Genel

Prag Gezilecek Yerler +26 Yer (GÜNCEL)

Abone Ol

Vltava nehrinin ikiye ayırdığı Prag şehrinde (Mala strana ve Old town) birer tam gün ayırarak gezmeniz mümkün fakat bu mükemmel şehri tam anlamıyla yaşamak istiyorsanız 3-4 gün vakit geçirmenizi öneririm. Çek Cumhuriyeti‘nin Başkent Prag’da gezilecek yerler çok fazla bu yüzden Prag’ da gezme işini hallederken çoğu yerin 4-5 gibi kapandığını bilip hareket etmenizde fayda görüyorum. O yüzden ilk uyarım : Prag gezilecek yerler için gezi planı ve rotası yaparken bunu mutlaka dikkate alın. Zaten ben ne biliyorsam aşağıda tek tek anlatıp, haritalar üzerindeki rotalarımla Prag gezimi anlatmaya çalıştım.

Prag Gezilecek Yerler

Prag’da gezilecek yerler hakkında göstereceğim iki farklı rota ile, toplu taşıma kullanmadan “Prag nasıl gezilir” sorunuzu cevaplayacağım ve çoğu gezilecek yeri keşfetmeniz için en uygun yol olan “Yürüyerek şehri keşfetme” aktivitemiz en çok kullanacağımız yol olacak.

Ben, 2,5 günlük Prag gezimde toplamda 50 km. yürüdüm ve belki yarısında sırt çantam yanımdaydı ve bundan çok keyif aldım.

O zaman tabana kuvvet diyor ve Prag gezilecek yerler haritası üzerinden giderek, Prag görülmesi gereken yerler listesini ve ziyaret ettiğim yerlerin detaylı anlatımları ile sizi baş başa bırakıyorum;

1.Gün Prag Gezilecek Yerler Rotası

  • 1. National Technical Museum
  • 2. Letenske Sady ve Metronom
  • 3. Prag Castle
  • 4. St. Vitus Cathedral
  • 5. Old Royal Palace
  • 6. The Golden Lane
  • 7. Franz Kafka Museum
  • 8. The Lesser Town Bridge Tower
  • 9. St. Nicholas Church
  • 10. John Lennon Wall
  • 11. The Memorial to the Victims of Communism
  • 12. Dancing House

2.Gün Prag Gezilecek Yerler Rotası

  • 13. Most Legii ve Prag National Theatre
  • 14. Prag National Museum ve Opera Building
  • 15. Wenceslas Square
  • 16. Powder Tower ve Municipal House
  • 17. Basilica of St. James
  • 18. Franz Kafka Monument
  • 19. Spanish Synagogue
  • 20. Old Jewish Cemetary
  • 21. The Ceremonial Hall
  • 22. Old Town Square
  • 23. Madame Tussauds
  • 24. Sex Machines Museum
  • 25. Astronomical Clock
  • 26. Charles Bridge

Prag’da gezilecek yerler rotalarımdan ilki olan ulusal teknik müzesine mükemmel Letne park’ın içinden geçip ulaşıyorum. Prag’daki gezilecek noktalarımın planını yaparken biraz şehrin dışında kalan bu müzeye gitmek için tereddüt içindeyim.

Sabahın ilk saatlerinde dışarıdan hiç kimse yokmuş gibi gözüken binanın içerisine girdiğimde gerçekten çok büyük bir müze olduğunun farkına varıyorum.

Müze giriş katı dahil, 3 kat üst 3 kat aşağı olmak üzere 7 kattan oluşuyor. Hani ne ararsanız var derler ya. Burası öyle bir müze işte.

İçerideki her bir katta ulaşım çağının (motorsiklet, araba, uçak, gemi ), mimarlığın, astronominin, fotoğraf sanatının, matbaanın, metalurji ve madenciliğin tarihi gelişimi sergileniyor.

