Burası Rize. Bir isim gelir belediye başkanlığa, şehri ile bütünleşir. İnsanlara siyasi pencereden bakmaz. Seçildikten sonra siyaset gömleğini bırakır, hizmet gömleğini giyer. Çünkü görevinin siyaset üstü olduğunu bilir. Örneğin; yenilenmesine hayal gözüyle bakılan belediye blokları, esnaflar mağdur edilmeden yenilenir. Denizle şehri olmasına karşın deniz feneri olmayan Rize şehrine; içerisinde ise geçmişten günümüze denizcilikte kullanılan materyaller sergilenen deniz feneri yapar. Bu hareketiyle her kesimden insanın takdirini ve sevgisini kazanır. Çünkü o bu toprakların insanıdır. Şehirde yaşayanlara merhabası, muhabbeti yeni değildir. Hizmeti halka rağmen değil, halkla birlikte sağlayan Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin ile eski günleri konuştuk.
DEDEM VE BABAM TİCARİ VE SOSYAL HAYATIN HEP İÇİNDE OLDULAR
Başkanım, dilerseniz çocukluğunuzdan bugüne değin kısa bir hayat hikâyenizle söze başlayalım.
Dedem ve ağabeyleri 1925-30’lu yıllarda bugünkü Sarıyer- İstinye- Yeniköy mevkiindekine gitmişler işler yapmışlar. Bizim oradaki soyadımız Akıncıoğlu’dur. Günümüzde bu bölgede yaşayan Akıncı ve Akıncıoğlu aileleri bizim öz amca çocuklarımızdır. 1945 yılına kadar burada kalmışlar. Daha sonra dedem İstanbul’dan memleketine dönüp, 1945-50’lı yıllarda Kale Mahallesi’ndeki araziyi satın alıyor. Rize’ye gelince soyadımızı Metin olarak değiştiriyor. Kendisi Pazarbaşı’nda Yeni Dünya isimli otelin işletmeciliğini yaptı. Babam uzun yıllar Rize'de Adalet Partisi’nde siyaset, Rizespor’da yöneticilik yaptı, Şoförler Cemiyeti’nin yönetiminde yer aldı. 1975 yılında Rizeli iş adamlarıyla beraber Rize Taşımacılık Anonim Şirketi’ni kurdu. Kuru çay nakliyesi ve iş hafriyat üzerinde devlet taahhütleri yaptı.
KALE MAHALLESİ’NDE DOĞDUM BÜYÜDÜM
Kale Mahallesi sizin için ne ifade ediyor?
Kale mahallesi benim için özel bir yere sahiptir. Ben de Kale Mahallesi’nde doğdum büyüdüm. 1970 yılında babamın Kale Mahallesi’nde baba ocağında ev yaptı. Babamın bir yazıhanemiz vardı. Ben orada tezgâh kurar, simit satardım. Kale yakınımızda olduğu için hafta sonları çıkıp orada garsonluk yapardım. Kale mahallesi imara kapalı olduğundan benim mahallede çocukluğumun geçtiği dönemdeki her şey yerdi yerinde duruyor. Kale Mahallesi hala eski güzelliğini otantikliğini koruyor, Kale Mahallesi en bakır kalan mahallelerden biridir. Sadece bazı komşularımız, büyüklerimiz rahmetli oldular. Çocukluk yıllarımız Rize Kalesi’nde ve çevresinde, mahalle arasında, Zihni Derin Ortaokulu bahçesinde, Hayrat’ta, kalenin üzerinde futbol oynayarak geçti. Rize Lisesi yıllarımda bir dönem Kale Gülbahar’da futbol oynadım.
HİÇ BİR ZAMAN RİZE’YE UZAK OLMADIM
Rize’den hiç ayrılmadınız öyle mi?
