Karadeniz sahili ile birlikte yalçın dağlara doğru uzanan vadiler boyunca kurulan bütün il, ilçe, belde ve köylerde yaşayan insanlar “hırçın bir deniz ve çılgın bir yeşilliğin” içinde asırlardır hayat mücadelesi veriyor.

Bu coğrafyada yaşayan insanların kişiliği kaçınılmaz olarak, muhteşem tabiattan etkilenmiştir.

Rize,  bu muhteşem doğanın her yönünden etkilenen; güzel, samimi, çalışkan, nüktedan, özgüven sahibi ve çok başarılı insanların yaşadığı bir ilimizdir.

Yeşilin her tonunu bağrında yetiştirip saklayan, hırçın denizi, bulutlarla arkadaş yalçın dağları, çay ve portakal bahçeleri, birbirinden güzel yaylaları ve samimi insanlarıyla doğa harikası bir cennet köşemizdir Rize’miz!

Son bir asırdır, insanının ürettikleri ve yapıp ettikleri ile bütün ülkenin dikkatini çeken, buna rağmen sadece doğal güzellikleri irdelenen, birçok sahada ise insanının ürettiklerini bilmeden kötü düşünceli ve önyargılı insanların hakaretine maruz kalan bir ildir Rize’miz!

Siyasetçisi, işadamı, sanatkârı, bürokratı ve sporcuları ile iyi kötü tanınan ama bu muhteşem coğrafya   parçasında, kişiliği, duygu ve düşünceleri oluşmuş, insanının tanınmadığı bir şehirdir aynı zamanda yeşil Rize’miz!

Daha makalenin hemen başında ifade etmek isterim ki;

Kendi ideolojisine yakın olan Rizelileri sevip, karşı görüşteki Rizelileri aşağılayan bir anlayışa kendisini mahkûm etmiştir bu ülkenin bir kısım insanı!

Özelikle siyasetle çok fazla içli dışlı olan Rizeliler; kendisi gibi düşünmeyen insanlar tarafından acımasızca eleştirilir ve siyasetle ilgilenen bu insanlar üzerinden Rize’ye hakaret edilir olmuştur.

Bu cümlem, “kör ideolojik duruşu” olan bütün insanlar içindir de aynı zamanda.

Şu tespitimi büyük bir memnuniyetle ifade edebilirim.

Her alanda yetişmiş Rizelileri ayrım yapmadan seven, Rizelinin kendisidir!

Sosyal ilişkiler insanlar arasındaki en temel münasebet türlerinden biridir ve temel vasfı; “değer kavramını” öne çıkarmasıdır.

Bazı insanların Rizelileri değerlendirirken karşı karşıya kaldığı “Ahlâkı sorununun” çözümü, “ön yargılardan kurtularak” değerlendirme yapmaktan geçtiğini âcizane tavsiye etmek isterim.

Ön yargıları belirleyen “kirli ve kötü düşüncelerden” sıyrılmak elbette kolay değildir!

Rizelilere karşı önyargılı olanlara, olumsuz değerlendirmeler yapanlara tavsiyem şudur;

Evrensel değerler ortaya koyan; bilime, sanata, edebiyata, siyasete, spora, ekonomiye bireysel anlamda kendi Rizelilik kimliğini kaybetmeden hizmet eden Rizelileri yakından tanımak, bilmenizi isterim ki, sizi “ön yargılarınızdan” ve “haksız düşüncelerinizden” kurtaracaktır!

Ancak ve ancak bu esaslı değerlendirmeyi yapmayı başarabilenler, Rizelilere dair önyargılarını yıkabilirler!

Bu esaslı değerlendirmeyi yapamayanlar ise; Rizelilerle ilgili “bilgisizce”  ve “ukalalıkla” kötü söz söyleyip haksız değerlendirmeler yapmaya devam ederler!

Üstelik bu peşin hükümlü, Rizelileri çok fazla rahatsız edici değerlendirmeler kimseye hiçbir şey kazandırmaz!

Üzülerek ifade etmek isterim ki; Rizeliye karşı at gözlüğü takarak önyargılı bakanların ruhu “kirlidir” ve bu kişiler aynı zamanda “kıskançtırlar!”

Hâlbuki önyargı, insanları birbirinden soğutan en marazı insanı duruştur.

Bir insana ya da bir bölgeye ön yargılıyla yaklaşmak “kalp kırdığı” gibi ; “köprü kurmak” yerine köprüleri yıkmamıza neden olur.

