*ŞADAN TUZCU’YA BÜYÜ MÜ YAPTILAR?

Büyüyle yatıp büyüyle kalktığımız günlerde ANAP milletvekili Şadan Tuzcu bir yurt dışı gezisine çıktı. Gezi dönüşü evinde soyunurken ceketinin iç cebinde mor renkli bir bez parçası buldu. -Aman bu da neyin nesidir? Yoksa bana da mı büyü yaptılar? Telaşıyla terlerken salondan karısının sesi geldi. -Şadan, ısmarladığım kumaşı aldın mı?

*UŞAĞIM MESUT

Cumhuriyet tarihinin rejim açısından en kaygılı dönemlerinden biri, 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan seçimlerle başladı. Rize seçimleri için siyasetçiler Ankara’dan Trabzon’a giderken uçak kalkmadan önce şu anons yapıldı: -Bay Temel, lütfen bavulunuzun kontrolü için ön tarafa geliniz. Hiç kimse kıpırdamadı. Hostes bu anonsu üç kez tekrarlayınca, ANAP’lı Yaşar Okuyan ayağa kalktı ve sordu:-Hangimuz? Sessizlik oldu. Kaybolan hostes az sonra koridorda göründü ve elindeki büyük bavulu havaya kaldırarak tüm yolculara gösterdi. Üzerinde şu yazıyordu: -Bay Temel.

*SEVİNCUN TOZİNİ KAÇURMAYIN

Rize’de Mesut Bey, bir seçim atmosferi yaşıyor, sokaklara taşan Rizeliler hemşehrilerine büyük sevgi gösterisinde bulunuyorlardı. Gezinin bir bayram gününe rastlaması ilgiyi arttırmıştı. Rize meydanına toplanan vatandaşlar kürsüye çıkan Mesut Yılmaz’a bağırmaya başladılar. -İçumuze cir. Bayramlaşalum. Yaklaşık beş bin kişi vardı ve herkes Mesut Bey’in kalabalığın içine girmesini istiyordu. Otobüsten bir anons yapıldı.  -Uşaklar herkes sol tarafa kuyruğa girsun. Kalabalık büyük bir dalgalanmayla sol tarafa yatmaya başladı. Alan taşma tehlikesi gösterince ikinci bir anons yapıldı. -Uşaklar, birazunuz da sağ tarafa doğri yayilsun. Gerekli kuyruk düzenlemelerinden sonra Mesut bey otobüsten aşağı indi. Kuyruktaki vatandaşlar Yılmaz’ın elini sıkmaya, yanağını öpmeye başladılar. Ancak bazılarının bağlılıklarını el ense ve künde düzeyine çıkarmaları üzerine kürsüden bu kez bir uyarı anonsu patladı:

-Uşaklar! Sevincun tozini kaçirmayalum.

*KIRK YILDA Bİ GELİYİSUNUZ

Celal Memişoğlu esprili ve renkli kişiliğiyle Rize’nin unutulmaz isimleri arasındaki yerini almıştır. Çok partili dönemin başladığı sıralarda Rize’ye gelen mebuslardan birini karşılamakta biraz heyecanlı ve iltifatta mübalağalı davranır. Mebus: - Ne bu iltifat? diye sorar. Celal hemen cevabı yapıştırır: - Nasıl iltifat etmeyelim... Kırk yılda bir geliyorsunuz.
*TUTTUNUZ ŞEYİNİZİ TUTAR GİBİ

Ekrem Orhon Rize milletvekilliğine aday olur, seçimi kazanamaz. İkizdere yoluna baş koymuştur. İkizdere’ye gider. Tüm halk: -Biz seni tuttuk Reis baba der.

  Ekrem Orhon: -Evet tuttunuz. Çiş yaparken şeyinizi tuttuğunuz gibi...

*BİZ UŞAK DEĞİLİZ

Demokrat Parti döneminde muhalefeti temsil eden ve iki kez başbakanlık yapan Hasan Saka’nın Trabzon’dan gelen “Çekil” telgrafına cevabı:

“Trabzon’dan gelen “Çekil” telgrafı üzerine çekildim, 80 okka geldim.”

Hasan Saka, meclis kürsüsünde konuşurken, “Ha bakun uşaklar, ne diyeceğum” deyince DP sıralarından “Biz uşak değiliz” diye sataşırlar. Saka, gayet sakin cevap verir: “Tamam tamam lafumi geri aldum. Bizum oralarada yalnuz erkeklere uşak denur.”

*İDARE EDUN

DP döneminin renkli kişiliklerinden biri olan Hasan Tez, bir gün kürsüde konuşurken DP milletvekilleri laf atarlar, ilkokul mezunu olduğunu yüzüne vururlar. Tez, Karadenizlilere has hazır cevaplılığı ile: “Beyefendiler, şu mecliste tahsilsiz olan iki kişiyiz. Biri Genel Başkan, biri de ben, bizi de idare edin” der.

*LAZLAR ULUDUR

Rize’de ekonominin temel direği olan ÇAYKUR’da istihdam oranlarına bakılınca; Lazca konuşulan ilçelerin insanları ilk sırayı, Trabzonlular ikinci sırayı,

Rize merkez ve merkeze yakın ilçeler üçüncü sırayı alıyor denir. Trabzonlu bir ÇAYKUR çalışanı içkili bir yemekte espri yapmak ve azıcık da Rizeliler’e dokundurmak için geçti mikrofonun başına ve seslendi: -Lutfen beni dinleyiniz!

Tüm bakışları üzerine çektikten sonra ezan vaziyeti aldı. Öyle ki sağ elinin başparmağını kulak memesine dokundurur dokundurmaz başladı:

-Lazlar uludur! Lazlar uludur! Lazlar uludur! Rizeliler lazların kuludur! Rizeliler lazların kuludur! Hayde lazlara!  Hayde LAZKUR’a! Hayde ÇAYKUR’a! Lazlar uludur! Lazlar uludur!

*Fıkralar Fatih Sultan Kar’ın Rize’de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar kitabından alınmıştır.

Kaynak: Fatih Sultan KAR