İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, migreni tetikleyen birçok faktör olabileceğinden hastaların bu tetikleyici faktörleri erken dönemde tanıması ve olabildiğince uzak durması gerektiğini bildirdi.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Şalçini, migrenin kadınlık hormonu östrojen ile ilişkili olduğundan kadınlarda erkeklere göre daha sık görüldüğünü vurgulayarak, "Bundan ötürü özellikle menstrüel dönemde bazı hastalarda var olan ağrıların şiddetlenmesi, bazı hastalarda da tam tersi olarak azalması görülüyor. Sıklıkla yarım baş ağrısı şeklinde oluyor. Şiddeti, ağrı süresi ve ağrının bölgesi bireyden bireye değişkenlik gösterebildiği gibi aynı bireyde de zaman zaman farklıklar gösterebilir." ifadelerini kullandı.
-Migren atakları en fazla 3 gün sürüyor
Şalçini, atakların en fazla üç gün sürdüğünü aktararak, "Nörolojik veya mide-bağırsak sistemi ile ilgili sorunlar eşlik edebilir. Atak öncesine aura dediğimiz 5-20 dakikada gelişen ve 60 dakikada sürebilen nörolojik belirtiler olabilir. Her zaman görülmeyen bu belirtiler basit ışık çakmaları, noktalanmalar, geometrik şekiller ve karanlık alan gibi sıklıkla görme ile ilgili belirtilerdir. Bazı hastalar ağrı başlamadan önce algılamada azalma, huzursuzluk, esneme, tatlı yiyeceklere düşkünlük gibi uyarıcı belirtiler yaşayabilirler." açıklamasında bulundu.
Migren ataklarının bazı faktörlerden tetiklenebildiğini de ifade eden Şalçini, şunları kaydetti:
"Bunlar; stres, dıştan gelen parlak uyarılar, soğuk ve lodos, başa gelen ani travma ve sarsıntılar, menstrüasyon, uykusuzluk, açlık, bazı yiyecekler ve içecekler (sıklıkla çikolata, peynir, yağlı yiyecekler, fındık, salam, sosis, alkol v.s.), egzersiz, doğum kontrol hapları, soğuk gıdalar, bazı damar genişletici ilaçlar, yükseklik ve birçok sayamadığımız etkenler sıklıkla migren atağını tetikleyebilir."
Migreni birçok tetikleyici faktör olabileceğinden hastaların bu tetikleyici faktörleri erken dönemde tanıması ve olabildiğince uzak durması gerektiğinin önemine vurgu yapan Şalçini, "Baş ağrısı başka bir hastalığın belirtisi olabildiğinden ve çalışan bireylerde ciddi iş gücü kaybına yol açtığından mutlaka bir doktor tarafından tanı konulması, takip ve tedavi edilmesi gereklidir." değerlendirmesini yaptı.
- Migren botoksu dirençli vakalarda başarılı
Uzm. Dr. Celal Şalçini, migren için iki tedavi çeşit olduğuna işaret ederek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Birincisi; ataklar esnasında kullanılan ilaçlarla atakları önlemek ve ikincisi, bizim 'profilaksi' dediğimiz atak olsun olmasın her gün kullanacağı ilaçlarla atakların sıklığını ve şiddetini azaltıcı ilaç başlamaktır. Bu tedaviler tek başına veya her ikisi beraber uygulanabilir. Genelde atak tedavisinde en basit ağrı kesicilerden, migrene özel ilaçlara kadar olan ilaçlar basamaklı bir şekilde başlanıyor. Profilaksi amaçlı olarak genelde antidepresanlar, bazı hipertansiyon veya nörolojik ilaçlar kullanılmaktadır. Son zamanlarda tedaviye dirençli migren ataklarında botulinum toksini veya diğer adıyla botoks kullanılabilmekte ve dirençli vakalarda başarılı olduğu bilinmektedir."