Üniversite yılları bizim için çok renkli geçti. Ama hiçbir zaman Rize’den uzak olmadık. Üç ablam iki kız kardeşim var. Ailenin tek erkek çocuğuyum. Benden büyük bir ağabeyim vardı. 1989 yılında genç yaşında rahmetli oldu. Babam, 1998 yılında amansız bir hastalık sonrası aramızdan ayrıldı. 25 Kasım 2020 tarihinde de annem vefat etti. Rize’nin üç güzide okulu olan Kurtuluş İlkokulu, Zihni Derin Ortaokulu ve Rize Lisesi’nde eğitim gördüm. Üniversiteyi Erzurum’da okudum ve sosyoloji bölümünü bitirdim. Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde Siyaset Felsefesi bölümünde Yüksek Lisansımı tamamladım. 1993 yılında Anadolu Lisesi, 1995 yılında Fener Lisesi’nde öğretmenlik yaptım. Eskişehir’e tayinim çıktığında gitmedim. 2000 yılında Anadolu Dershanesi’ne ortak olarak girdim. Genel müdür olarak devam ettim. 2000 -2019 yılları arasında her sene ortalama 40 öğretmen istihdam ettik. Ben 2004’ten sonra derslere giren bir eğitimci değil aslında işi yürüten ve yöneticiliğini yapan bir eğitimci olarak devam ettim. Askerliğimi Ankara Mamak’ta ve İstanbul’da kısa dönem olarak yaptım. 80 üniversite mezunu Rizeli arkadaş ile RÜDER (Rize Üniversite Mezunları Derneği) adında bir dernek kurdum. Belli bir süre başkanlığını yaptım. Deneyim kazanma açısında faydalarını gördük. İl Genel Meclisi üyeliği ve başkanlığı görevlerinde bulundum. Rizespor yönetim kurullarında görev yaptım. 24 yaşında evlendim. Bir kız üç erkek olmak üzere Beyza, Furkan, Şuayip ve Ahmet Yağız isimlerinde dört çocuğum vardır.
ANNE VE BABADAN ÇOK DEĞERLİ YAŞAM FELSEFELERİ KAPTIK
Gençlik yıllarından bir hatıranızı bizimle paylaşırmısınız?
Babam ve annem bize hep güzel örnek oldular. Onlara saygı bizim birinci önceliğimizdi. Biz öyle büyüdük. Onlardan çok değerli yaşam felsefeleri kaptık. 17 yaşlarımda babamızdan gizli lisans çıkarmış, Kale Gülbaharspor’da amatör futbol oynuyordum. Bir gün dershanede olmam gereken saatte ben ailemden habersiz Ekrem Orhan Stadı’nda Selimiyespor ile maçtaydım. Forvette kafaya çıktım ama kaleciden çift yumruk ile burnumu kırdım. Bu durumu aileme nasıl anlatacaktım. Belki saklayabilirim, belki görmezler diye akşam saatinde eve gittim. Sabah kalktığımızda durumu anladılar.
RİZE’Yİ TEMAŞA ETTİĞİNE DEFALARCA ŞAHİT OLDUM
Hep şehir merkezinde yaşadığınız için Rize Belediyesi Eski Başkanlarını, Baba Reis Ekrem Orhon’u görme şansınız hizmetlerine tanık olma durumunuz olurmuydu?
Rize merkezde yaşadığım için Rize Belediyesi eski başkanlarının birçoğunu tanıma şansım oldu. En eski tanıdığımız ise mahalleden komşumuz Ömer Bayar’dı. Rize Kale yolu o zaman toprak bir yoldu bilyali araba yapar kayardık ya da futbol oynardık. Bazen toprak ve yoldaki o gevşek yapı yağmurlu havalarda arabaların çıkışını engellediği için yola çok büyük taşlar dökerlerdi. Biz bu durumdan hiç hoşnut olmazdık. Çünkü o taşlar yüzünden ne bilyali ile kayabiliyor ne de top oynayabiliyorduk. Bekliyorduk yağmurlar yağsın arabalar üzerinden geçsin orası dümdüz olsun ki oynayabilelim. Ömer Bayar kaleye ilk belediye otobüsü hizmeti vermişti. Belki de saatte bir iki saatte bir araç geçişi bizi mutlu ediyordu. Daha sonra Ekrem Orhon’u tanıdım. Babamın yazıhanesinin yan tarafında yer alan bugünkü 50. Yıl Bakkalı’nın oraya gelip oturmasıyla, kasketiyle, papyon takışıyla bizim için far edilir bir büyüğümüzdü. Evimiz denizi sahili görürdü. Küçük yaşlarda taş taşıyan denizi dolduran büyük kamyonları gördürürdük. Sonradan öğrendik ki Ekrem Bey bunları özel olarak getirmiş ve tamir ettirmişti. 1967 yılından başlayarak, 1975 yılına kadar denizi doldurmuş. Bir de biz kalenin etrafında olduğumuz için Kale’nin üzerine gelip oturuşuna Kale’ye çıkıp, şu andaki bayrağın dibinde çayını içerek Rize’yi temaşa ettiğine vefat edinceye kadar tanık olurduk. Rize’den çıkıp Amerika’da yüksek mühendislik tahsili yaptı. O zaman ki şartlarda bu çok önemli bir başarıydı. İsmi hep Rize İspir Erzurum Yolu ile anılmaktadır. Rize’ye bir Rize daha katan sahilin doldurulması o tarihlerde hayal bile edilemeyecek kadar önemliydi. İleriyi gören bir ufku ve vizyonu vardı. Her yıl kendisi için anma programı yapıyoruz. Kendisini gelecek kuşaklara aktarma gayesiyle belediye olarak “Ekrem Orhon’a Armağan” isimli kitabı yayınladık. Rize iline hizmeti dokunan her insan bizim için değerlidir. Rahmetli olan Bülent Koç ve Memiş Ali Usta’yı daha ilerlemiş yaşlarımızda liseli, üniversiteli yaşlarımızda tanıma fırsatlarımız oldu. Rahmetli Azmi Kandemir’in Ekrem Orhon’u anlatan kitabını lise yıllarında okudum. Normalde lise çağında bir gencin okumayacağı bir kitaptı. Ben sanki ilerde böyle bir göreve geleceğimiz içimizden geçercesine onu okumuştum. Ama başkanlığa aday olduğum gün kadar “Rize Belediye Başkanı olacağım” diye bir düşüncem olmamıştı.