Tanımadığımız insanlara ve ya bölgelere karşı ön yargılı bakmak ve değerlendirme yapmak bu yüzden sıkıntılı ve sorunludur.

Karanlık ve aydınlık, gündüz ve gece, ak ve kara gibi pek çok zıt kavram, kendi içlerinde birbirlerini tamamlar.

Rizeliyi sevenle sevmeyen arasındaki denge, üzülerek ifade ediyorum ki; Rizeliyi sevmemek ve hak etmediği bir şekilde değerlendirmeye tabi tutulmasına doğru evrilmiştir son çeyrek asırda.

Ön yargının; bir kimseyle ya da bir anlayışla ilgili olarak, belirli bir olaya, duruma ya da görmeye dayanan, önceden edinilmiş olumlu ya da olumsuz yargı ya da kanaat olduğunu biliyoruz.

Önyargı, bir insana veya bir düşünceye ya da bir bölgeye karşı temelli veya temelsiz, olumlu veya olumsuz, fiili tecrübeye dayalı duygudur.

Duygudur diyoruz, çünkü önyargı zayıf temellere dayanır ve sıklıkla “akıl dışı tutumlar” ihtiva eder.

İnsanların birçoğu önyargılarından habersizdir ya da farkında bile değildirler.

Bu nedenle bilinçsiz bir önyargı ile düşünmekte ve karar vermektedirler.

İnsanların Rizelilere karşı önyargılı tavırlarının altından çoğu zaman siyasetçilerin duruşu yatmaktadır.

Rize, dünden bugüne, tabiri caizse başa güreşen önemli siyasetçiler yetiştiren bir il olmuştur.

Siyasetçinin seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardır; ve bu normaldir.

Normal olmayan ise; kendisi gibi düşünmeyen siyasetçi üzerinden bir ile önyargıyla bakarak değerlendirme yapmaktır.

Hâlbuki Rize ve ilçeleri, ülkenin her alanında yetişmiş, ülkesi için değer üretmiş çok önemli insanlar yetiştirmiş/yetiştirmeye de devam etmektedir.

Şimdi, insanların birçoğunun Rizeli olduğunu dahi bilmediği,  her alanda başarılı olmuş, yakından tanıdığınız Rizelilerin bir kısmının ismini ve mesleklerini bir arada paylaşmak istiyorum.

Düşünce adamları/şairler/yazarlar

Galip Erdem, Fethi Tevetoğlu, Ömer Lütfü Mete, İsmail Kara, Nevzat Köseoğlu, Yavuz Bahadıroğlu, Mustafa Kara, Cihan Yamakoğlu, Yusuf Karslıoğlu, Süleyman Kazmaz, Adnan Azar, Vehbi Okumuş, Erdil Yaşaroğlu, Servet Çomoğlu, Emine Sonnur Özcan, Yüksel Taşkın, Hikmet Haberal, Osman Azman, Mehtap Hamzaoğlu, İsmail Delihasan, Cengiz Azman, Emine Sönmez, Recep Koyuncu, Mehmet Tahsin Tansu, Adem İmdat Kesici, Mustafa Kutlu.

Akademisyenler/meslek sahipleri;

Mehmet Haberal, Kadri Bilgemre, Kemal Sarıoğlu, Bekir Sıtkı Baykal, İsmet Giritli, Ahmet Feyzi Okumuş, Hüseyin Atay, Mahmut Akyıldız, Bayraktar Bayraklı, Ekrem Demirli, Yakup Kepenek, Hurşit Ertuğrul, Tahsin Bekir Balta, Kadir Kotil, Tahsin Bekir Balta, Ali Rıza Demircan, Ali İhsan Kotıl, Avni Morgül, Namık Kemal Okumuş, Hakan Kumbasar, İhsan Safi, Ali Rıza Saklı, Gürhan Şişman, Kemal Memişoğlu, Filiz Kamacıoğlu, Recep Öztürk, Seda Çakar Mengü, Emin Gürses, İbrahim Seyfi Basa, Cemil Taşçıoğlu, Burhan Karaoğlu, Özlem Türeci, Ahmet Ali Temurci, Mehmet Hüsrev, Halit Yerebakan, Sezai Çelik.