Ulusal teknik müzesinde ilgimi çeken nokta 20. yy başlarında üretilmiş olan ulaşım çağını başlatan klasik arabalar, motorbisikletler ve savaş uçakları oluyor.

Adeta her biri,  o tarihin gelişimin sürecini gözler önüne seriyor. Eğer yukarıda bahsi geçen alanlardan birkaç tanesine ilginiz var ise kesinlikle bu müzeyi ziyaret etmelisiniz.

Ulusal teknik müzesini gezmek aşağı yukarı 1 saatimi alıyor. Giriş ücreti : 190 çek korunası ama inanın bana, verdiğim ücrete her bir korunası değiyor.

2. Letenske Sady ve Metronom anıtı

Ulusal teknik müzesini ziyaret ettikten sonra rotamı Prag kalesi ve civarındaki rotalara çeviriyorum. Bu yüzden tekrar Letne parktan geçmem gerekiyor.

Bir kez daha bu parktan geçerken sincaplarla fotoğraf çekiliyor ve tek başına çıkmış olduğum seyahatimin ilk zamanlarının keyfini çıkarıyorum.

Letensky sady bölgesinden geçerken kuşbakışı baktığım harika Prag manzarasına hayran oluyorum.

Sanırım Prag’da ne yapılır sorusunun cevabını daha ilk günden anlıyorum : Parklarda gezilir, doğanın içerisinde kaybolup, 1.000 şehir o tepe senin, bu tepe benim izlenir.

Letne parkının içinden geçerken karşınıza Metronom anıtı çıkıyor. Yaklaşık 25 metre uzunluğunda olan bu anıtı şehrin çoğu yerinden ve Vltava nehrinde uzanan köprülerden rahatlıkla görülüyor.

Metronom Prag şehrini gören mükemmel bir manzaraya sahip. Bu yüzden şehir insanı tarafından ve turistlerce çok fazla ziyaret edilen bir bölge. Bende birkaç fotoğraf alabilmek için epey beklemek zorunda kalıyorum.

Anıtın tarihine bakacak olursak; Metronom anıtı, Letne parkında Sovyet işgalinden kalma Stalin anıtının yıkılmasını takip eden 90’lı yılların başında, Vratislav Novak tarafından inşa edilmiş.

Sovyet komunizmi zamanındaki mücadeleleri anmak amacıyla yapılan yapı, günümüzdeki halini almış.

Benim tavsiyem buraya gün batımında içkinizi alıp gelmeniz ve baş döndürücü manzarasıyla güzel bir vakit geçirmeniz olacak. Notunuzu almayı unutmayın derim.

3. Prag Castle (Prag Kalesi)

Letne parkı ve metronom anıtında vakit geçirdikten sonra rotamı 15-20 dakika yürüyüş mesafesindeki ihtişamlı Prag kalesine çeviriyorum.

Burası Prag’da görülmesi gereken yerlerin başında geldiği için en merak ettiğim yerlerden biriydi. Prag kalesinin içi birçok katedrale ve müzeye ev sahipliği yapıyor.

Bu kale Çek topraklarının en eski tarihi yeri olduğundan dolayı, ki bence Prag turistik yerler listesinin başında geliyor ve bu yüzden çok fazla turist olabiliyor, benim gibi Paskalya zamanı gibi önemli günlerde giderseniz çok fazla turist olduğundan, müzelere girmek için uzun kuyruklarla karşı karşıya kalabilmeniz oldukça muhtemel. Ama, kalenin güzelliği için değiyor doğrusu.

Bu kalede 10’a yakın gezilecek farklı yeri olan müze ve katedraller var ve ilk iş bilet almak oluyor. Çok farklı olan bilet sisteminde Circuit A diye geçen ve toplamda 6 yeri gezeceğim bilete 350 çek korunası veriyorum.

Paskalya zamanı gitmenin verdiği şans ile kale içindeki stantlarda bir sürü yerel yemeği ve tatlıyı çok ucuz fiyatlarda tatma fırsatına da sahip oluyorum.

