Muş’ta gezilecek yerler yazımıza geçmeden önce kent ile ilgili merak edilen bazı soruları senin için yanıtladık.
Muş’ta ne yenir?
Muş seyahatin sırasında Muş köftesi veya yerel ismiyle (hafta direği), domatesli lahana dolması, keşkek, çorti, cavbelek gibi lezzetlerin tadına bakmadan dönmemeni öneriyoruz.
Muş hangi şehirlere yakın?
Şehrin doğu kısmında Ağrı ve Bitlis, batıda Bingöl, kuzeyde Erzurum, güney ve güneybatı bölümünde ise Bitlis bulunuyor.
Muş’tan hediye olarak ne alınır?
Muş seyahatin sırasında sevdiklerin ve kendin için el dokuma kilim, halı, keçe, el yapımı olan dantel ve boncuklardan alabilirsin.
1. Tarihi Murat Köprüsü
2. Muş Müzesi
Muş Müzesi, Türkiye’nin en değerli kültürel miraslarından biri. 1937 yılında yapımına başlanılan ve 1938 yılında tamamlanan Atatürk İlkokulu Binası, 2021 yılında Muş Müzesi olarak hizmete açıldı. Müze, Tunç Çağı, Demir Çağı, Roma, Helenistik, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerle dolu. Bu eserler, kazı, satın alma, müsadere ve bağış yoluyla müzeye kazandırıldı. Muş Müzesi, kültürel ve tarihi bir keşif yolculuğu sunan, zengin koleksiyonlarıyla dikkat çeken bir mekan. Müze içinde, arkeolojik eserlerin sergilendiği alanlar, bir etnografik sergi alanı, Sultan Alparslan ve Malazgirt Zaferine adanmış bir bölüm ve çocuklar için tasarlanmış bir eğitim bölgesi yer alıyor. Arkeoloji bölümünde, Kalkolitik Çağ'dan başlayıp, Erken ve Orta Tunç Çağı, Geç Tunç/Erken Demir Çağı, Urartu (Orta Demir Çağı), Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine uzanan geniş bir zaman diliminden eserler sergileniyor.
Etnografik Sergi Alanı, Osmanlı zamanına ait çeşitli takılar, kemer ve tokalar, bilezikler, baş süsleri, şifa niyetine kullanılan taşlar, vazolar, şamdanlar, semaverler, sigara ağızlıkları, kahve değirmenleri, kılıçlar, hançerler, barutluklar ve tabancalar gibi nesneleri ziyaretçilere sunuyor. Sultan Alparslan ve Malazgirt Zaferine özel bölümde ise, Sultan Alparslan hakkında bilgilendirici metinler, Malazgirt Savaşını detaylandıran görseller ve bilgi panoları bulunuyor. Arkeoloji bölümünde sergilenen pişmiş toprak heykeller, adak levhaları, mezar taşları ve taş vakfiyeler gibi eserler, dönemin kültürel, sanatsal, yaşamsal ve inançsal yönlerine dair bilgiler sağlıyor. Bu nadide parçalar, Muş'un Anadolu'nun tarih sahnesindeki benzersiz yerini ve çevre illerden farkını ortaya koyuyor.
Giriş ücreti
-
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
-
Pazartesi günleri kapalı, diğer günler 08.00-17.00 saatleri arasında açık
3. Malazgirt Kalesi
Malazgirt Kalesi, Muş’un en önemli mekanları arasında bulunan tarihi bir kale. Malazgirt merkezinde konumlanan bu kale, yüzyıllar içerisinde çeşitli onarımlar geçirerek ayakta kalmayı başardı. Malazgirt’in eski merkezini çevreleyen bir yapıya sahip olan bu kale zaman içerisinde ilçenin yapının dışına çıkması ile birlikte yerleşim biriminin ortasında kaldı. Bizanslılar tarafından 10. yüzyılda inşa edilmiş olan kale, eski dönem İslamiyet kaynaklarında ‘Berber Kalesi’ olarak anılıyor. Hem İslamiyet’in ilk dönemlerinde hem de Bizans döneminde birçok kez savaş gören yapı, siyah sert taşlardan ve Horasan harcı kullanılarak inşa edildiği yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkarıldı. Kalenin haşmetli bir görünümü var. İki paralel suru ile eski ilçeyi çevreliyor. Dış kale her ne kadar yapılan onarımlarla sağlam görünse de iç kale olarak isimlendirilen nokta ne yazık ki günümüze pek taşınamamış vaziyette. Ancak yine de gidip görülmeye değer bir yer.
