Kendimi bildim bileli ne seçim tahmini ne de her hangi bir spor müsabakasının (özellikle Fenerbahçe’nin) sonucunu bilebilme gibi bir yeteneğim olmadı!
Gerçi seçim sonuçlarını bilme işi anketçilerin işi!
Ve bu referandum da onlarda bayağı çuvalladılar. Ben daha çok analiz yaparak, olması gerekenler üzerinde fikirlerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Bunu yaparken, doğal olarak da okuyucu savunduğum fikirlerden yola çıkarak, sonuçlar düşüncelerimin aksine cereyan edince soruyor, siz yine kaybettiniz!
2010 referandumundan sonra yazmış olduğum “Kara Propaganda tuttu” yazıma bu cümlelerle başlamıştım!
Bu defa ki referandum çok başkaydı. Onlarca yazı yazdım, en sonunda da sosyal medyada çıkacak sonuç üzerine tahmini mi söyledim.
Evet oyunun %45.5, hayır’ın ise %54.5 çıkacağını tahmin etmiştim…
Öncelikle şunu söyleyim; bu tahminim ayağı yere basan, objektif bir tahmindi.
Düşündüğüm gibi; Karadeniz Bölgesi, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerimiz “evet” diyecekti ve dedi de…
Akdeniz Bölgesi, Ege ve Marmara Bölgeleri de beni yanıltmadı ve “hayır” dedi bu sistem değişikliğine…
Yanıldığım noktayı anladınız sanırım…
İktidarın daha ilk günden itibaren hayır oyu vereceklerin, PKK ile aynı safta yer alacaklarını ısrarla söyleyerek “hayır vereceklere hain damgası vurduğu” ama kaderin cilvesi olarak HDP’nın oy deposu olan Güneydoğu Anadolu Bölgesinde aldığı oylarla %51 yakaladığına şahit olduk!
Özellikle çok kısa vade de PKK’nın yerini alacağına inandığım Hüdapar adlı din sömürücü parti Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da iktidarın oyunun artmasına büyük katkı yapmıştır!
Bu parti kısa vade de PKK’nın yerini alacak ve onlardan daha tehlikeli Türkiye’nin geleceğinde… Bu ifadeleri yazarken çok ciddiyim.! PKK’dan daha tehlikeli olmasının nedeni din eksenli politika yapmalarıdır
Aslında, gerek maç sonuçları gerekte seçim sonuçları üzerinde ki itirazlarım sağlam gerekçelere dayanmaktadır! Ama kazanan her zaman haklıdır mantığına yenilmekte sağlam gerekçelerim ve dolayısıyla muhataplarımıza söz anlatmakta onları ikna etmekte zorlanmaktayız!
Cumhurbaşkanı seçim sonuçları üzerine “At’ı alan Üsküdar’ı geçti” cümlesiyle aslında hedefe giden her yolun mubah olduğunu itiraf etmiş oldu!
Şimdi bu söz orta yerde dururken ben size ne anlatabilir, sizi nasıl ikna edebilirim bu saatten sonra!
Devletin bütün imkânlarını seferber ederek muhalefete söz hakkı dahi vermeyen bir propaganda dönemi geçirdik…
“Hayır” verecek olan vatandaşlar peşinen hain ilan edilerek algı operasyonu yapıldı. Buna rağmen “hayır” oyları özellikle iktidar partisinin yıllardır kalesi olarak bilinen İstanbul, Ankara gibi iki büyük şehrimiz de önde çıktı.
Tabii bir parantez de MHP’nin Genel Başkanına açmak gerekiyor.
Dün söylediklerinin tam aksine bir tutum takınarak iktidarın koltuk değneği oldu!
Devlet Bahçeli’nin bundan sonra Türk Milliyetçilerinin partisi olan MHP’nin başında kalması çok zor görünüyor. Bahçeli’nin iktidara koltuk değneği olduğu yerde Türk Milliyetçileri ona kulak asmamış ve gereğini yapmıştır!
Bu referandumun kazananı sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır!
Şunu söyleyebiliriz rahatlıkla; seçim sonuçları Tayyip Erdoğan’ın bundan sonrası için hiç mazeret üretmesinin önünü kapamıştır! On beş senedir dilinden düşürmediği “yaptırmıyorlar” sözünün tarih olması lazım artık.
Tabii bundan sonra “aldatan ve aldatılan” olmamak için bu yetkileri iyi de kullanmasına bağlı söylediklerim!
Şunu da ifade edeyim yeri gelmişken; seçim akşamı hem Cumhurbaşkanının hem de Başbakanın, %51’ın getirmiş olduğu başarı sonrası “kardeşlik edebiyatı” yapmaları bana göre “ikiyüzlülüktür!”
Türkiye’nin önüne getirilen bu “tek adam sistemi”, “zafer mi yoksa hezimet mi?” ömrü olanlar görecek; benim temennim “zafer olması” yönünde elbette!
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…