4. St. Vitus Cathedral (Aziz Vitus Katedrali)

Prag kalesinde ilk olarak Aziz Vitus katredraline girmeye karar veriyorum. Dışarıdan muazzam görünen yapının içi de dışı kadar büyüleyici.

Zaten burası Prag’ın en büyük dini tapınağı olmasının yanı sıra, geçmişte kral ve kraliçelerin taç giyme törenlerine de ev sahipliği yapmış bir yer.

Katedralin ihtişamlı görüntüsü gün ağırdıktan sonra da Vltava nehrinden görülesi bir manzaraya sahip. Kaleyi bol bol fotoğraflayacağınızdan emin olabilirsiniz.

5. Old Royal Palace (Eski Kraliyet Sarayı)

Yine Prag kalesi içinde bulunan ve yapımı 9. Yy’lara kadar dayanan bu saray, tarih boyunca kralların ikamet ettiği yer olarak biliniyor.

Tarih boyunca çok farklı krallıkların elinde bulunan kalenin tarihi çok fazla zenginlik barındırıyor ve günümüze kadar da çok iyi korunmuş.

Orta Avrupa’da kraliyet sarayı yaşamını merak ediyor iseniz bu sarayı da planlarınıza kesinlikle katın derim.

Ayrıca, aldığınız bilet ile sarayın hemen yanında bulunan Prag kalesinin günümüze kadar olan hikayesi ile ilgili sergiyi gezmeniz mümkün.

6. The Golden Lane

Aziz Vitus katedrali’nin yanında çok küçük kalan Aziz George Basilikasına uğradıktan sonra Paskalya dolayısıyla kurulmuş olan stantlarda güzel bir yemek yiyorum.

Beni benden alan Trdelnik tatlısını yedikten sonra Prag kalesinde son durağım olan Golden Lane’e yol alıyorum.

Burası dar sokakları, renkli küçük evleri ile küçücük bir köy kasabasını andırıyor. Prag kalesinin küçük ölçekli mimarisini yansıtan bu yer, tarihte Prag kalesini savunanların iskan yeri olarak geçiyormuş.

Ayrıca, bu evlerin birinde (22 nolu ev) 20. yy başlarında kısa bir süreliğine de olsa ünlü yazar Franz Kafka yaşamış.

7. Franz Kafka Museum (Franz Kafka müzesi)

Prag kalesinde birkaç saat geçiriyor, rotamı Franz Kafka müzesinin olduğu bölgeye çeviriyorum.

Şehrin çoğu yerinde satılan sıcak şaraplarından alıp, tarihi ara sokaklarında kaybolduktan sonra Pragda gezilecek yerlerin başına gelen Franz Kafka müzesinin olduğu bölgeye ulaşıyorum.

Prag müzelerinden biri olan Franz Kafka Müzesi şehrin en merkezi yerinde Vltava nehrinin kenarında ve Charles köprüsüne yakın bir mesafede bulunuyor.

Malum burası Franz Kafka’nın şehri. Özellikle edebiyata ilgi duyuyorsanız bu müze tam sizlik.

Prag şehrinin yazar üzerinde etkisini, hayatının nasıl şekillendirdiğini, tasvirlerinde ve yazılarında nasıl ortaya koyduğunu bu müzede aydınlatıcı bir şekilde anlatmışlar.

Müzenin giriş ücreti 200 Çek korunası. Özellikle, müzedeki geniş bahçesinde vakit geçirmeyi unutmayın derim.

8. The Lesser Town Bridge Tower

Franz Kafka müzesinin yanındaki nehrin kenarında bulunan, şehrin simgesi olan kuğuları seyre dalıyorum. Buradan özellikle ünlü Charles köprüsü ile bütünleşen kuğuları resmetmek harika doğrusu.

