmaz Börekçi, Necdet Bayraktar, Behçet Bayraktar, Adem Ali Morgul, Hüseyin Günaydın, , İbrahim Kesepara, Mustafa Sağkol, Orhan Yelkenci, Nizam Bilgin, , Yüksel Yelkenci, İsmail Yazıc, Murat Ateş, Gültekin Şahın, Derya Kılıç, Muzaffer Rizeli, Ahmet Yelkenci, Savaş Günday. Cemil Hopalı, Hasan Demirci, Bahattin Yüksel, Muhammet Yılmaz, Yusuf Kara, Atif Çom, Sami Çomoğlu, Halil İbrahim Yılmaz, Rıza Kamil, Süleyman Yıldırım, Can ve Ercan Yelkenci, Faik ve Behiç Muşdal, Osman Akın, Yaşar Usta, Osman Yıldırım…
Bugün Çayelisporun maddi ve manevi sıkıntıları vardır. Mevcut Başkanımız Yusuf Ziya Şerifoğlu ve yönetim kurulumuz bu zor dönemi atlatmak için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Ama takdir edersiniz ki biz Çayelilerin desteği olmadan bu sorunların halledilmesi beklenilemez. Türkiye’nin her yerine dağılmış Çayelililer, gittikleri yerlerde iş adamı, siyasetçi, bürokrat, kültür adamı gibi unvanlarla hayat sürmekteler. Bizim insanımız gittikleri yerlerde kendi alanlarında başarılı olurken doğdukları baba ocağının herhangi bir sorununu halletme konusunda cömert davranmalıdırlar.
Aslında yardımlaşma ve yardımseverlik en önemli değerlerimizdendir. Günlük yaşamımızda karşılaşılan ve çözümünde zorlandığımız bazı problemler, yardımlaşmayla çözüme kavuşturulur. İnsanlar çok farklı konularda birilerine yardım edebilirler. İşte bugün yardımlaşma konulardan bir tanesi de Çayelisporun içinde bulunduğu durumdur. Düne kıyaslanmayacak kadar iyi durumda olması gerekir aslında Çayelisporun ekonomik durumu. Çünkü, bugün hamd olsun Çayelisporumuzun kendine ait stadı ve tesisleri vardır. Bunun üzerine bir şeyler katmak Çayelisporun başarılı olmasının önünü açacak ve hem Çayelili gençlere spor yapma imkânı verecek hem de Çayeli esnafının kazanmasına vesile olacaktır.
Çayelinin içinde veya diğer illerde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları da bu konuda elini taşın altına sokmalıdır.
Eskiden “Yetimin” arabasına binerek büyük bir keyfle Rize Atatürk stadında Çayelisporu izlemeye gittiğimiz günlerden Çayeli’nin içinde maç izleyebileceğimiz bir stadımızın olduğu günlere geldik. Bunun kıymetinin farkında olmamız gerekir diye düşünmekteyim. Kulübümüz “forma satışı” kampanyası düzenlemiş. Tam fırsatı, her bir Çayelili formasını alıp içerde oynayacağımız ilk maçta takımımızı desteklemelidir.
İlçemizde bir heyecan dalgası meydana getirerek tüm Çayelililer olarak stadımıza takımımızı desteklemeye gidelim. İşte o zaman göreceksiniz ki yarınlarımız çok daha güzel olacaktır.
Görüşmek üzere; Allah’a emanet olunuz.