Giriş ücreti
-
Ücretsiz
Açık olduğu saatler
-
Her gün 09.00-17.00 saatleri arasında açık
4. Hacı Şeref Cami
Muş’un merkezinde, tarih ve kültürün birleştiği bir yer olan Hacı Şeref Camii, ziyaretçilerini bekliyor. Bu cami, Selçuklu yapısı olan Aslanlı Han’ın içinde yer alıyor. Mimari özelliklerine bakıldığında, caminin 17. yüzyılda inşa edildiği anlaşılıyor. Ana mekanı kare planlı olan cami, ortada büyük ve yanlarda basık kubbelerle örtülü. Sade mihrabı yuvarlak kemerli ve niş biçiminde. Camiye sonradan eklenen minare 1902 yılında inşa edildiği biliniyor. Son cemaat yeri ise 1997 yılında eklendi. Hacı Şeref Camii, tarihi ve mimari değeriyle Muş’un önemli bir simgesi.
Caminin sade mihrabı, yuvarlak kemerli ve niş biçiminde olması, onun mimari özelliklerini öne çıkarıyor. Ayrıca, camiye sonradan eklenen minare ve son cemaat yeri, onun tarihindeki yerini değiştirmiyor. Caminin tarihi ve mimari değeri, onu Muş’taki en önemli turistik yerlerden biri yapıyor. Ziyaretçiler, caminin tarihi ve mimari özelliklerini keşfederken, aynı zamanda Muş’un tarihini ve kültürünü de deneyimliyorlar. Hacı Şeref Camii, hem yerel halkın hem de turistlerin uğrak noktası olmuş durumda.
5. Kutsal Havariler Manastırı
Kutsal Havariler Manastırı, Muş’un merkezine oldukça yakın noktada yer alan ve tarihin derinliklerine uzanan bir hikayeye sahip olan bir ibadet yeri. Bu manastır, 4. yüzyılda Aziz Aydınlatıcı Grigor tarafından kuruldu. Muş merkeze bağlı, Kepenek köyünde konumlanıyor. Ermeni kültürünün önemli bir parçası olan bu manastır, tarih boyunca birçok değişikliğe uğradı. Manastır, 11. yüzyılda kilise haline getirildi ve 1125’te restore edildi. Doğu tarafında dokuz özel haçkar (Ermeni kültüründeki anıtsal taşlar) bulunuyor. 14. yüzyılda Timur tarafından yıkılan kilise 1791’de duvar eklenerek yeniden inşa edildi. 1915 Ermeni techiri sırasında manastır tahrip edildi ve o günden bu yana da bakımsız bir şekilde bekliyor.
Günümüzde manastırın sadece iki kilisesinin harabeleri kaldı. Bunlar Aziz Stefanos ve Aziz Datevos şapeli. Bu harabeler, manastırın bir zamanlar ne kadar büyük ve etkileyici olduğunu gösteriyor. Manastırın bugünkü hali, geçmişin izlerini taşıyor ve ziyaretçilere tarihin bir parçasını hissettiriyor. Kutsal Havariler Manastırı, tarih ve kültürle dolu bir yer. Her taşı, her duvarı, her köşesi tarih kokuyor. Bu manastır, sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir tarih kitabı.