Sonrasında ise, tarihte depo ve yangın kulesi olarak kulanılan bu güzel kuleye 90 Çek korunası ödeyerek çıkıp, harika Prag manzarasının keyfini sürüyorum.

9. St. Nicholas Church (Aziz Nicholas Kilisesi)

Şehrin ilk kulesine çıktıktan sonraki rotam Pragda gezilecek yerler listemin olmazsa olmazlarından birisi olan Aziz Nicholas kilisesi oluyor. Baştan söyleyeyim; Bu kilisenin içerisi, gerçektende ziyaret ettiğim diğer kiliselere benzemiyor.

Nedenini biraz araştırdıktan sonra, 15. Yy’da inşa edilmiş ve barok kültürünün önde gelen mimari yapılarından biri olduğu bilgisini aldım.

Kilise ayrıca klasik müzik konserleri için de kullanılıyormuş ve zamanında Mozart, Prag’ı ziyaret ettiğinde klasik müzik dinletisini burada yapmış.

Aziz Nicholas kilisesi bunlarla da sınırlı değil. Yaklaşık 10 dakika süren uzun bir tırmanıştan sonra (Sırt çantası ile eziyet haline gelebilir) Prag kalesinden tutun da, Charles köprüsüne kadar şehrin panaromik manzarası ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu kulenin keyfini çıkarmanın bedeli 90 çek korunası.

10. John Lennon Wall (John Lennon duvarı)

Mala Strana bölgesinde bulunan bu duvara şans eseri rastlıyorum. Duvar, değişik John Lennon tasvirlerinden ve Beatles grubunun şarkılarının bölümlerinden yapılan grafitilerden oluşmakla birlikte, gençlerin uğrak yerlerinden birisi.

Gelelim, Prag’ı hiç ziyaret etmemiş olan John Lennon’ın duvarının neden yapıldığına !

80’li yılllarda komunist rejiminin hüküm sürmesi sonucu batı pop müziği Orta ve Doğu Avrupa’da yasaklanıyor.

John Lennon’ın özgürlük şarkılarını dinleyen Orta ve Doğu Avrupa’nın gençleri, zaman geçtikçe John Lennon’ı bir kahraman olarak görmeye başlıyorlar.

1980 yılında John Lennon’ın öldürülmesinden sonra Orta Avrupa gençleri tarafından sembol haline gelen John Lennon’ın resimleri ve tasvirleri yapılmaya başlıyor ve günümüze kadar değişik grafitilerle destekleniyor.

Sonuçta ise mükemmel bir sanat ortaya çıkıyor. Ayrıca, buraya yakın mesafede bulunan bir de John Lennon pub’ı bile var.

11. The Memorial to the Victims of Communism (Komunizm Kurbanları Anıtı)

Vltava nehrinin karşı kıyısına geçmeden önce son uğradığım yer komünizm kurbanları anıtı oluyor.

Çok küçük bir alanı kaplayan bu anıtta, demokratik olmayan bir rejimde yönetilen bir ülke insanının fiziksel ve ruhsal yıkımı resmediliyor. Gerçekten küçük bir anıt ama anlamı ile insanı derinden etkilediği de aşikar.

12. Dancing House (Dans eden Ev)

1. gündeki Prag Gezilecek Yerler rotamın son durağı olan Dancing House’a gitmek üzere, Vltava nehrinden şehrin diğer yakasına geçiyorum.

Artık yorgunluğum hat safhaya ulaşmış durumda. Hostel’a gitmeden, yolun üzerindeki Prag’da görülecek en meşhur, en çok resmedilen ve değişik bir mimariye sahip olan “Dans Eden” eve uğruyorum.

20. yy’ın sonlarında yapılmış olan bu bina, birlikte dans eden erkek ve kadını temsil ediyor. Zamanının tasarım ödüllü binası, Prag’ın güzelliğine güzellik katıyor. Bize de burayı resmetmek kalıyor.

