Rize-Çayeli Senoz Vadisi Yeşiltepe Köyünde “Hanife Hanım ve Hüseyin Efendinin” oğlu olarak 1889 yılında dünyaya gelen Osman Efendi, zekâsı, yetenekleri ve gözü pekliği babası tarafından erken keşfedilince ilk önce komşu köy olan Çukurluhoca (Babik) Köyündeki medreseye tahsil görmesi için gönderiliyor.
Bu medreseyi başarıyla bitirip icazet alan genç Osman, daha sonra askerlik görevini yerine getirmek için İstanbul’un yolunu tutuyor.
Askerdeki başarısı, gözü pekliliği ve eğitim durumunun iyi olmasından dolayı da komutanları tarafından “yardımcı topçu teğmen” rütbesi veriliyor.
Binlerce Mehmetçiğimizin vatanı savunurken gözlerini kırpmadan şehit düştüğü “Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları” Türk Milletinin tarih boyunca daima bağımsızlığı şiar edindiğinin en büyük göstergelerindendir.
İşte yedi düvele karşı verdiğimiz bu savaşın kahramanlarından biriside merhum “Gazi Osman Yılmaztürk Efendidir.”
“Osman Efendi” 1915 yılında başlayan Çanakkale Savaşlarına “6059 yaka numarası” ile “Topçu Teğmeni” olarak görevlendirilmiştir.
Bu konuda iki anlatım daha doğrusu kulaktan kulağa bugüne kadar gelen iki bilgi vardı.
Birisi Osman Efendinin Çanakkale Savaşlarına “Topçu Teğmen” olarak katıldı bilgisidir.
Diğer bilgi ise; “Mülazım Subayı” olarak katıldığını ifade eder.
Hatta savaştığı yerin son batarya olan “Mecidiye Bataryası” olduğu bilgisi de verilirdi.
Her iki bilgiyi de vermemdeki amaç; merhum Osman Efendinin Çanakkale geçilmez destanını yazan Mehmetçiklerimizin arasında olduğunu teyit içindir.
Merhum Osman Yılmaztürk’ü hayattayken tanıyan insanlar bugün hala hayattadırlar.
1965 yılında kaybettiğimiz Osman Efendiye ait bilgiler çok fazla kişi tarafından biliniyor ve anlatılıyor olmasının sebebi budur.
Bu makaleyi yazmaya karar verdiğim zaman yeniden bir araştırma yaptım.
Gazı Osman Yılmaztürk’ün torunu Ali Yılmaztürk, 1956 tarihine ait Rize Milli Eğitim Müdürlüğünden Dedesine verilmiş bir belgeyi merhum babası Mustafa Yılmaztürk vefat etmeden önce kendisine verdiğini söyledi.
O belgeyi bana yolladı sevgili Ali Yılmaztürk.
Belgenin üzerinde; “Eski Öğretmen ve Çanakkale Savaşlarında Yedek Topçu Teğmen Osman Yılmaztürk” ifadesi yazdığını gördüm.
Bu bilgileri yeniden vakıf olduktan sonra, Osman Efendi hakkında bilgileri gözden geçirdiğimde, edindiğim kanaatim şudur;
Çanakkale Savaşlarına “Yedek Topçu Teğmeni” olarak katılan Gazı Osman Yılmaztürk, daha sonra Ürdün’deki “Megido Muhaberesine” “Mülazım Subayı” olarak katılmış olduğu bilgisinin doğru olduğu anlaşılıyor.
Osman Efendi Çanakkale Muharebelerinden sonra; 19-21 Eylül 1918 tarihleri arasında Osmanlı Devletinin Filistin’de ki cephesi olan ve Ürdün yakınlarında bulunan “Megido Muhaberesine” katıldığını çocuklarından ve komşularından öğrenmiştim.
Bu savaşın tarihimiz açısından önemi çok büyüktür.
Zira Ürdün, Filistin ve Suriye topraklarını bu savaş sonucu kaybettik.
Savaş sonrası İngilizlere esir düşen Osman Efendi, daha sonra çok değerli olan “köstekli saatini” esir kampındaki bir “İngiliz subayına” vererek oradan kaçtığını ve uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra memlekete nasıl geldiğini anlatmıştı çocuklarına.
Bu bilgileri birkaç yerden teyit ettirerek makaleme aldığımı söylemeliyim.
Çanakkale Gazisi Osman Yılmaztürk Çanakkale Savaşlarına komşu köylüsü “Çanakkale Şehitlerimizden Mahmutoğlu Kemal Efendiyi” ile birlikte katılmıştı.
Ormancık Köyü Mahmutoğlu Mahallesinden yola çıkarak vatan savunması için gittiği savaşta, daha 22 yaşında şehit düşen Kemal Mahmutoğlunun ismi bugün doğup büyüdüğü köyünün mahallesinde yaşamaktadır.
Birkaç yıl önce Çanakkale Şehitliğini ziyarete gittiğimde “Mahmutoğlu Kemal- Rize/Çayeli” yazan mezar taşını görmüş ve hüngür hüngür ağlamıştım.
Eğer rahmetli Osman Yılmaztürk Efendiye yetişebilseydim ona sorardım ki; Senoz Vadisi Ormancık Köyü Mahmutoğlu Mahallesinden komşun olan Çanakkale’de Şehit olan “Mahmutoğlu Kemal Efendiyi” muhabereler esnasında görebildin mi?
