Sadece şu sözü yazmak bile, aslında meramımı ifade etmeye yeterde artar bile!
“Tencere dibin kara, seninki benden kara!”
Ama ben sadece bu sözle yetinmeyip siyasetçilerin üslubu üzerine düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım…
“Üslubu beyan ayniyle insandır” diye harika bir atasözümüz var biliyorsunuzdur…
Cumhurbaşkanından Başbakana, bakanlara, milletvekillerine ve muhalefet partileri genel başkanlarına, oradan tüm toplumun diğer katmanlarına kadar bu ülkede ki yaşayan insanların birbirlerine karşı son zamanlarda kullandıkları rezil üslup, maşallah(!) tavan yaptı!
Hatırlayacaksınız bundan birkaç yıl önce “Bahtsız Bedevi” iması üzerinden birbirlerini belden aşağı bir seviyesizlikle eleştiren siyasi liderlere bu toplum prim vermiş ve bugün ki siyasi dilin ne olacağının işaret fişeğini de o günlerde atmıştı!
Karşılarında “konuşan camları(!)” olmayınca, siyasetçilerimiz ne dediklerini bilemiyor ve ipin ucunu kaçırdıkça kaçırıyorlar!
Benim inandığım gerçek şudur; siyasetçi toplumun önünde olması gereken kişidir. Sokakta birbirini tanımayan iki yabancı insanın bile birbirine söyleyemeyeceği tarzda ifadelerle, belden aşağıya vurmalar bu ülkenin siyasetçisinin üslubu olmamalıdır.
Ülkenin, sanatına, siyasetine, sanayisine, ekonomisine, kalkınmasına, nihayetinde insanına karşı sorumluluk makamında olanların yerlerde sürünen üslubu sizce hoş mu?
Ve en garibi şu; takım tutar gibi siyasi partilere gönül veren vatandaşlarımız maalesef kendi siyasetçisinin iğreti duran üslubuna ses çıkarmamakta-çıkaramamaktadır! Bunun yerine hemen gardını alarak “neyin doğru neyin yanlış olduğuna” bakmadan hemen cephe açarak muhatabına ağzına gelen sözlerle saldırmakta…
Ama vatandaş öyle sindirilmiş ve korkutulmuş ki; bilmiyor, önünde el pençe divan durduğu çoğu siyasetçiyi kendisinin cebinden çıkaracağını!
Son zamanlarda ortaya çıkan üslup problemi beni gerçekten ama gerçekten çok fazla üzmekte ve zaten inanıp güvenmediğim siyasetçilere karşı daha bir mesafe koymama vesile olmaktadır!
Bu konuda, her siyasi parti severin kahkahadan hoplayacağı, zıplayacağı sözde saadet şartları içinde bana düşen şey bu üslupsuzluğa prim veren vatandaşa sitem etmektir!
Bu meseleleri anlayabilmek için, illa muhalefet ettiklerimize çamur atmak ve onları “çölün ortasına” atarak sonrada ellerimizi ovuşturmak olmamalıdır!
Bu sıradanlıklar nereden gelirse gelsin ona karşı dik durup sorgulamak gerekir. Bu ülkenin insanına da yakışan budur.
Üslup bozuk olunca öfke patlaması yaşanıyor siyaset arenasında ve bu durum tüm topluma yansıyor maalesef…
Vatandaş bağlı olduğu siyasi partiyi savunma telaşına düşerek asıl konuşulması gerekenler de güme gidiyor!
Elbette tenkitlerimiz, kritiklerimiz olacak. İşte benim yaptığım da bu zaten. Ama ta en üstten başlayarak en alta kadar öyle bir sıradanlığa kurban ediyoruz ki olması gerekenleri, doğrusunu isterseniz ben her geçen gün biraz daha ümitsizliğe kapılıyorum ülkenin geleceği adına…
Siyasetçilerin üslubu üzerine internet ortamında öyle kavgalar, hakaret ve küfürler oluyor ki, bunlara laf yetiştirmekten, tenkit ve kritik yapmaya zamanımız bile kalmıyor!
Siyasetçinin, zaman zaman tecavüzcülerin yaptıkları rezilliklere rahmet okutan üslubuna kim nasıl dur diyecek, asıl sorgulamamız gereken husus bu olsa gerek!
Bu üslup gazete sayfalarından, televizyon ekranlarına kadar her yere hâkim maalesef!
Sakın bu yazıyı okurken niyet okuyuculuğu yapmayalım!
Bu sözlerim bugün ülkemizde siyaset yapan herkes için!
İstisnalar elbette kaideyi bozmaz bunu biliyorum!
Bende şahidim ki, dört dörtlük siyasetçilerimiz vardır bu ülkede. Ama maalesef suyun başındakilerin tavır ve davranışları genel itibariyle daha çok dikkat çektiğinden, benim eleştirilerim de suyu bulandıranlara oluyor!
Sonuç olarak şunu ifade edebilirim; siyasetçilerimizin “sıradan üslubu”, toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini, siyasi seviyemizi aşağılara çekeceğini anladığımız ve bu sıradanlık kimden gelirse gelsin tenkit edebilmeyi başardığımız an, bilmeliyiz ki; biz vatandaşlar olarak her şeyi idrak etmiş olacağız ve siyasetçilerin kendilerine çekidüzen vermelerinin önünü açmış olacağız!
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…