13. Most Legii ve Prag National Theatre (Legii köprüsü ve Prag Ulusal Tiyatro Binası)

Prag’daki birinci günümde kat ettiğim 20 km. ve üstüne akşam Prag gecelerinin en ünlü kulübü Karlovy Lazne’de sabahlara kadar eğlenmeme rağmen, sabah 10 gibi uyanıyorum. Sonuçta daha gezilecek çok yer var.

11 gibi Café Savoy’da kahvaltımı ettikten sonra Prag’ın Charles köprüsünden sonraki diğer önemli köprüsü olan Most Legii’den geçerek güne başlıyorum.

20.yy başlarında yapılan bu köprü sayesinde Vltava nehrinin ortasında bulunan Strelecky adasına ulaşabiliyorsunuz.

Bu küçük adada şehir insanı yeşil alanlarda stres atıyor, parkın içindeki oyun alanlarında çocuklarıyla vakit geçiriyorlar. Anlayacağınız keyifler yerinde.

Most Legii köprüsünden geçtikten sonra önünüze ihtişamlı bir yapı olan Ulusal Tiyatro binası çıkıyor. Gerçekten de göz kamaştırıcı bir görüntüye sahip bina, 1883 yılında inşaa edilmiş. Bu tiyatro binası günümüzde opera, drama ve bale gösterileri için faaliyet gösteriyor.

Eğer bu tür sanatsal gösterilere ilginiz var ise giden arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre en az bir sahne izlemeden dönmemek gerekiyormuş. Fiyatları genelde 150 çek korunası gibi düşük denebilecek bir fiyattan başlıyor.

14. Prag National Museum ve Opera Building (Prag Ulusal Müzesi ve Opera Binası)

Ulusal Tiyatro binasının olduğu bölgeden çıkıp 20 dakikalık kısa bir şehir turu ile şehrin, benim için en uzak bölgesinde bulunan yerine geliyorum.

Prag ana tren istasyonuna yakın mesafede bulunan bu yerde, yan yana Prag Ulusal Müzesi ve Opera Binası karşıma çıkıyor.

Prag Ulusal Müzesi 19. yy başlarında inşaa edilmiş olan Prag Ulusal Müzesi, ülkenin ve Prag şehrinin geçmişten günümüze kadar tarihine ışık tutan tarihi eserlerini bulunduruyor.

Şimdilerde ulusal tarihi eserlerin ve dönemsel bazı sergilerin uğrak yeri olarak geçiyor.

Ulusal müzede uzun dönemli bulunan ve ilginizi çekebilecek sergilerin programlarına sitelerinden bakabilirsiniz.

En azından gitmeden önce fikir sahibi olabilirsiniz. Ayrıca, Prag Ulusal Müzesi, Prag’ın en büyük müzesi olarak geçiyor. Giriş ücreti 120 çek korunası.

Prag Ulusal Müzesinin hemen yanında Prag opera binası bulunuyor. Prag Opera binası, Prag Alman Sahnesi olarak 19. yy’ın sonlarına doğru açılmış ve günümüze kadar opera sahneleri için kullanılmış.

Buraya kadar gelmişken, bir opera izlemek istiyorum diyorsanız eğer State Opera sayfasından programların listesine ulaşabilirsiniz.

15. Wenceslas Square (Wenceslas Meydanı)

Prag Ulusal Müzesini ziyaret ettikten sonra hemen yakınında bulunan Wenceslas meydanında biraz dinlenmeye çekiliyorum. Yine Paskalya zamanları olması sebebiyle, meydanın her tarafında stantlar kurulmuş.

Dinlenirken bile yerel yemeklerin kokusu insanı cezbediyor adeta. Bu arada meydan gerçekten çok büyük: yaklaşık 750 metre uzunluğunda.Bu yüzden rahatlıkla Prag’ın en ihtişamlı meydanı ve caddesi diyebilirim.