Sinemacılar/Oyuncular; 

Yusuf Kurçenli, Aydın Tolan, Yılmaz Okumuş, Ali Atay, Dursun Ali Sarıoğlu, Sinem Kobal, Osman Han, İsmail Hakki Şen, Osman Nuri Ergün, Kenan Bal, Gülten Ceylan, Sönmez Yıkılmaz, Cihat Tamer, Yurdeer Okur, Abdidin Yerebakan, Cemal Çolak, Ufuk Karalı, Sabriye Kara, Yaşar Güner, Tuğba Çom, Hasan Kalender, Billur Kalkavan, Feyyaz Şerifoğlu, Hafsanur Sancaktutan, Nihat Altunkaya, Uğur Bilgin.

Siyasetçiler/Yöneticiler;

Damat Mehmet Ali Paşa, İpsiz Recep, Ziya Hurşit, Mesut Yılmaz, Recep Tayyip Erdoğan, İzzet Akçal, Murat Karayalçın, Talat Doğan, Köksal Toptan, Ahmet Tevfik İleri, Ekrem Orhun, Aytekin Kotil, Sami Kumbasar, Tuncay Mataracı, Yılmaz Balta, İbrahim Tez, Kemal Nebioğlu, Mehmet Ali Kumbasar, İsmail Bilen, Ahmet Kabil, Hayatı Yazıcı, Rıza Müftüoğlu, Besim Tibuk, Bozkurt Yaşar Öztürk, Fahri Kasırga, Hasan Ekşi, Metin Külünk, Arif Şevket Bilgin, Ali Sandıkçı, Temel Kotil, Mehmet Bekaroğlu, Hasan Şuşoğlu, Münir Karaloğlu, Sabri Kalyoncu, Yaşar Okuyan, Selim Temurci, Ali Topuz,  Şadan Tuzcu, Muhammet Safı, Alper Taş, Ahmet Minder, Tahsin Ocaklı, Nihat Mete, Süleyman Genç, Selçuk Pehlivanlı, Algan Hacaloğlu, Nazmı Kalyoncu, Hüseyin Engin Sarıibrahim, Şevki Yılmaz, Ebubekir Şahin, Zeki Karaoğlu, Selim Şimşek. Kadem Ekşi, Hakan Gültekin.

İş İnsanları;

Ziya Kalkavan, Tahsin Kaya, Ahmet Hamdi İshakoğlu, Şadan Kalkavan, Turgut Yılmaz, Servet Yardımcı, Orhan Keçeli, Veysel Atacan, İhsan Kalkavan, Turgut Kıran, Abdurrahim Albayrak, Bilal Ekşi, Metin Kalkavan.

 Müzik İnsanları/Sanatçılar;

Sadettin Kaynak, Dursun Karaca, Ziya Taşkent, Yüksel Uzel, Tarkan Tevetoğlu, Sezen Aksu, Ziynet Sönmez, Remzi Bekar, Sinan Özen, Gökhan Tepe, Erkan Ocaklı, Bülent Aslan, Zihni Cinan, Davut Güloğlu, Altay Biber, Ali Çamkerten, Ayhan Alptekin, Mustafa Sırtlı, İsmail Türüt, Gökhan Birben, Sinan Akçal, İsmail Hakkı Demircioğlu, Recebim, Emin Yağcı, Birol Topaloğlu, Özge Kalyoncu, Selçuk Balcı, Doğuş, Özlem Üngör, Hülya Polat, Doğuş, Hüseyin Balcı,  Recep Marangoz, İdris Meyveci, Mahmut Turan, Bülent Bekar.

 Sporcular/Spor insanları;

Kazım Ayvaz, Şenol Birol, Necati Morgül, Yavuz Şimşek, Numan Okumuş, İlyas Tüfekçi, Hasan Vezir, Mehmet Akif Pirim, Hüseyin Hemşinlioğlu, Mustafa Küçük, Oktay Çevik, İsmail Hakkı Yılmaz, Yusuf Namoğlu, Hüsnü Kürkçü, Şenol Bayraktar, Engin Ülker, İsmail Kartal, Cüneyt Çakır, Coşkun Yelkenci, Bülent Uygun, Cesarettin Alptekin, Muharrem Vezir, Gürbüz Yelkenci, Mehmet Ali Karaca, Ziya Günaydın, Halil İbrahim Yılmaz, Ümit Ozan Kazmaz, Taner Savut, Burak Öksüz, Barış Alper Yılmaz, Kerem Aktürkoğlu,  Recep Topal, Murat Hacıoğlu, Aydın Kahraman, Rızvan Şahin, Tugay Kaan Numanoğlu.

