Çayeli Lisesi Mezunları Derneği Başkanı sevgili kardeşim Hasan Ali Mahrebel aradı ve dedi ki; “ Çayeli Milli Eğitim Müdürümüz Hüseyin Şahin Bey, sosyal medya hesabından Çayeli Lisesinin isminin iade edildiğiyle ilgili dilekçeyi paylaştı. Şimdi sıra okulumuzun binasını ve arsasını geri almaya geldi. Tüm Çayeli’ne ve Çayeli Liselilere hayırlı olsun”
Bu görüşmeden sonra sosyal medya hesaplarından tüm Çayeli Liseliler sevinçlerini ve memnuniyetlerini ifade etme yarışına girdiler haklı olarak…
O konuşmamız da sevgili Mahrebel; “Abi senin yazıların umudumuzun bittiği yerde inadımızın başlamasına neden oldu. Daha güzel ve başarılara layıktır Çayeli Lisemiz…” demiş ve üzerimde ki sorumluluğu bir kez daha hatırlatmıştı bana!
Gönlümü okşayan bu ifadelerden sonra Çayeli Lisemizle ilgili ilk yazdığım yazıyı düşündüm.
Şöyle başlamıştım 2008 yılının Mart ayında yazdığım yazıma; “Çayeli Lisesinde okuyan ve mezun olan her arkadaşımız gibi bende lisemizle duygu planında bir bütün olmuşum yıllar yılı. Okurken ve mezun olduktan sonra “Çayeli Lisesi’nin” her adı anıldığında yüreğimin derin bir haz aldığını söylemeliyim…” diye başlamıştım.
Lisemizin isminin iade edilmesi biz Çayeli Liseliler için sıradan bir heyecan ve sevinç değildir. Daha önce de ifade ettiğim gibi; hepimizin bir hikâyesi var Çayeli Lisesinde okurken. Biz bu hikâyelerimizi mezun olduktan sonra asla unutmadık ve bir araya geldiğimiz zamanlar tatlı bir anı olarak birbirimizle paylaştık. Okuduğumuz, sıralarında dirsek çürüttüğümüz, bahçesinde volta attığımız, hatıralarımızın en güzellerinin geçtiğine inandığım Lisemizin hikâyesinin devam etmesi için “aynı isimle ve aynı okul binası” altında eğitim hayatına devam etmesi şarttır!
Çayeli Liseli her talebenin dilinde pelesenk olan manifestom şuydu; Uzun süren dostluklar, evlilikler, aşklar neler ve neler bitebiliyor bu hayatta. Zaman fikirlerimizi dahi değiştirebiliyor. İş dünyamız zenginleşebiliyor, yeni dostlarımız yeni çevremiz olabiliyor. Bütün bunların değişmesine yâda gelişmesine rağmen ben kendi adıma söyleyebilirim ki; kişiliğimi oluşturan önemli kilometre taşlarından birisi olan “Çayeli Liselilik aidiyeti” hiçbir zaman bitmedi ve bitmeyecektir de!
O günlerde “Çayeli Lisesi Mezunları Derneği” de İstanbul’da toplantı yaparak bir manifesto yayınlamıştı. Özetle şu düşüncelere yer vermişti; “okulumuzun mevcut yerinden başka bir yere taşınması, bu taşınmanın geçici mi yoksa kalıcı mı olacağı konularında mezunların, öğrenci-öğretmenlerin, ailelerin ve Çayeli’nde bu konuya duyarlı kişilerin bilgilendirilmesi gerekir…”
Tarihe mal olmuş bir lisenin sahipsiz olmadığının tezahürü olan “Çayeli Lisesi Mezunları Derneği” tarihi bir misyon üstlenerek uzun yıllardır bu meselenin takipçisi olmuştur. Buradan derneğin ilk kurucu başkanı sevgili dostum Mehmet Hüsrev’e de özel teşekkürümü yolluyorum. Bu yola çıkarken onun en yakınında olan ve zaman zaman bu konularda fikir alışverişinde bulunduğum sevgili kardeşim Zeki Şenkal’a da çok teşekkür ederim. Keza şu an ki başkanımız olan Hasan Ali Mahrebel ve derneğin tüm üyelerine de teşekkürü borç bilirim. Tabii Çayeli Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Şahin Bey’de derdimizle dertlenerek üzerine düşen görevi de yerine getirmiştir, ona da tüm Çayeli Liseliler adına teşekkür ederim.
Bütün hayatımızın anlamını oluşturan şeylerin başında “hak aramak, haklı olduğumuz konularda “ istikrarlı ve kararlı bir şekilde adım atmak, yol yürümek ve sonuç almak gelir. Bunun için doğru zeminlerde adım atıp sonuç almak en önemli şartlardandır. Meselelerimize kararlı bir şekilde eğilirsek süreçte söz sahibi olabiliriz ancak. İsim bir kurumun markası onu değerli kılan prestijidir. Çayeli Lisesi ismi bizim gönül dünyamızda güçlü bir sinerji yarattığı muhakkaktır. Onun içindir ki; Çayeli Lisesinin eski yerinde ve eski tarihi binası ile yeniden ihya edilmelidir. Bunun için biz Çayeli Lisesi mezunları elimizden ne gelirse onu yapmakla mükellefiz!
İnandığım bir gerçektir. Haklı olan er geç kazanır diye. Bugün bir bankanın adıyla anılan Çayeli Lisesi kazanan olmuştur. Yani kazanan biziz. Dün mezun olan bugün okuyan, yarında okulumuzda okuyacak olanlara aslında çok şey söylemek istiyorum. Fakat bugünler bizim doya doya sevineceğimiz günler olduğu için bu duygu ve düşüncelerimi başka bir yazıma erteliyorum.
Şimdi yazımı bitirirken Çayeli Lisesi aidiyetini iliklerine kadar ruhunda hisseden sizlerden bir söz almak istiyorum!
Şairin dediği gibi ; “sönmüş sanılan ışık, bir anda parlar!”
Bu ışık bizim için yeniden parlamıştır. Öyleyse; nerde olursak olalım, Çayeli Lisesi aidiyetini asla unutmayalım. Lisemizin isminin geri alındığı gibi eski yerine taşınması ve o güzel binasını yeniden ihya etmek konusunda da elimizi taşın altına koymayı ihmal etmeyelim!
Unutmayalım ki; haklıysak er ya da geç kazanacağız!
Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…