Meydan eski tarihlerde at pazarı olarak kullanılırken şimdilerde şehrin en işlek caddesi olarak biliniyor.

Bu bölgede ne ararsanız rahatlıkla bulabilirsiniz.(Oteller, restaurantlar, publar, gece kulüpleri, hediyelik eşya dükkanları, büfeler vb.).

16. Powder Tower ve Municipal House (Powder kulesi ve Belediye Binası)

Wenceslas meydanında dinlendikten sonra artık birkaç kuleye daha çıkmanın vakti geliyor. Bu yüzden, meydanın yakınında bulunan Powder kulesine gidiyorum.

Bu kule eski şehir bölgesine yakın mesafede bulunan ve tarihte Çek krallarının taç giyme töreninde giriş kapısı olarak kullanılıyormuş.

44 metre olan kule, Prag’ın en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Giriş 90 Çek korunası. Powder kulesinden de, bin kuleli şehre tekrar panoramik bir bakış atıyorum.

Kulenin hemen yanında bulunan Cumhuriyet meydanında Municipal house yükseliyor. Dış görünüşü ile göz kamaştıran bu bina 1900’lü yılların başında inşa edilmiş ve Çekler için önemi çok yüksek.

Çünkü, ülke bağımsızlığını bu meydanda ve bu binada ilan etmiş. Bu yüzden, Çek Cumhuriyeti tarihi yerler arasında yerini alıyor.

Avrupa’nın önde gelen yapılarından biri olan Municipal House’un içinde opera-konser salonları, restaurantlar ve sergi alanları bulunuyor. Artık söylemeden es geçemeyeceğim: Çekler operaya tapıyorlar gerçekten.

17. Basilica of St. James (Aziz James Bazilikası)

Cumhuriyet meydanında vakit geçirdikten sonra biraz da kilise göreyim deyip, rotamı 13 y.y.’da yapılan St. James Bazilikasına çeviriyorum.

Eski şehir bölgesine yakın mesafede bulunan bu Bazilika, Prag’ın üçüncü en uzun kilisesi ve barok tarzı yapısı olarak biliniyor. İç dizaynı muhteşem.

18. Franz Kafka Monument (Franz Kafka Anıtı)

Kilise ziyaretimden sonra rotamı yahudi bölgesine çeviriyorum. Yahudi bölgesini gezmeden önce karşıma Franz Kafka’nın hayli çarpıcı olan anıtı çıkıyor.

Malum burası Kafka’nın şehri, anıtı da olacak elbette. Kafka’nın bu anıtı 2003 yılında Prag Kafka derneği tarafından yaptırılmış.

19. Spanish Synagogue (İspanyol Sinagogu)

Franz Kafka Anıtı’nın hemen yanında bulunan bilet satış ofisinden Yahudi bölgesini gezmek için (Sinagoglar, Yahudi mezarlıkları) biletlerimi 300 Çek korunası karşığında alıyorum.

Gişenin hemen orada bulunan İspanyol Sinagogu ile Yahudi bölgesi rotamdaki ilk yer için gezmeye başlıyorum.

Burası Avrupa’nın en güzel sinagogu olarak bilinmekle beraber Yahudi bölgesinin kalbinde bulunuyor. Prag’ın en eski Sinagogu olarak 1868 yılında inşa edilen İspanyol Sinagogu, iç dizaynı ile beni etkilemeyi başarıyor.

Ayrıca bu Sinagog, Nazi işgali zamanında kapatılmış olup, 20. yy sonlarında tekrar kullanıma açılmış. Sinagogun içindeki duvarlarda yaşamını yitirmiş tüm yahudilerin isimleri yazıyor.

20. Old Jewish Cemetary (Eski Yahudi Mezarlığı)

Yahudi bölgesi için aldığım bilet ile ikinci rotam Pragda gezilecek yerlerin başında olan Eski Yahudi Mezarlığı oluyor.