 Gazeteciler/Televizyoncular

Gürkan Hacır, İsmail Saymaz, Güven İslamoğlu, Mustafa Kartoğlu, Kadir Çelik, Faik Bakoğlu, Emre Bol, Pınar Türenç, Fatih Aksoy, İbrahim Kahveci,  Nurdan Hüsrev, Memiş Saklı, Akif Balıkçıoğlu, Fatih Sultan Kar, Nuriye Akman, Önder Şuşoğlu, Faruk Çakır,İsmet Köseoğlu, Tahir Orhan, Abdullah Uzun,Nermin Taylan Erkutlu,  Ahmet Bayraktutan, Hasan Yavuz Bakır, Hülya Uzun, Selim Bayraktar, Esra Ketenci,

Tüm Türkiye tarafından, değişik alanlarda tanınan özel isimlerden birkaç Rizeli;

Kuvayi Milliyeci İpsiz Recep, Çanakkale Savaşlarında Tabur İmamı Mustafa Memduh Özaktaş, 12 Mart döneminde Amerikan Talimnamelerini deşifre ederek kontrgerilla gerçeğini su yüzüne çıkartan Kurmay Yarbay Talat Turhan, Sosyalist Gençlik Lideri Deniz Gezmiş ve Cihan Alptekin, Doğa koruyucusu Cemal Gülas, Milliyetçi camianın Gençlik Liderleri Ahmet Erkan Birben, Recep Öztürk ve Tuncay Yüksel, Son kabadayılardan Sedat Peker, Ressam Selahattin Kara, fotoğraf sanatçısı Resul Çelik.

Ülkemizde birçok insan, önyargıları yüzünden yanlış bir iş yaptığını düşündüğü herhangi bir meslek gurubundan olan Rizeli üzerinden tüm Rizelileri haksız bir şekilde eleştirmektedir.

Daha Türkçesi; yanlış yapan Rizeliyi değil de tüm Rizelileri toptan töhmet altında bırakmaktadır.

Bunun nedenlerini uzun zamandır gözlemliyordum.

Gözlemlerim sonucunda bende bir kanaat oluştu.

Oluşan bu kanaatlerimi de bu makale vesilesi ile paylaşmak isterim.

İnsanların, Rize ve Rizeli hakkında olumsuz düşünmelerinin arkasındaki nedenler kısaca şunlardır;

Kendinde olmayana karşı istek duymak,

Bende yok neden onlarda var duygusuna kapılmak,

Kıskançlık nedeni ile özgür ve objektif düşünememek,

Ve en önemlisi de; Rize insanının her alanda sivrilerek ülkemizin kaderi üzerinde rol oynaması.

Bu son neden, “kendini zayıf” ve “yetersiz” hisseden insanların psikolojisidir aynı zamanda!

Asla unutulmamalıdır ki; Rizeliler, hangi ilçeden, hangi siyasi düşünceden ve hangi meslek gurubundan olursalar olsunlar, aynı dili konuşan, memleketlerine karşı aynı duyguları hisseden koca bir aile olarak görürler kendilerini.

Rizeliler; nerede doğup büyüyor olursa olsunlar, köklerinden aldıkları güçle üretmeye, her alanda ülkemize katkı sunmaya devam ederek köklerini daha derinlere salmaya dün olduğu gibi bugünde devam ediyorlar.

Bizi yakından tanıyanların bildiği gibi; "Türk Milliyetçisi" düşüncesinde olmamın yanında, aynı zamanda çok iyide bir “Rize ve arkadaş milliyetçisiyim!”
Onun için, kendi özel tarihi içinde Rize insanının yapıp ettiklerini büyük bir hassasiyet ve özel bir merakla yakından takip ederim.

Dünden bugüne gördüğüm ve inandığım şudur; Rizelilerin bu ülkenin, sanatına, kültürüne, edebiyatına, siyasetine, ekonomisine, sporuna, kısaca her alanda yaptığı katkıyı ülkemizin tarihinden çıkartacak olursak, bütün bu alanlarda ülkemizin ne kadar yavanlaştığını görmemiz mümkün olacaktır!

Bu makaleyi okuyup “Rize’ye ve Rizeliye” objektif bir gözle bakabilen herkesin; “Rizelinin ülkemizin itici gücü” olduğu gerçeğini bir kez daha görebileceğine olan inancımda tamdır.

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…

Editör: HABER MERKEZİ