ESSELAMÜ ALEYKÜM VERAHMETÜLLAHİ VEBEREKATÜHÜ 

NEREDEN NEREYE

Bugün de yine Erbakan hocamın güzel bir sözüyle başlayalım. Dünü, bugünü biraz irdeleyerek bir değerlendirme yapalım, buralardan dersler çıkararak hayatımızın bundan sonraki dönemlerini ve ülkemiz için yapmamız gerekenleri tespit ederek bu konuda üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirmeye gayret gösterelim.

Yakın tarihlerde bir olay karşısında Amerika ve Avrupa ne der diye söylendiği zaman Erbakan hocamız bu sözlere haklı olarak çok kızardı ve şöyle söylerdi:

“BANANE AMERİKADAN BANANE AVRUPADAN.”

Davamızda haklı olalım. Davamızda haklı olduğumuz zaman karşımızdaki güç kim olursa olsun korkmamıza gerek yoktur.

Onun için şöyle bir yakın tarihimize baktığımız zaman nerelerden nerelere geldik diye düşünüyorum ve şükrediyor bugün geldiğimiz noktadan hareketle yarınlar için çok ümit var olabiliyorum.

Çünkü dün önüne gelen bizi önemsemiyordu. Bizi devletten bile saymıyorlardı her şeyi ona göre hazırlamışlardı. Ülkemizin çok kısa bir süre içinde bu kadar güçleneceğini hiç ummuyorlar, tahmin edemiyorlardı.

Bugün geldiğimiz noktada bizden habersiz hiçbir şey yapamıyorlar ve acaba Türkiye ne der diye de serzenişte bulunuyorlar.

Dün bazı zaman liderlerimiz bazı zaman aydın geçinen kendi insanımız bu güçlerinin farkına olmadan devamlı olarak bir olay karşısında 

Amerika ne der?
Avrupa ne der?
Batı ne der?
Korkusunu zaman zaman değil çoğu zaman milletimize bu söylemler pompalanıyordu. Böyle zamanlardan buralara geldik.

Batının ve Avrupa’nın Ayasofya, Libya, Kıbrıs, Karabağ meselesi ve buna benzer olaylar karşısında aldıkları mesaj çok net bir şekilde görülebilmektedir.

TÜRKİYENİN BAĞIMSIZ
HAREKET ETMESİ VE BUNU DÜNYAYA İLAN ETMESİ OLAYIDIR. 

Ve buradan hareketle Fatih’in torunları Batı’ya ve Avrupa’ya yeter artık kendi kararlarımızı kendimiz alır yolumuza buna göre devam ediyoruz mesajlarını çok net bir şekilde vermiştir ve vermeye devam edecektir.

O yüzden Batı’ya kafa tutan tek ülke Türkiye’nin tüm dünyada artan gücü ve nüfusu karşısında deliye dönüyorlar.

Onlar deliye dönerken bizim bu haklı davamızdaki durumumuzdan bu günleri dört gözle bekleyenlerde haklı sevinmelerini yaşıyorlardır.

Kimden bahsediyorum, tabiki dünyanın dört bir yanında bizim dostlarımızdan bize gönül vermiş gönlü bizlerde olan dünyanın değişik bölgelerinde yaşayan kardeşlerimiz bu olaylar karşısında şükür namazı kılarak Türkiye’ye ve Erdoğan’a dua etmeleri ve dua yağdırmaları boşuna değildir.

Azerbaycanlı 6 yedi yaşındaki bir çocuğun televizyonlarda da gösterilen ve bütün dünyanın da izlediği o haklı haykırışı hiç aklımdan çıkmıyor. “Karabağ bizimdir buralar bizim topraklarımızdır.” Yaşasın Aliyev, yaşasın Erdoğan, yaşasın Türkiye, yaşasın Türk ve Azerbaycan milleti diye sevinçlerini kameralar karşısında bütün dünya ile paylaşması hafızalardan silinmeyecektir.

Şimdi buradan yine hareketle güç böyle bir şey ayakta durmasını becerebilirsen kimseye muhtaç olmadan ayakta durabiliyorsan bu işler böyle devam eder.

Şimdiye kadar yapılan haksızlıklar bir bir yerine gelmeye mecburdur. Bana göre bunlar daha başlangıç noktalarıdır. Daha nice yanlışlıklar düzeltilecektir.

Onun için biz hep beraber ülke millet ve ümmet olarak bu güçlü konumumuza gelmeseydik ne Ayosofya açılırdı ne Ermenistan o topraklardan çekilirdi. Ne de bugün Kıbrıstaki durumumuz bu seviyelerde olurdu.

Ülke ve millet olarak hep beraber ülkemizin iyi yerlere gelmesi için Türk milleti olarak elimizden gelen çabayı gayreti göstermek mecburiyetindeyiz.

Bu da millet kimi seçtiyse ona saygı gösterip bir daha ki seçime kadar her Türk milleti seçilmiş olan devlet başkanına ve devletine her türlü desteği vermesi gerekmektedir. Birlik ve beraberlik böyle olur.

Artık öyle görünüyor ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Dünya TÜRKİYE sayesinde yeniden şekillenmeye başlıyor.
Osmanlının ve Fatih’in torunları dünya sahnesine yeniden çıkmaya hazırlanıyor ve onun ayak seslerini duyar gibi oluyoruz.
Yıllardan beri bu sancağı düşürmek için uğraşanlar bugün geldiğimiz noktada başarılı olamadıklarını görünce ne yapacaklarını şaşırıyor, öteye beri vurmaktan kendilerini alamıyorlardır.

Türkiye ilerledikçe ilerliyor ve ileriye doğru yaptığı güzel hamleleri görünce suyu bulandırmaya çalışanlar, muhakkak ki olacak ve suyu bulandırmaya çalışanlara rağmen Türkiye hak ettiği yere doğru yürümeye hızlı adımlarla devam edecektir. Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

Onun için bütün Türk insanına sesleniyorum. Kim hangi partiye oy verirse versin, hangi partinin yönetiminde olursa olsun, milli konularda ülkemizin menfaati neyi gerektiriyorsa hep beraber birlikte hareket etmeye millet olarak gayret göstermemiz gerekiyor.

Ayosofya, Karabağ, Kıbrıs meselesi ve buna benzer meseleler bizim hepimizin ortak meseleleridir.

Yıllarca çözülemeyen nice sorunların bu zamanda çözülebilmesi Türkiye’nin güçlenerek yoluna devam ettiğini açık bir şekilde bizlere göstermektedir.

Kim yaparsa yapsın ne farkeder sonuçta zafer Türk milletinindir.

Selam ve dua ile Allah’a emanet olun

17.11.2020