Başkent Ankara birkaç gündür aşırı soğuk havaya rağmen düzenlenen Rize Günleri etkinliği sayesinde ülkemizin bu müstesna yöresinin sıcaklığını yakinen yaşama fırsatına kavuştu ve bir kez daha benzersiz Rize Kültürünü yakından tanıma olanağına kavuştu. Bu organizasyonun belki de en dikkat çekici ayrıntısını ise Rize Ticaret Borsası tarafından başlatılan "Turkish Tea" Markalaşma Projesi kapsamında düzenlenen iki günlük 1. Türk Çayı Forumu oluşturdu. Rize denince ilk akla gelenin çay olduğu ve bir milyonu geçkin Türk İnsanının ekmeğinin alternatifsiz bu ürüne bağlı bulunduğu ortamda geliştirilecek her projenin Türk Tarımı açısından ne denli önemli olduğu ve iki milyar ABD-$ tüketici hacmi ile dünyanın en büyüğü olan Türk Çay Piyasasını etkileyebileceği çok açıktır. Ancak bu projenin dümeninde bulunan Rize Ticaret Borsasının son geliştirdiği Çay Kanunu ile ÇAYKUR'a kast ederek çay müstahsillerinin yegane teminatı olan bu Milli Kuruluşu sessizce ortadan kaldırma girişiminin henüz başta Rizelilerin ki olmak üzere konu ile ilgili tüm zihinlerde taze bulunduğu da unutulmamalıdır. Bu nedenle sürece hiç dahil edilmeyen, etkinliklerde temsilcileri davet edilmeyen çay müstahsilleri ve başta Ziraat Odaları olmak üzere onların sivil toplum kuruluşları haklı olarak bu sürece kuşku ile yaklaşmaktadırlar.
Şu an için "Turkish Tea" Markalaşma girişimi ile ne amaçlandığı ve altında ne olduğu, bu markayı kullanma hakkının kimin tarafından kimlere verileceği net bir şekilde açıklanmış bulunmamaktadır. Bahis konusu olan ucuz çay üreticisi yabancı kuruluşların iştahını kabartan iki milyar ABD-$ hacme sahip Türk Çay Piyasasıdır. Eğer çıkarılacak bir Milli Ürün Kanunu ile diğerlerinin yanı sıra Doğu Karadeniz gibi önemli bir coğrafi bölgenin alternatifsiz bu ürünü koruma altına alınacaksa, akabinde bu marka ile katkısız doğal Türk Çayının bu özelliği ve harmansız olduğu tüketicilere sunularak tescillenecekse bu girişimin desteklenmesi gerekmektedir. Çıkarılacak Milli Kanun kapsamında oluşturulacak sık sık denetim uygulayan bir yapı bağlamında kuru çay üreticilerine ürünlerinin katkısız, harmansız doğal Türk Çayı olduğunu tevsik eden bu markanın kullanım hakkı asıl özel markanın yanı sıra verilebilecektir. ÇAYKUR ise bu uygulama içerisinde gözetmen ve denetleyen olarak mutlaka yer almalıdır.
Bu uygulama sayesinde yerli çayların çıkarılacak genetik markerleri ile de yabancı ve kaçak çaylar ile gizli harmanlamaya engel olunacak ve Türk veya Yabancı Çay Tüketicisi "Turkish Tea" Markası ile katıksız,katkısız doğal Türk Çayını tereddütsüz satın alma imkanına kavuşacaktır. Unutulmamalıdır ki harmanlanmış çayları ile damak tadımız değiştirmeyi ve daha sonra Rize Çayının ortadan kaldırılması ile ucuz katkılı ithal çaylarla pazarı istila ederek tatlı kar elde etmeyi amaçlayan yerli ve yabancı şirketler bulunmaktadır. Marketlerde ki bazı çaylar ithal çay ile harmanlıdır, doğrudan üzerinde yazmayanlarının açıklamalarında ise sanki ithal çay katkısı ile Rize Çayın tadının ve kalitesinin artırıldığı sahte imajı ile “damak zevkiniz için Sri Lanka, Assam (Hint) ve Kenya Çayları ile harmanlanmıştır” ifadesi yer almaktadır. Bununla amaçlananın ne olduğu açık edilmektedir.