Avrupa’nın en eski ikinci Yahudi mezarlığı olarak bilinen bu mezarlığın tarihi 15.yy’a kadar dayanıyor.

12 bine yakın mezar taşı bulunan bu mezarlık, Prag’da beni en derinden etkileyen yer oluyor.

Ayrıca, eski Yahudi mezarlığı National Geographic’in dünyada ziyaret edilecek ilk 10 mezarlık listesinin ilk sıralarında yer alıyor. Bu mezarlığa uğramadan Prag’da ayrılmayın derim.

21. The Ceremonial Hall (Tören Salonu)

Yahudi bölgesinde ziyaret ettiğim son yer olan Tören Salonu, Yahudi Mezarlığı’nın hemen yanında bulunuyor.

1912 yılında inşa edilen tören salonunun içi, tarihte Yahudi Mezarlığı morgu olarak kullanılıyormuş.

Şimdilerde ise ölüm, hastalık ve Yahudi gelenekleri ile ilgili bilgiler ve tasvirler sergileniyor. Görülmeye değer açıkçası.

22. Old Town Square (Eski Şehir Meydanı)

Prag görülmesi gereken yerler listesinin başında; tabiki de Eski Şehir Meydanı da geliyor. Bu meydan ve Wenceslas meydanı, Prag’ın iki ana meydanı olarak geçiyor.

Eski Şehir Meydanında bulunan eski tarihi binalar ve muhteşem kiliseler, bu meydanı “Avrupa’da görülmesi gereken en önemli noktalar” biri olarak karşımıza çıkarıyor.

Paskalya zamanı şehrin açık ara en canlı bölgesi olan bu meydanda bulunduğum süre içinde, tarihin tozlu sayfalarındaymışım gibi hissediyorum.

Bu arada, meydanda bulunan stantlarda akşam yemeğini çok düşük bir ücretle aradan çıkarıyorum.

Eğer sizin de fırsatınız olursa, tarihi 15. yy’a dayanan Eski Şehir meydanının atmosferini, yerel içkiler ve yemekler ile çıkarın derim.

23. Madame Tussauds

Bir sonraki durağım ise, Eski Şehir bölgesine yakın mesafede bulunan Madame Tussauds müzesi oluyor. Bu müzede tarihe damgasını vurmuş ve günümüzdeki ünlü şahsiyetlerin balmumundan heykelleri sergileniyor.

Müzeyi ziyaret ederken balmumundan heykeller canlanacakmış hissi veriyor. Gerçekten başarılı. Daha önce Madame Tussauds müzesi görmemişseniz gitmenizi öneririm.

Bu arada, Madame Tussauds müzesi, Prag dahil 20 ülkede (İstanbul da bunların içerisinde) farklı konseptleri ile bulunabiliyor.

“Görülmeye değer mi ?” derseniz bir tanesini görseniz yeter. Eğer Prag’da zamanınız yok ise burayı pas geçerseniz çok bir şey kaybetmemiş olursunuz. Giriş ücreti ise 160 Çek korunası.

24. Sex Machines Museum (Seks Makinaları Müzesi)

Sıradaki durağım, Prag’daki açık ara en ilginç müzelerden birisi oluyor. Üç kattan oluşan ve 200’den fazla mekanik ya da mekanik olmayan seks objesinin sergilendiği bu müzede, insanoğlunun hayal gücüne hayran kalıyorum.

Oldukça sıra dışı ve akla hayale sığmayacak seks objelerinin geçmişten günümüze nasıl evrildiğini görmek etkileyici bir deneyim oluyor.

Ayrıca merak edenler için, 1925 yılında çekilmiş kısa metrajlı iki erotik İspanyol filmi de, küçük bir sinema salonunda gösteriliyor.

Bir de müzenin girişinde seks performansınızı ölçen bir alet bulunuyor. Denemesi ücretsiz fakat sonuçlar kötü çıkarsa benden bilmeyin. Giriş ücreti 250 Çek korunası.

