Toprak bağrına bastığı herşeyi önce yok eder, çürütür, kendisine katar.
Ve sonra yok ettiğini bilgelikle sakladığı şifresiyle yeni baştan yeşertir(diriltir.)
Toprağın yok etmediği ve aynen sakladıkları da vardır.
Peygamberler ve dahi şehitler.
Toprağı var kılan ve besleyen anlamda bu yiğitlerdir.
İşte bu oluş eksikliklerden münezzeh olan Allah tarafından gerçekleştirilir.
Gerçek ise yitik malımızdır.
Ruh bedeni terkedince insan kokar.
Ruhu yok bu asrın kokuya vermiş insanlık..
Parfümler saklı leşleri gizliyor ve makyajla insan görünümleri var kılınmaya çalışılıyor.
Sözlerinden ayna yaratan bir kaç iyi adam hürmetine sanki dönüyor dünya.
Tahıl ambarında aç kalan farenin kaderi toplumbilimcilerin mevzuaları artık.
Ve çok nimetten faydalanmak için nice zahmet yöntemleri geliştirmekte bölüşümcüler.
Suyun boğazımızdan geçişi bitmeyen en güzel mısralara sebeptir.
Rüzgâr bu şiiri besteler yanıbaşımızda.
Besmelesiz sevişmelerin saldırısı altında endişeden başka kazanç mı olur?
Haddi aşmak konusundaki ısrarımız gözlerimizi az kalsın kör edecek.
Güneş saklayacak neredeyse kendini.
Hadi buraya kadar yazdıklarımızı yanımıza alıp atalım adımımızı yer yüzünün en pak yerine.
Ve bir kaç konuyu izah etmiş olalım böylece.
1-Dün televizyonlara yansıdı Bolu ilimizde ahşaptan evi yanan yağmur altında küçücük kedisinin sevgisiyle bize insanlığı öğreten bir amcayı gördük.İliklerine kadar titreten yağmur ve soğuğa rağmen sıcacık sevgisi ve bizi arındıracak gözyaşları vardı.Merhametimizi yeniden inşa edecek bu amcaya yapılan yardımdan da bahsetti televizyonlar.Kaba ve kalın bir yaklaşımla. iyiliğin gizli kalması,incitici olmaması sırrını ortadan kaldıran bir ifşa ile gerçekleşti.
Eskiden ecdad ihtiyaç sahipleri için kimsenin görmediği şekilde kendisiden olanı bırakır yine kimse görmeden muhtaçlar alırlardı.Yöntem bu olmaya devam etmelidir.
2-Bizim gibi ülkelerde iş adamları yatırımcılar daha çok devlete bağlı hayatlarını sürdürürler.Öyle devletten iş alamazlarsa hayatiyetlerini sürdüremezler.İrili ufaklı altmış bin civarında bu beklenti ile iş kovalayan firmamız var.Siyasi iktidarlara göre bunlardan bir kısmı öne çıkar ve iktidar süresince öne çıkanlar faydalanır.İktidarın uzun süredir değişmemesi ender görülen durumlardan olduğu için bu konuda doğrusu adaletin gereği konsunda yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir.Diğerleri ise nöbet bekler.Güçsüz olan önemli bir kısım firmada büyük iş alanların taşeronluğunu yaparak var kalırlar.Hatta bunun dışında kazançlar peşinde olanlar da var.”çantacılık”kavramı diye bizim icat ettiğimiz kanunda yeri olmayan vergilendirilemeyen bir yapı da söz konusudur.Bu kavram öyle gelişmiştir ki siyaset,ticaret ibadet alanlarında da işlevsel bir anahtar kavram haline gelmiştir.İş dünyasından bir taifenin zamanın ve şartların gereği olarak öne çıkması bir noktaya kadar kabullenir bir durumdur.Bahis konusu yapmak istediğim ise bir kaç bilindik firmanın zaten ellerinde milyarları aşan kendilerine yüz yıl yetecek kadar iş olmasına rağmen hacimlerine göre küçük işlerden de geri durmaması herşeye saldırması durumudur.Bu ne hırstır ne aç gözlülüktür.Şimdi bu arkadaşlara sesleniyorum.
Ey Rahmanın Kulları! Karundan daha zengin olsanız neye yarar.Yukarıda bahsettiğimiz toprak sizden bir şey yeşertsin istemiyor musunuz.Paranızın çokluğu nefessiz bırakır bir gün sizi.
Bu konuya değinmişken ihale mevzuatımız mutlaka gözden geçirilmelidir.Hatta kanaatimce KİK kaldırılmalıdır. İsrafa ve bir çok aksaklığa sebep olmaktadır.Bu konudaki itirazlar,yargılamaların ne tür içeriklere sebep olduğu kirlilik oluştuğu malum olan bir konudur.
3-Sürekli kuşatma altında olduğumuz zamanları yaşıyoruz.Bu nedenle yerli ve milli savunma sanayimizin oluşması gerektiği bilinen bir konudur.Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı’nın da her türlü teşvikiyle bu kurumlara destek olduğu bilgisine ayrıntıya varacak derecede vakıf durumdayız.Fakat bu alanda bir takım şeylerin ters gittiği bilgiside gelmektedir.Tübitak,Aselsan,STM,Tai vb. kuruluşların yeniden çek edilmesi oluşmuş marazi ekiplerin ayıklanması tamamlanmalıdır.Bu itibarla savunma sanayiinin Cumhurbaşkanına bağlanmasının önemli olduğunu ifade etmiştim.Madem yeni bir tasarruf mevcuttur.Yeni bir başlangıçla görevlendirme yapılması da daha hayırlı olacaktır diye düşünmekteyim.
4-Anayasa Mahkemesi Mehmet Altan ve Şahin Alpayla ilgili hak ihlali kararı verdi.İlk derece mahkemeleri bu karara uymadı.Gerekçeleri ne olursa olsun,yaşadığımız sürecin olağan üstü hal olması,bekleyen hak ihlalleri v.b.bütün bunlar bir tarafa Anayasa Mahkemesinin kararları bağlayıcıdır.Peki Anayasa Mahkemesi aslında devletin ve milletin varlığını birliğini gözetmek için var olduğunu nasıl ortaya koymalıdır.Bu konuda ne kadar sorumsuz davranıldığını daha önceleri gördük.Kurulduğundan beri milli iradeyi öne çıkarmış milletin birliğini ve beraberliğini öncelemiş bir tutumu olmamıştır.Talihsiz,ulaşılmaz,marjinal bir fikir kulübü niteliğini aşamamamıştır.Siyasi kavgaları sıkışmaların daha da artmasından başka ne işe yaramıştır.Doğrusu Anayasa Mahkemesi demokrasiye haddini bildirme merkezi gibi bir kaderle sınanmak zorunda kaldığı bir tarihsel geçmişe sahip olmuştur.Diğer yandan mevcut kararla ilgili ilk derece dosyasının içeriğinin yeterli derecede güçlü olmadığı yönünde bilgiler mevcuttur.Ülkemiz sorunlarla yaşayabilir ama asla hukuksuz yaşayamaz.Bütün taraflar bu ilkeye sadakat göstermelidir.
Yanımıza aldıklarımızla ayrılıyoruz aranızdan söyledik söyleyeceğimizi.
Ah hakkaniyet bir gün ruhumuzun azığı olarak geri dönebilecek misin?