6. Ulu Camii
Muş Ulu Camii, kentin merkezinde bulunan tarihi bir yapı. Caminin yapımının öncelikle Şeyh Muhammed-i Mağribi tarafından 979 yılı civarında yaptırıldığı düşünülse de bu durum yapılan araştırmalar sonucunda yapının 14. yüzyılda eski bir Ermeni kilisesinin üzerine inşa edildiği anlaşıldı. Bu yapı da daha önce Anadolu’da çokça bulunan kiliseden çevrilen camilerden birisi olarak biliniyor. Caminin konumu, Alaeddin Bey ve Hacı Şeref camilerinin batısında. Moloz taştan yapılmış olan yapının üzerinde kitabesi bulunmuyor.
Kitabesinin olmaması cami hakkında daha fazla bilgi edinme Cami, dikdörtgen planlı ve ana mekanı, ortada kubbe, yanlarda ise besik tonoz örtülü. Kuzeyinde kesme taştan üç kubbeli son cemaat yeri bulunuyor. Batı duvarı dışında diğer duvarlarda ikişer pencere var. Caminin minaresi, 1966 depreminde yıkılsa da 1968 yılında yeniden inşa edildi. Cami, tarihi ve mimari özellikleriyle Muş’un önemli turistik noktalarından biri. Hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
7. Haspet Kalesi
Muş’taki Haspet Kalesi, il merkezinde, kent tarihi için önemli bir yere sahip olan alanlar arasında bulunuyor. Bu kale, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Şimdiki haliyle, Haspet Kalesi, ziyaretçilerine tarihin derinliklerine bir yolculuk sunuyor. Kaleden günümüze çok fazla bir alan kalmasa da bazı duvarları halen daha ihtişamlı bir şekilde duruyor. Buraya çıktığında eşsiz Muş manzarası ile karşılaşabilirsin. Burası eski bir Ermeni kalesi olarak da biliniyor. Oldukça eski bir tarihe sahip olan yapının restorasyon çalışmaları listesine alındığı da biliniyor.
8. Güzeldağ Kayak Merkezi
Güzeldağ Kayak Merkezi, kış turizminin kalbinin attığı bir yer. Uzun kış mevsimi ve yoğun kar yağışı, bu merkezi eğlence turizminin bir parçası haline getiriyor. Şehir merkezine sadece 10 km mesafede bulunan bu merkez, kış eğlencesinin canlı bir örneği. Her geçen gün yapılan yatırımlarla gelişiyor ve büyüyor. 1100 metre yükseklikte ve 2,5 kilometre uzunluğunda bir pisti bulunuyor. Bu pist, ziyaretçilerin keyifli vakit geçirmesini sağlıyor. Ayrıca 1400 ve 1600 metre uzunluğunda iki pist daha hizmet veriyor. Bu pistler, telesiyej ve sosyal tesislerle birlikte eğlenceli anlar sunuyor. Her sezon çok sayıda kişi bu merkezi ziyaret ediyor ve bölgede kayak sporuna olan ilgiyi artıyor. Güzeldağ Kayak Merkezi, aynı zamanda şampiyonalara hazırlanan kayak takımı sporcularına da ev sahipliği yapıyor. Bu sporcular, merkezin sunduğu olanaklardan yararlanarak yeteneklerini geliştiriyorlar. Muş, uzun kış mevsimi ve kar kalitesi ile kayak için gerekli tüm doğal şartlara sahip bir kent.
Güzeldağ Kayak Merkezi, bu doğal şartları en iyi şekilde değerlendirerek, kış turizmine katkıda bulunuyor. Bu merkez, kış turizminin nabzını tutmaya devam ediyor ve kentin turizm potansiyelini artırıyor. Güzeldağ Kayak Merkezi, kış turizminin önemli bir parçası ve Muş’un turizm potansiyelini artıran bir merkez. Bu merkez, hem yerli hem de yabancı turistler için ideal bir kış destinasyonu. Kendine özgü doğası, kaliteli hizmeti ve sunduğu olanaklarla, Güzeldağ Kayak Merkezi, kış turizminin vazgeçilmez bir parçası olmaya devam ediyor.
