Hep aynı ucuz ve bayatlamış senaryolar. Hep aynı karanlık ve tehlikeli oyunlar.
Sürekli ayrıştırma ve ötekileştirme siyaseti.
Bu kesim, var olma felsefesini, ( -ki, biz buna yaşama alanı da diyebiliriz ) itham, iftira, karalama ve algı operasyonları üzerine inşa etmiştir. Bu metod, Hitler'in propaganda bakanı Joseph Goebbels metodunun tıpa tıp aynısıdır.
Din üzerinden, inançlar üzerinden ve mukaddesat üzerinden rakiplerini yıpratmak ve böylece, kendi taraftarlarını zinde tutmak, bu kesimin vazgeçilmezleri arasındadır.
Bu kesim, hayatını idame ettirme adına, ülkenin bekasını dahi tehlikeye sokacak eylem ve söylemlerde bulunmakta hiçbir sakınca görmemektedir. Bu itibarla diyebiliriz ki, kendi şahsı menfaatleri ve çıkarları, ülke ve milletin bekasının çok çok üzerindedir.
Mağduriyetler üzerinden ve algı operasyonları üzerinden siyasette yol almak, bunlar için en geçerli akçedir.
Kabataş' ta üzerine işenen bacı,
Camide bira içilmesi,
Kızına suikast plânlanması,
Kendisinin odasına konulan böcekler vesaire vesaire ..
Gibisinden masallar!
Bu masallara son günlerde yenileri eklendi :
Kendilerine darbe hazırlığı içerisinde bulunulması,
Ve İzmir'de bazı camilerin hoparlörlerinden anons edilen " Çav Bella " şarkısı ...
Tabii bu bayatlamış numaraları yutan belli bir zümre mutlaka var, var olmasına. Ama, bu provakasyonlara inanmayan, bu mizansenlere prim vermeyen yüzde ellinin üzerinde bir kitlenin de var olduğu kesindir.
Kesin bilgi ve belgeye dayanmayan,
Mesnetsiz ve dayanaksız iddialarla rakiplerine ithamlarda bulunmak, insaf ve vicdansızlığın ta kendisidir.
Bu gibi çirkin ve tehlikeli yollara başvuranlar, eninde sonunda mutlaka yakayı ele vereceklerdir.
O gün çok uzak değildir! ...