25. Astronomical Clock (Tarihi Astronomik Saat)

Geldik Prag’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan Tarihi Astronomik Saati anlatmaya.

Eski Şehir meydanında bulunan Tarihi Astronomik Saat Kulesi, her saat başı tekrarlayan değişik bir gösteri ile birçok turisti çekmeyi başarıyor.

Tarihi 15. yy’a uzanan Eski Belediye Binası kulesinin bir köşesine yapılan saat, üzerindeki 12 saat anlamına gelen 12 burcun simgesi bulunduruyor. Bir de, mavi bölüm gökyüzünü ve kahverengi bölüm yeryüzünü simgeliyor.

Her saat başı farklı anlamları olan dört farklı figürden ilki olan ve ölümü simgeleyen iskelet figürü çanı çalarak gösteriyi başlıyor ve horozun ötmesiyle gösteri bitiyor.

Gösteri süresince ortaya çıkan diğer figürler ise; cimriliği temsil eden yahudi figürü, kibiri temsil eden elinde aynası bulunan figür ve şehveti temsil eden Osmanlı yeniçerisi figürü.

Hanus Usta tarafından yapılan bu saat, aslında insanoğlunun birgün toprak ile bütünleşeceğinin mesajını veriyor.

Ayrıca giriş için 130 Çek korunası ödeyerek, Eski Belediye binası kulesinin en tepesine çıkıp eski şehir meydanını kuş bakışı görme fırsatı yakalanabiliyor.

26. Charles Bridge (Charles Köprüsü veya Karl Köprüsü)

2. Gün Prag Gezilecek Yerler rotamın son durağı ise Prag’ın sembollerinden biri olan ve Vltava nehri üzerinde bulunan Charles köprüsü oluyor.

Burası, “Çek Cumhuriyeti gezilecek yerler” listesinin en başlarında gelen ve en bilindik yerlerinden birisi. 14. yy’da inşa edilmiş olan Charles köprüsü, Lesser şehri ile eski şehiri birbirine bağlayan bir yaya yolu.

Tamamen taştan yapılmış olan bu güzeller güzeli köprüde yürürken, mükemmel Prag panoramik manzarasının da keyfini çıkarıyorum.

Bu arada, köprünün her iki ucunda Eski şehir kulesi ve Lesser şehri kulesi (1. Gün rotamda çıktığım kule) bulunuyor.

Kral Charles bu köprüyü şövalya turnuvaları için inşa etmiş. Sonrasında 17. ve 19. yy’lar arasında Katoliklerin çabasıyla köprünün üzerine 30’a yakın heykel dikmişler.

Günümüzde 75 adet heykel bulunuyor fakat bunların çoğu sel vb. felaketlerden dolayı yıkıldığı için yerlerine kopyaları yapılmış.

Köprüde yürürken Ortaçağ Avrupası’nda yaşıyormuş hissine ben de kapılıyorum. Bir yandan yürürken, diğer yandan köprü üzerindeki sokak sanatçılarının (Ressamlar, müzisyenler) gösterilerini izleyerek, Prag’dan ayrılacak olmanın burukluğunu yaşıyorum.

İki günde şehrin müzelerini, tarihi sokaklarını, kulelerini gezmiş ve Prag Gezilecek yerler rotamı bitirmiş ; yerel yemeklerini tatmış; Orta Avrupa’da gece hayatı denilince ilk akla gelen yer olan Prag gecelerinde vakit geçirmiş, Prag’da gezilecek yerlerin çoğunu görmüş ve bir o kadar da anı biriktirmiş olarak Prag’dan ayrılıyorum. Bir kez daha tek başına gezmenin verdiği özgürlüğü tadarak, ki gerçekten de bazen tek başına gezmek çok keyifli olabiliyor, hakkında hiçbir şey bilmediğim bir ülkenin sokaklarında gezerken kendimi bulmuş bir şekilde şehre elveda diyorum.