9. Alaeddin Bey Camii
Muş’un merkezinde, tarihi dokusu ve mistik havasıyla Alaeddin Bey (Paşa) Camii bulunuyor. Bu cami, 18. yüzyılın başlarında, Muş mütesellimi Alaeddin Bey tarafından yaptırıldı. Ulu Cami ve Hacı Şeref Camii ile birlikte kent merkezindeki üç tarihi camiden biri olarak dikkat çekiyor. Alaeddin Bey Camii, mimari açıdan da oldukça etkileyici. Ana mekanı kare planlı ve dokuz nefli. Orta büyük ve yanlarda küçük kubbelerle örtülü. Orta nefte yer alan mihrabı sütun ve bitki motifleriyle bezeli. Taç kapının yanlarında kabartma kandil motifleri bulunuyor.
Minaresi iki renkli kesme taştan yapılmış. Kare kaideli ve silindir gövdeli. Gövdenin ortasında iç içe geçmiş çınar ağacını andıran bitkisel motiflerden bir kuşak oluşturulmuş. Camini, 2010’ların ortasında yaklaşık iki yıl süren bir restorasyon dönemi geçirdi. Bu çalışmalar sonrası Kasım 2016’da yeniden kullanıma açıldı.
10. Kaz Gölü
Muş’taki Kaz Gölü, doğanın en güzel hediyelerinden birisi olarak görülüyor. Kaz Gölü, doğal güzelliği ve etkileyici manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Gölün çevresi, yeşilin her tonunu barındıran bitki örtüsüyle kaplı. Bu bitki örtüsü, gölün mavi sularıyla mükemmel bir kontrast oluşturuyor. Malazgirt ilçe sınırları içerisinde yer alan bu gölün suları tuzlu ve acı bir tada sahip.
Kaz Gölü, adını gölde yaşayan kazlardan alıyor. Bu kazlar, gölün canlı yaşamının önemli bir parçası. Göl, aynı zamanda birçok farklı kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Bu kuşlar, gölün etrafında uçuşurken gökyüzünde renkli bir tablo oluşturabiliyor. Gölün tarihi hakkında bilgi vermek gerekirse, Kaz Gölü’nün oluşumu, binlerce yıl öncesine dayanıyor. Göl, zaman içinde doğal süreçler sonucunda oluştuğu biliniyor. Göl tarih kaynaklarında ilk kez 1665 yılında geçiyor. Kaz Gölü’nü ziyaret ettiğinde etrafında yürüyüş yapabilir, kuşları izleyebilir ve doğanın seslerini dinleyebilirsin. Göl, aynı zamanda piknik yapmak için de ideal bir yer. Gölün etrafında, bu anlamda kullanabileceğin alanlar bulunuyor.
Tarihi Murat Köprüsü, Muş’un Murat Nehri üzerinde bulunan tarihi bir köprüsü olarak biliniyor. Bu köprü Selçuklu yapısı olsa da kesin olarak tarihlenemiyor. Net tarih konusunda bilgi sahibi olamasak da hangi yüzyılda yapıldığı bilgisi verilebiliyor. Dolayısıyla köprünün 13. yüzyılda inşa edildiği yapılan araştırmalar sonucunda tespit edildi. Yapının zaman içinde çeşitli restorasyon çalışmaları geçirdiği biliniyor. Günümüzdeki hali ise 1871 tarihli bir restorasyon sonucunda ortaya çıktı. Tarihi Murat Köprüsü, 143 metre uzunluğunda, 4.77 metre genişliğinde ve 16–18 metre yüksekliğinde olup 12 gözlü olacak şekilde planlanmış.
Köprü günümüzde halen daha kullanımda ve Muş’un önemli turistik cazibe merkezlerinden birisi olmaya devam ediyor. Tarihi Murat Köprüsü, her yıl yerli ve yabancı birçok turisti ağırlıyor. Köprüyü ziyaret edenler, tarihi ve doğal güzelliklerin bir arada bulunduğu bu eşsiz mekanın keyfini çıkarıyorlar. Köprünün etrafında dolaşırken, tarihi dokusunu ve doğal güzelliklerini keşfedebilirsin.