İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Özel Yetenekli Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde çalışmalar yürüten Çocuk Gelişimi Bölümü Öğr. Gör. Elif Konar Özkan, özel yetenekli çocuklara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Özkan, yeteneğin kişinin bir şeyi anlama ve yapabilme kapasitesi olarak tanımlandığını belirtti.
Özkan, anlama ve yapabilme kapasitesinin bebeklik çağından itibaren kendini belli etmeye başladığını anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Çocuğu tanımaya ve potansiyelini ortaya çıkarmasına rehberlik etmeye fırsatlar oluşturacak bir aile ortamı ise çocuk kendini rahat ve özgürce ifade edebilmeye başlar. Dikkatli bir aile böylece yapıp edebildiklerine ve tabii ki yapabileceklerine dair pek çok ipucu edinir. En mühimi çocuğu gözlemlemek, çocukla birlikte hayatı yaşamak. Kimi çocuk, kendini açıkça gösterir; sahip olduğu zeka ya da yetenek düzeyi akranlarından çok çok üstünse veya özelse bu aşikardır. Kimi çocuk ise çeşitli sebeplerle (genetik, epigenetik, psikolojik özellikler; ebeveyn tutumları, çevre etkileri gibi) kendini saklar; böylesi bir durumda dikkatli değerlendirmeler önem kazanır."
- "Ortalamanın üstünde yetenekli çocuklar için dikkatli değerlendirmeler gerekebiliyor"
Elif Konar Özkan, özel yetenekli çocukların büyük çoğunluğunun, okula gitmeden okumayı yazmayı öğrenebildiğini, araştırmaya, sorgulamaya, problem çözme becerilerini aktif kullanmaya erken yaşlarda başlayabildiğini kaydetti.
Akranlarından farklılığı bu şekilde belirgin olmayan ya da ortalamanın biraz üstünde yetenekli çocuklar için dikkatli değerlendirmeler gerekebildiğini anlatan Özkan, "Çeşitli ölçekler kullanarak çocuğun bilişsel, sosyal, duygusal, motor gelişim alanlarındaki performanslarının profilleri çıkarılmış olur. Erken yaşlarda fark edilip uygun şekilde yönlendirildiklerinde gelişimleri düzenlenebilir." değerlendirmesinde bulundu.
- Uygun olmayan ortamlar potansiyellerinin açığa çıkmasını engeller
Özkan, yeteneğin, çocukta genetik olarak oluşsa da çevre aracılığıyla gelişip potansiyelinin ortaya çıktığını da aktararak şu açıklamalarda bulundu:
"Çocuğun ailesi ve aile çevresi, arkadaş grupları ve toplumsal deneyimler, çocuğun yeteneklerinin ortaya çıkmasında, gelişmesinde ve pekişmesinde önemlidir. Farklı ve ayrıcalıklı özelliklerle donanımlı bir şekilde dünyaya gelen özel yetenekli çocuklar, her yaşlarında gelişimlerine uygun ortam bulmuşlarsa potansiyellerini gösterirler, uygun olmayan ortamlar potansiyellerinin açığa çıkmasını engeller, onları ketler. Özel yetenekli oluşun bireysel bir özellik olduğu unutulmamalı; her şeyden önce onların bir çocuk oldukları hatırlanmalı."
Konar, özel yetenekli çocuklar için özel olarak düzenlenmiş ortamlarda ve özel yetiştirilmiş öğretmenlerle, özel geliştirilmiş programlarla akranlarından ayrı eğitim uygulanabildiğini hatırlatarak, ayrıca yaşıtlarından ayırmadan, aynı eğitim ortamlarında destek hizmetlerinin ve programlarının sunulduğu birlikte eğitimin de sağlanabildiğini anlattı.
- Birlikte eğitim modeli çocukların daha uyumlu ve esnek yetişebilmelerine fırsat verir
Elif Konar Özkan, birlikte eğitim modelinde ise özel yetenekli çocukların kendi akranları arasında ve normal sınıflarda çeşitlendirilmiş ve zenginleştiril eğitim alabildiklerini de kaydetti.
Özkan şunlara dikkati çekti:
"Böylece çocukları, akranlarından ayırmadan, sosyal duygusal gelişimlerini destekler. Özel yetenekli çocukların, ileri oldukları alanlarda kendi hız ve yeterliliklerine göre gelişimleri sağlanırken akranlarıyla diğer alanlarda birlikte olmaları, etkileşimde bulunmaları, beraber öğrenme ve üretmelerine imkân sağlar. Bu yöntem, çocukların daha uyumlu ve esnek yetişebilmelerine fırsat verir. Ülkemizdeki eğitim ortamlarında rehber öğretmenler, kaynak oda sistemi, Bilim ve Sanat Eğitim Merkezleri, özel yetenekli çocuklara destek vermek için planlanmış ek uygulamalar arasında yer alıyor. Bunlarla birlikte ilgilendikleri alanlarda mentorlük desteği de ihmal edilmemelidir. Bunların dışında psikososyal açıdan ihtiyaç duyulduğunda uzman desteği için yönlendirme yapılmalıdır."
Ailenin okul ile iş birliği içinde olması önemine de vurgu yapan Özkan, "Çocuğu tanımaya yönelik dikkatli gözlemler yapabiliyor olması, okul içi okul dışı uyumsuzluklar varsa fark etmesi, çocuğun doyumu için gerekli ders içi ve ders dışı takviyeler için destek almaya açık olması gerekmektedir." yorumunu yaptı.