TRABZON, TTSO- Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası'nın (TTSO) eğitim kurumlarının yer aldığı 13. Meslek Komitesinden Meclis Üyesi Emanullah Tüfekçioğlu, eğitim sektörünün sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili görüşlerini dile getirdi.
"ÇAĞ DEĞİŞTİ, DÜNYA İLE YARIŞABİLECEK YENİ BİR SİSTEME İHTİYAÇ VAR"
TTSO Meclis Üyesi Emanullah Tüfekçioğlu, eğitimin ilk ve en iyi merkezinin ev olduğunu ifade ederek, "Eğitim, çocukluk çağında başlar, hayatı kolaylaştırır ve güzelleştirir, ölüme kadar da devam eder. Türkiye'de yıllardır eğitim sisteminde değişiklikler yapılıyor gibi görünse de tüm öğrencilerden aynı tip insan çıkarma anlayışı değişmedi. Müfredatı sadeleştirmek, sınavların ismini değiştirmek, ders programını akademik derslerle doldurma ya da zaman zaman farklı isimler bulup içi doldurulmayan seçmeli dersler koymak, neredeyse tüm okulları sınavlara hazırlık merkezi haline getirmek, kısacası sınav odaklı bir anlayış, eğitimin de sistemin de sorunu. Artık çağ değişti dünya ile yarışabilecek yeni bir sisteme acil ihtiyaç var. Teknolojinin amaçlarına uygun kullanımını sağlayan, çocukların fiziksel ve sosyal Gelişimine değer katan, olmazsa olmazı sınav olmayan bir sistem gerekli. Yapılabilir mi? Kesinlikle yapılır. Aslında herkesin işine geldiği için değişimi kimse istemiyor" dedi.
"EĞİTİMDE EBEVEYNLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR"
Tüfekçioğlu, eğitimde ebeveynlere büyük görev düştüğünü ifade ederek şunları söyledi:
"Sorumluluğumuzun çocuğun dünyaya gelmesi ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak olduğuna inanıyoruz. Ebeveyn olarak eğitimi evden başlatacağız. Çocuklarımıza sorumluluk verip hayata katacağız. Aile kavramına, köy, bayram, komşuluk ilişkilerine değer katacağız. Üç yaşındaki çocuğa telefon verip susturarak, bu yaşta telefonu ne kadar iyi kullandığıyla övünmeyeceğiz. Şu an büyük çoğunluğu telefon, oyun bağımlısı olan çocuklarımızı kurtarmak için yaptığımız hataların telafisi için okuldaki öğretmenden, psikologdan veya psikiyatristten medet ummayacağız. Eğitim ailede başlar dedik, çocuğa önce sevgi, merhamet ve empati kavramlarını sağlayacak anlayış aşılamak gerekir. Kendi yapması gereken işleri kendisine bırakmak, iletişimi aksatmamak, sorumluluk vermek ve toplumsal değerleri ertelemeden kazandırmak gerekir. Bu aşamadan sonra eğitim sistemini dünya ile yarışabilecek hale dönüştürmek kolaylaşır."
"ANAOKULUNDAN ÜNİVERSİTEYE KADAR BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN BİR SİSTEM GEREKLİ"
TTSO Meclis Üyesi Emanullah Tüfekçioğlu, yapılması gerekenin anaokulundan üniversiteye birbirini tamamlayan bir sistem tanımlamak olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun için; ana okulları zorunlu olursa, 4+4+4 kesintisiz eğitimden vazgeçilirse, 5 yıl ilk okul, 1 yılı Türkçe, Matematik ve Yabancı Dil hazırlık olmak üzere 4 yıl ortaokul ve 3 yıl lise şeklinde bir sistem olursa bu süreç sonunda üniversite sınavı ortadan kalkar. Öğretmen eğitimi yalnızca eğitim fakültelerinde amaca yönelik yapılırsa, ders saati sayısı azaltılırsa, akademik dersler sabah, beceri ve sosyal dersler öğleden sonra yapılırsa, teknoloji amacına uygun kullanılırsa, spor, müzik ve yaşam için gerekli beceri dersleri öğrencinin yeteneklerine uygun verilirse, eğitim eğitimcilere bırakılırsa, siyaset eğitimden el çekerse öğrenciler okula severek gider, öğretmenler öğretmen gibi davranır, veliler kendi çocukları üzerinden yarışmayı, kendi yapamadıkları şeyleri çocukları ile yapmayı bırakır, tek tip insan yetiştirme anlayışından vazgeçilir. Öğrenci ve veli sınav kaygısından kurtulur, toplumun mutluluk seviyesi artar."
EĞİTİM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE TALEPLERİ
Tüfekçioğlu, eğitim sektörünün sorunlarından bahsederken de şu ifadeleri kullandı:
"Özel okullar devletin en az bir okulunu üstlenmekte, istihdam sağlamaktadır. Bu yüzden okutacakları her öğrenci için teşvik uygulamasına geçilmeli, SGK, elektrik, vergi gibi kalemlerde muafiyet sağlanmalıdır. Özel okul, anaokulu, özel öğretim ve kişisel gelişim kursları ile sürücü kursları için KDV indirimi yapılmalı. Özel okulların yüzde 3 ücretsiz öğrenci okutma, 50 personeli geçince yüzde 3 engelli personel çalıştırma şartları kaldırılmalıdır. Özel okullar tavan ücret belirleme hakkına sahip olmalıdır. Şubat-mart gibi belirlenen ücretler bir sonraki yılın haziranına kadar sabit bir bütçe olarak erimekteyken geçen yıl 2 bin okulun kapandığı bu yıl 3 bin sayısının telaffuz edildiği vahim durum ortada. Kursların düzensizliği, kaçak kurslar ortadan kaldırılmalıdır. Kurslarda kaçak olarak çalışan öğretmenler için yasalar uygulanmalıdır. Özel okullardan her yıl her bir kademe için alınan ruhsat harcı sadece yeni açılacak kurumlardan bir kereye mahsus alınmalıdır. Son günlerde anaokulu ve kreşlere yönelik teftişlerde mobbinge varan uygulamalar, ağır cezalar kurumları batırma noktasına taşımaktadır. Tüm sektörlerde olduğu gibi ekonomik sorunlarla boğuşurken kendi yapısal sorunlarımız da motivasyonumuzu düşürmektedir. Açıkçası sektörümüz teknik servis gibi her sorunu çözme yükünü taşımaya çalışıyor. Evde verilemeyen değerler, sorumsuzluk, dijital bağımlılık sorunlar yumağı şeklinde bizlerin çözümüne bırakılıyor. Oysaki bu sorunların çözüm paydaşları yalnızca kendine düşeni yapsa her şey halledilecek ama olumsuzluklar hep eğitimciye fatura ediliyor."