Milli Ürün Kanunu ile teminat altına alınacak "Turkish Tea" Marka uygulaması ile ayrıca yeni oluşturulacak yapı, ÇAYKUR veya Tarım Bakanlığı tarafından ivedilikle tedbir alınabilecek, Rize'de harman olduğu düşünülen kaçak çayın engellenmesi açısından önemli adımlar atılabilecektir. Diğer yandan paketlerin üzerlerinde sadece küçücük harflerle yazılan Sri Lanka, Hint ve Kenya Çayı ile harmanlanma açıklamaları bulunan çaylar konusunda katkısız, harmansız doğal Rize Çayı içmek isteyen Türk Tüketicisinin korunması sağlanacaktır.
Ancak yaş çay müstahsillerini de kucaklayacak şekilde bütün bu markalaşma altında ki asıl konuların istişare edilmesi gereken Ankara Rize Dernekleri Federasyonu 1. Türk Çayı Forumunda bu yapılmamıştır. Hiç bir Yaş Çay Üreticisi Derneği davet edilmemiş, Ziraat Odalarından bir konuşmacının veya farklı fikirlere sahip uzmanların panelde yer alması sağlanmamıştır. Bunun yerine programda özellikle "Türk Çayında Sürdürülebilirlik" başlıklı sunumu yapacak konuşmacı ve kimliği dikkat çekmekte ve manidar bulunmaktadır. Zira programda bu önemli konuda konuşma yapacak kişi, Rize Çayını Kenya, Seylan ve Endonezya Çayları gibi ucuz ve katkılı çaylarla harmanlayarak bir de bu uygulamanın Türk damak tadına uygunluk yaratma olduğunu ambalajlarının üzerine basarak piyasaya süren ve böylece Türk İnsanının damak tadını değiştirmeyi amaçladığını açıkça beyan ettiği düşünülen yabancı sermayeli kuruluşun idarecisinden başka biri değildir.
Eğer bu zihniyetle devam edilirse, 1. Türk Çayı Foruma davet edilerek kendisine "Çay Ticaretinde Sürdürülebilirlik" başlıklı konuşma verilen ve "Turkish Tea" Markası emanet edilenler yabancı sermayeli ve dünyada bir çok yerde Rize Çayının 1/3'ü veya daha düşük maliyette çay üreten kuruluşlar olduğu sürece olay tehlikeye girmiş demektir. Zira Türk İnsanının dünyada her yerde tanınan, bilinen ve bu isimle sipariş edilen eski bir örnek markası bulunmaktadır. Bu Türkiye'de ve Türk Coğrafyasında artık üretimi bulunmayan "Türk Kahvesi" dir. Yarın eğer bu aykırı yaklaşım ile yola devam edilirse "Turkish Tea" Markasının da sadece pişirme, yani demleme usulünden ibaret kalacak bir garipliğe dönüşmemesi için hiç bir sebep bulunmamaktadır. İleride Uluslararası Çay Ticaretini belirleyen ve gümrük koruması ile ÇAYKUR'un bertaraf edileceği ilk fırsatta Türk Piyasasını ucuz ithal çaylar ile işgal edeceklerinden kuşku olmadığı düşünülen yabancı kuruluşlar ve onların yerli ortak ile temsilcileri Türk Milletine ve Dünya'ya "Turkish Tea" Markası altında Sri Lanka, Kenya, Endonezya, Vietnam ve Hindistan ucuz, katkılı çaylarını Türk Usulü demleyerek seve seve içireceklerdir. Bu şekilde kazançsız, ekmeksiz ve alternatifsiz kalan başta Rizeliler olmak üzere bir milyonu geçkin Doğu Karadeniz insanı içinse yeni göç yolları gözükecektir.