KENDİMİ RİZE’YE AİT HİSSEDİYORUM.
Rize sizin için ne ifade ediyor? Rizeliyle iç içe oldunuz. Dolayısıyla çoğu Rizeli sizi başkan olmadan da tanırdı. Başkan olunca bu durum çalışma temponuzu nasıl etkiledi?
Hayatımın her dönemini içinde geçirdiğim memleketim Rize’ye büyük bir aşkla, tutkuyla bağlıyım. Rize dışında nere gitsem uzun soluklu kalamıyorum. Hemen Rize’yi özlüyor, koşa koşa geri dönüyorum. Bu şehrin insanı, tarihi, kültürü, iklimi, bitki örtüsü her şeyi çok özel, her şeyi beni cezbediyor, beni kendine çekiyor. Dolayısıyla kendimi çok şanslı hissediyorum. Hem bu şehirde yaşıyorum. Hem bu şehrin belediye başkanlığını yapıyorum. Bir insan daha ne ister ki. Doğduğum günden itibaren burada yaşıyorum ve kendimi buraya ait hissediyorum. Rizeli olmak, Rize’nin içerisinde yaşıyor olmak, elli yılınızı bu şehirde geçirmiş olmanın avantajları çok fazlasıyla var. Belediye Bloklarında ve diğer yaptığımız hizmetlerde Rizelilere dokunarak, konuşarak ve anlaşarak yapmaya çalışıyoruz. Bu bizim için bir avantajdır. Beni telefon numaram hiç değişmedi. Orada herkes beni en yukarı işten en aşağıdaki işten dolayı arayabilmektedir. Biz Rizelilerle markajdayız. Bundan da mutluluk duyuyoruz. Bu durum tempomuzu artırıyor. Rize’de yapacağımız hizmetleri tanıdıklarımız sayesinde daha hızlı ve etkin olarak yapabiliyoruz.
RİZE’YE DAİR HER ZAMAN SÖYLENECEK BİR SÖZÜMÜZ, PROJEMİZ OLMUŞTUR
Düşündüklerinizin, hedeflerinizin kadarını hayata geçirdiniz?
Ben aslında 2019’da seçime hazırlanırken şunları, bunları yapacağımı beyan ettiğim bir broşür hazırlamadım. Belki de Türkiye’de hazırlamayan da bir tek biziz. Nedenini sorarsanız biz kafamızda gönlümüzde Rize’de yaşayanlar olarak nelerin yapılması gerektiğini zaten yıllardır konuşuyorduk. Seçilmemiz sadece konuşulanları yapmak için bize imkân sağlamış oldu. Ama kafamda zihnimde benim yazdığım bir sürü projeler vardı. Sözlü olarak anlattıklarımın hemen hemen yüzde doksanını tamamlamış olarak dönemimizi bitirmiş olacağız. Bir kısmı tabii ki gelecek senelere sarkacak hizmetlerdir. Ama Rize ile ilgili daha birçok projemiz var. Rize’de bugün herhangi bir mahallede, caddede, sokakta kimle konuşursanız size hemen onlarca proje sunabilir. Bizimde projeleri hizmetler üzerinde çalıştığımız ekiplerimiz var.
Not: Bu söyleşi Rize Vakfı Başkanı Sayın Orhan Keçeli Bey’in isteğiyle Vakıf Rize Dergisi için özel yapılmış, derginin yeni yayımlanan 57. Sayısında (Kış 2023) yayınlanmıştır.
Fatih Sultan KAR / İST.