Gördünüzse neler konuştunuz?
Şehit olmadan önce en son size ne dedi?
Ama maalesef böyle bir nasibim olmadığından bu soruları sorma imkânım olmadı.
Kimsenin sormamış olmasına da ayrıca çok üzüldüğümü ifade etmek isterim.
Çanakkale Şehitlerimizi ziyarete gittiğimizde; “Şehidimiz Mahmutoğlu Kemal’ın”, Çanakkale’yi geçilmez kılan diğer Şehitlerimizle birlikte koyun koyuna yattığını görür ve Şehitlerimize minnet duygumuzu ifade etmek için ruhlarına Fatihalar yollarız.
Osman Efendinin Filistin Cephesinden döndükten sonra Çayeli Senoz Vadisindeki köyüne geldiği ve daha sonrada evlilik yoluyla Senoz Vadisi Başköy Köyüne yerleştiği biliyoruz.
Cumhuriyet kurulduktan ve harf devrimi yapıldıktan sonra, yeni alfabeyle eğitim verecek öğretmenlerin arayışına gidilmişti.
Şevket Süreyya Aydemir’in “İkinci Adam” isimli eserini okurken kitabın 2. Cildinde şu bilgiye ulaştım.
Bu vesile ile sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Şahsen bu bilgiyi öğrenmeden önce Cumhuriyetin ilk yıllarındaki “eğitmenlerin” nasıl seçildiği hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip değildim.
Bu bilgileri öğrendikten sonra birçok eğitimci ve tarihçiye konuyu sorduğumda kimsenin de bildiğini görmedim ve çok şaşırdım!
Şevket Süreyya Aydemir’in “İkinci Adam” isimli kitabında harf inkılâbından sonra gelişen olaylar şöyle anlatılmış.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Rumeli’den arkadaşı ve bir süre Erzurum-Doğu Bölge Umum Müfettişi olarak çalışan milletvekili Tahsin Uzer’in anlattığı hatıra şöyle;
“Bir gün Atatürk’ün huzurunda, o zamanki “Maarif Vekili Saffet Arıkan”, parası olduğu halde eleman bulunmadığından şikâyet etmişti.
O zaman Atatürk; “Ordudan, terhis edilmiş açıkgöz onbaşı ve çavuşlardan bu mevzuda faydanılması mümkündür…” tavsiyesinde bulundu.
İşte “köyde eğitmenlik” sistemi Atatürk’ün bu tavsiyelerine uyularak vücut buldu.
Ve İsmail Hakkı Tonguç ilk eğitmenleri, Kayseri köylerini dolaşarak, oradaki köylerinde yaşayan eski onbaşı ve çavuşlar arasından seçti.
1944 yılına geldiğimizde askerden yetiştirilmiş eğitmenlerden köylerde 7000’den fazla insan öğretmen olarak çalışıyordu.
Merhum Osman Efendi’de Atatürk’ün bu tavsiyesine uyularak göreve çağrılmıştı.
“Rize Öğretmen Okulunda” 1928-30 yılları arasında yeni harflerle eğitim görmüş ve Cumhuriyetin “eğitim ordusuna” katılmıştır.
Bugün elimizde Rize Öğretmen okulunda birlikte eğitim gördüğü insanlarla, 1928 tarihli siyah beyaz resimler bile mevcuttur.
Osmanlı döneminde başlayan “Öğretmenlik/Hocalık” görevini Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan harf devrimi ile birlikte oluşturulan “eğitmen” kadrosunun içinde devam ettirmiş ve ülkemizin çeşitli bölgelerinde “eğitmenlik” yapmıştır.
En son görev yeri bugün ki Ardahan İline bağlı olan “Ardanuç İlçesidir.”
Osman Efendi Başköy’e geldiği köy olan Yeşiltepe Köyündeki geride bıraktığı kardeşleri ve yakın akrabalarıyla bağını hiç koparmadı.
Öyle ki; soyadı kanunu çıktığı zaman, Yeşiltepe Köyündeki “Harabet Sülalesi” ile istişare ederek birçoğuyla ortak soyadları olan “Yılmaztürk” soyadını almıştır.
Ve kanaatimce “Harabet Sülalesine” “Yılmaztürk” soyadını alalım diye teklif eden Çanakkale Gazımız olan merhum Osman Efendidir.
Merhum Osman Yılmaztürk iki erkek üç kız evladı sahibidir.
Bugün Başköy Köyünde torunları dedelerinin ismini yaşatmaya devam ediyor.
15 Temmuz hain darbe kalkışmasında, torunlarından birisi olan “Hakan Yılmaztürk” darbeciler tarafından vurularak “Gazi” olmuştu.
1965 yılında 76 yaşında Çayeli Senoz Vadisi Başköy Köyünde vefat eden Çanakkale “Gazisi Osman Yılmaztürk Efendi”; Rize’den, Çayeli’nden ve Senoz Vadisi köylerinden cenazesine gelen kalabalık bir cemaatle birlikte Başköy Köyünde defnedilmiştir.
Şehidimiz Mahmutoğlu Kemal Efendi ile katıldığı savaşlar ve eğittiği insanlarla bir ömür memleketine hizmet eden değerli büyüğümüz “Çanakkale Gazimiz” merhum “Osman Yılmaztürk Efendiye” ve “Çanakkale’yi geçilmez kılan Mehmetçiklerimize” Allah’tan rahmet dilerim.
Mekânları cennet olsun.
Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun.