Nevada’nın küçük ve sakin kasabası Mayd, 21 Şubat 2008 gecesi sarsıcı bir olayla uyandı. Benjamin Oxley, evinde, karısı Melissa’nın yanı başında uyurken başından vurulmuş halde bulundu. Polis için en büyük soru şuydu: Katil, Melissa’yı nasıl uyandırmadan Benjamin’i öldürebilmişti? Ve daha da önemlisi, katil kimdi?
Sessiz Bir Gece, Korkunç Bir Cinayet
Melissa Oxley, cinayet gecesi derin bir uykudaydı. Gece yarısı aniden uyandı, havada yoğun bir barut kokusu vardı. Kocası Benjamin’i uyandırmaya çalıştı ancak hiçbir tepki alamadı. Panikle ışığı açtığında gördüğü manzara karşısında dehşete düştü: Benjamin kanlar içinde hareketsiz yatıyordu. Başından vurulmuştu.
Hemen 911’i aradı ve titrek sesiyle biri evlerine girip kocasını öldürdüğünü söyledi. Ancak polis olay yerine vardığında hiçbir zorla giriş izi bulamadı. Bu durum şüpheleri içeride yaşayan insanlara yöneltti: Melissa ve evde kalan 17 yaşındaki kardeşi Craig Nichols.
Polis ilk etapta Melissa’dan şüphelenmeye başladı. Eşiyle yan yana yatarken onun vurulduğunu nasıl duymamıştı? Dahası, Melissa’nın üzerinde neredeyse hiç kan lekesi yoktu. Eğer Benjamin bu kadar yakından vurulduysa, Melissa’nın da kan içinde olması gerekmez miydi? Ancak Melissa, derin bir uykuya sahip olduğunu ve sesleri ayırt edemediğini iddia etti.
Polisin aklındaki ikinci şüpheli, evdeki diğer kişi olan Craig Nichols’tu. Craig, olay sırasında odasında uyuyordu. Polis, Craig’in odasında av tüfeği fişekleri ve çeşitli silahlar buldu. Yapılan balistik incelemede, Benjamin’i öldüren merminin Craig’in silahıyla aynı kalibrede olduğu belirlendi. Ancak Craig’in ellerinde barut izi bulunamadı ve poligraf testini geçti. Ayrıca cinayet sırasında derin bir uykuda olduğunu iddia etti.
Bu aşamada polis, evde bulunan iki kişiyi suçlayacak fiziksel kanıt bulamamıştı. Ancak olayın tek tanığı olan 6 yaşındaki Elisa’nın ifadeleri, olayın çözümünde kritik bir rol oynadı.
Küçük Tanığın Büyük İtirafı
Cinayet gecesi, Benjamin’in 6 yaşındaki kızı Elisa, evde duyduğu garip sesler nedeniyle uyanmıştı. Küçük kız, koridorda bir gölge gördüğünü söyledi. Polis ona daha fazla soru sorduğunda, gördüğü kişinin kim olduğunu bilmediğini ancak içeride birinin yürüdüğünü net bir şekilde hatırladığını belirtti.
Bu ifade, katilin evde yaşayan biri olmayabileceği ihtimalini güçlendirdi. Kapıda hiçbir zorlama izi bulunmasa da katilin eve rahatça girebilmesi için içeriyi iyi bilen biri olması gerekiyordu.
Polis, Benjamin’in eski eşi Dawn’dan şüphelenmeye başladı. Çiftin boşanması sancılı geçmiş, Benjamin kızlarının velayetini almış ve Dawn bu durumu asla kabullenememişti. Dahası, Benjamin’e nafaka ödemek zorunda kalmıştı ve maddi sıkıntı içindeydi.
Dawn’ın o dönemki erkek arkadaşı James Metley ise sabıkalıydı. Cinayetten kısa bir süre önce hırsızlık suçundan hapisten çıkmıştı. Polis, Dawn ve James’i sorguladı ancak ikisi de cinayetle ilgili olmadıklarını iddia etti. Olay bir çıkmaza girmişti, ta ki bir yıl sonra beklenmedik bir itiraf gelene kadar.
Cinayetin Gerçek Faili Ortaya Çıkıyor
2009 yılının Ağustos ayında, Dawn polis merkezini arayarak itirafta bulundu. Eski kocasını öldüren kişinin James olduğunu söyledi. O gece sarhoşken James’in Benjamin’i öldürmek istediğini söylediğini belirtti. James, av tüfeği fişekleri satın almış ve Dawn ile birlikte Benjamin’in evine gitmişti. Kapı kilitli değildi, içeri girdiler. Dawn, Elisa’yı da yanına almak istemiş ancak James buna karşı çıkmıştı. Ardından James, Benjamin’i yatakta uyurken başından vurmuştu.
Ancak bu itiraf yeterli değildi. Dawn polisle iş birliği yapmayı kabul etti ve James’e karşı tanıklık etmeyi kabul etti. Polis, James’in alışveriş yaptığı mağazaların güvenlik kamerası görüntülerini de inceledi ve onun cinayet gecesi fişek satın aldığını doğruladı.
James sonunda suçunu itiraf etti ve 2012 yılında müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Dawn ise oğlunu uyuşturucu ticaretine bulaştırdığı için yargılanarak 90 ay hapis cezası aldı.
Melissa, uzun süren dava sürecinin ardından Elisa’nın resmi olarak velayetini aldı ve onu kendi kızı gibi büyütmeye devam etti.