SAMSUN (AA) - VEYSEL ALTUN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi Yabani Hayvan Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hatice Özlem Nisbet, "Evcil hayvanları tedavi edip sahiplerine teslim ediyoruz ama yaban hayvanlarında böyle bir şansımız yok. Teşhis, tedavi, gerekirse operasyonlarını yapıyoruz, bakım sürecinde bunlarla ilgilenebilecek tek merci biziz." dedi.
Nisbet, AA muhabirine, dünyadaki zoonoz (hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalıkların birçoğunun yaban hayvanlarından bulaştığını, kuş gribi, domuz gribi, Kovid-19 gibi hastalıkların temeline bakıldığında yabani hayvanlardan kaynaklandığını belirterek, bu tür konularda bulaşıcı bir şey tespit edildiğinde gerekli mercilere bildirdiklerini söyledi.
Hayvan temelli hastalıklarda yaban hayvanlarını tedavi eden veterinerlerin daha fazla dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Nisbet, "Rehabilite bölgemize girdiğimizde muayenelerimizi yaparken eldiven ve maskelerimizi takıyoruz. Kendimizi korumamız, onları korumamız kadar önemli." ifadesini kullandı.
Yaban hayvanlarının tedavisinde en büyük zorluğun bu hayvanların sahibi bulunmaması olduğuna işaret eden Nisbet, "Evcil hayvanları tedavi edip sahiplerine teslim ediyoruz ama yaban hayvanlarında böyle bir şansımız yok. Teşhis, tedavi, gerekirse operasyonlarını yapıyoruz, bakım sürecinde bunlarla ilgilenebilecek tek merci biziz. Tüm bakım süreçlerini bizimle geçiriyorlar." diye konuştu.
Tedaviden sonra doğaya salınacak yaban hayvanlarıyla bağ kurmamaya özen gösterdiklerini vurgulayan Nisbet, şöyle devam etti:
"Burada çalışan yaban hayatındaki arkadaşlarımız, hocalarımız bunu biliyor. Öğrencilerimizi de bu konuda bilinçlendiriyoruz. Tedavi sırasında yanında konuşulmaması gerekiyor, cep telefonuyla yanına girilmemesi gerekiyor. Mümkün olduğunca aynı kişinin bakmamasını tercih ediyoruz, çünkü sürekli aynı kişi baktığında bazen alışkanlık olabiliyor. Bağ kurulduğunda doğaya dönemiyorlar, dönseler de insanın olduğu yerlere gitmeye çalışıyorlar. Özellikle karacalarda bunu çok fazla yaşıyoruz. Bize yavru olarak gelen karacalar elimizde büyüdüğünde kokumuza alışıyorlar. Bunların doğaya dönmesi mümkün olmuyor."
Yaban hayvanı getirildiğinde mutlaka getirenlerden nerede bulunduğu bilgisini aldıklarını, tedavi sonrası bulunduğu bölgeye bıraktıklarının altını çizen Nisbet, "Bulduğumuz hayvanları kendi yerleşim yerlerine bırakmak çok doğru bir karardır. Bazıları sürü halinde yaşadığı için kendi sürülerini bulması gerekiyor. Bize son dönemlerde çakal da çok fazla gelmeye başladı. Çakal, tilki gibi hayvanlar, karacalar, kuşlar, bunları kendi alanına bıraktığımızda bölgelerini tanıyorlar ve doğaya dönüşleri çok daha kolay oluyor. Normal hayatlarına daha hızlı yöneliyorlar." diye konuştu.
Araştırma görevlisi Can Nacar ise veterinerler olarak çok farklı karakterde hayvanlarla ilgilendiklerini, her hayvanın tedavisinin kendine göre zorluğu bulunduğunu dile getirerek, "Kedilerin, köpeklerin, kuşların, yaban hayvanlarının kendilerine göre zorlukları var. En önemlisi onlara zarar vermeden, insan sağlığı için büyük risk oluşturan zoonoz hastalıklar riskini engelleyerek, onların ve kendi güvenliğimizi sağlayarak tedavilerini gerçekleştirmek." değerlendirmesinde bulundu.