Çaykur Rizespor'umuz, sıkışık fikstür nedeniyle bu sezon sıklıkla göreceğimiz hafta içi karşılaşmalarının ilkinde Akdeniz temsilcisi Antalyaspor'u ağırladı.
Trabzonspor karşılaşmasından sonra taraftarlarımız tarafından ağır şekilde eleştirilen takımımız hatalarından ders almış olacak ki;
Son haftalardaki pasif, teslimiyetçi ve sistemsiz futbolun yerini baskılı, sert ve mücadeleci bir oyun aldı.
Takımımız, Melnjak, Emir, Abdullah, Boldrin, Remy gibi llk 11 oyuncularından yoksun çıktığı maçta kadrosundaki eksiklere rağmen maçın mutlak üstün tarafıydı. Öncelikle bunun için futbolcuları tebrik etmek gerekir.
Oyuna dönecek olursam; Takım uzun zaman sonra ilkkez önde baskıyla başladı. Rakibin geriden oyun kurmasını engelledi. Bu hemen işe yaradı. Golü erken bulduk. Günün etkili isimlerinden Yasin Pehlivan, "Bugün benim günüm olacak." dercesine şık bir gole imza attı. Bu golle birlikte takımımız, maça hem oyunuyla hem de skor avantajıyla üstünlüğünü koydu. Orta sahada sakatlıktan dönen Baiano da Yasin'e katılınca, tatlı sert bir oyunla rakip Antalyaspor'u adeta sindirdik. Rakibin pas bağlantılarını kesen takımımız topu hücum oyuncularıyla buluşturmalarının önüne geçti. Antalya temsilcisi Daha çok Sidney Sam'ı kullanarak topu ileriye taşımaya çalışsa da muvaffak olamadı.
Takımımız bu yarıyı her ne kadar önde kapamış olsa da, her ne kadar rakibini sindirmiş skoru eline almış olsa da, bana göre Tomas Hoca'nın yaptığı yanlış bir tercihle oyunu çok daha erken koparma fırsatını teptik. Neydi bu tercih? 10 Numara pozisyonunda Tunay'ı oynatma tercihi. Tunay'ın yerinde serbest oyuncu olarak Fernando oynasa, oyunu yönlendirme görevi ona verilse hücumsal anlamda çok daha iyi işler yapabilirdi. Kanatta oynamasına rağmen sık sık içeri kat ederek topu kullanmaya çalıştı ancak arkadaşları uygun pozisyonlara geçip top isteyemeyince bu topları da verimli kullanamadı.
Maçın ikinci yarısında da oyuna iyi başlayan taraf biz olduk. Teknik Direktörümüz Stjepan Tomas, hatalarından birini düzelterek Michalak'ı yanına aldı Samu'yu sahaya sürdü. Bu değişiklik meyvesini 14 dakika sonra verdi. Skoda'nın şık golünde metrelerce topu taşıyıp Çek golcüye "Al da at!" diyen, Trabzonspor maçında Hocanın şans tanımadığı Samudio oldu.
Takımımız, tam "Maçı bitirdik. Artık dağılalım.." dediği an sahneye Antalya'nın golcüsü Podolski çıktı. ilk 60 dakika boyunca ortalarda gözükmeyen, adeta çayının deminin oturmasını bekleyen Podolski, ceza sahası dışından kaleci Gökhan'a öyle bir avladı ki, Neredeyse duşlara girmek üzere olan takıma "Nereye uşaklar, oturun çayımızı içelim." dedi..
Maçın son bölümünde daha baskın olan taraf şüphesiz rakip Antalyaspor oldu. Maçtan en kötü 1 puan alabilmek için tüm gücüyle bastıran Antalyaspor, defansta zaman zaman boşluklar verse de futbolcularımız bu fırsatları elinin tersiyle itti. Son dakikalara rahat girersek maçı izleyenler sıkılır Mucize Doktor'u izlemeye hatta daha kötüsü tamamen zaman kaybı olan siyasi tartışma programlarını izleme başlar diyerek heyecanı son ana kadar devam ettirdi. Son dakikada tüm emekler boşa gitti derken topu çizgiden çıkaran Meriah, Gökhan'ı muhtemelen binlerce eleştiri(!) mesajından kurtarmış oldu..
Toparlayacak olursak takımımız uzun zaman sonra ilkkez umut verdi diyebilirim. Kadroya yapılacak ufak dokunuşlarla, oyuna eklenecek birkaç hücum planıyla, bu takım güzel neticeler alacaktır. Bana göre günün en iyisi Montassar Talbi başta olmak üzere tüm futbolcularımızı, teknik ekibimizi ve birkaç gündür gülcemalini görmekten mahrum kaldığımız, taraftarın sevgilisi Saygıdeğer Hasan Kartal Başkanımızı ve her fırsatta hakkımızı savunan yönetimimizi kutlarım.
Kalın sağlıcakla..