Yeni gelişen lojistik merkezler ve endüstriyel gelişme bölgeleri yaklaşımları, dünya ticaretinde ve bölgelerin gelişmesinde önemli roller oynuyor. Türkiye’de 13 adet lojistik merkez kurulması kararlaştırıldı, şimdi de Doğu Karadeniz’de lojistik merkez kurulması gündemde… Bu yazımızda lojistik merkez ve buna alternatif olarak geliştirilen büyük ölçekli“Endüstriyel Gelişme Bölgesi” yaklaşımlarını karşılaştırmak istiyoruz.
Lojistik kavramı, ulusal ve uluslararası taşımacılığı kapsayan “nakliye” kavramı ile birlikte; yükleme-boşaltma, depo-antrepo, gümrükleme, sigortalama, işleme gibi hizmetleri de içermektedir. Bütün bu işlemlerin mal ve hizmet ticaretiyle ilgili olduğunu anlamışsınızdır. Temeli nakliye olan ama nakliye yanında pek çok hizmeti de kapsayan lojistik merkezler (veya köyler); nitelikli ve kestirme karayolu, demiryolu ve denizyolu bağlantılarına sahip olmalıdır. Bunlara havayolu taşımacılığı da eklenebilirse elbette daha iyi olur.
Endüstriyel gelişme bölgeleri ise, yukarıda anlatılan lojistik merkezin yanında, bir bölgenin kalkınmasını destekleyecek sanayi ve ticaret merkezlerini de kapsamaktadır. Bu açıdan bakıldığında, lojistik merkezle kombine çalışabilecek bir “sanayi bölgesi” altyapısının da sağlanması gerekli görülmektedir. Ayrıca, aynı konsept içerisinde her türlü mal ve hizmet ticaretine imkân verecek bir “ticaret bölgesi” altyapısının da oluşturulması gerekiyor.
Denilebilir ki, bir liman yapmanın gerektirdiği önemli kaynaklar ve çalışmaları ileriye götürüp; lojistik merkez için 18 metre derinliğe sahip bir liman inşa ettikten sonra, burada devasa kargo gemilerinin yanaşıp taşıdıkları konteynerleri boşaltabilecekleri geniş rıhtımlar ve yine devasa depolama yerleri inşa etmek vb yeterli olmuyor mu? Yani lojistik merkez neden yeterli görülmüyor da “endüstriyel gelişme bölgesi” gibi, sanayi ve ticareti de içerecek ve kapsamı üçe katlayacak çok çok büyük bir yatırım gündeme getirilmektedir?
Bir kere, salt lojistik merkezle de olsa, uluslararası ticaretin bir unsuru haline gelemediğinizde, yaptığınız yatırım karşılığını kolay kolay veremeyecektir. Temel yaklaşım, Avrupa’nın üretim gücü hızla yükselen Asya ile oluşturmaya çalıştığı yeni ticaret yolu olan TRACECA’nın bir unsuru haline gelebilmektir. İlk çalışmalarda Gürcistan’ın Poti ve Batum limanları seçilmiş olmakla birlikte, Batum derin bir limana sahip olmadığından ve Ovit-Erzurum güzergâhı daha kısa bir nakliye imkânı sağlayacağından tasarlanan “İyidere”lojistik merkezi veya endüstriyel gelişme bölgesi daha avantajlı görünmektedir.
TRACECA’nın bir unsuru olma imkânı yakalanabilirse, o zaman da sadece mal ve hizmet nakliyesine aracılık etmek yerine; üretim, işleme ve ticaret imkânlarını da bölgeye getirecek, sanayi ve ticareti de kapsayan endüstriyel gelişme bölgesi konsepti daha yararlı olacaktır. Bu konsept, GAP bölgesinde sağlanacak tarım üretiminin işlenmesinde ve pazarlanmasında da önemli roller üstlenebilecektir.
Ayrıca, ortada nakledilecek mal yokken, büyük bir lojistik merkez yatırımı da verimsiz bir yatırım olabilir. Bu sebeple, liman inşaatına bile mevcut ihtiyacı karşılayacak bir veya iki rıhtımla başlanmalı, ihtiyaca göre genişletilebilmelidir. Aynı şekilde, 20-30 yılı tahmin etmek mümkün olabilir, ama 50-60 yılı hatta 100 yılı tahmin etmek kolay olmayacağından, gelişmelere göre büyüme potansiyeline sahip esnek bir yatırım, verimlilik ve etkinlik bakımından daha isabetli olacaktır.
Oluşan potansiyele göre gelişme, genişleme ve büyüme imkânları olan bir yerin lojistik merkez veya endüstriyel gelişme bölgesi olarak seçilmesi son derecede önemlidir. İyidere’de, derenin denize kavuştuğu noktanın bu yatırım için seçilmesi pek çok sorunu ortadan kaldırmakta ve pek çok ilave imkânlar sağlamaktadır.
Endüstriyel Gelişme Bölgesi’nin veya Lojistik Merkez’in İyidere’de kurulmasının önemi:
ü Doğu Karadeniz’de rıhtım inşası için en kolay doldurulabilen ve en iyi liman derinliğini sağlayabilen yerdir.
ü 300-400 metreye kadar kolay dolgu yapılabilmesi sayesinde, arazi istimlâk sorunları oluşmadan ucuz dolgu ile rıhtım ve depolama için alan kazanılabilmektedir.
ü Liman derinliği 18-25 metre arasında bir derinliğe ulaşabilmektedir.
ü Ovit-Erzurum yoluna en kestirme bağlantı noktasıdır.
ü Gelecekte oluşacak potansiyele göre, Eskipazar ve İyidere tarafına doğru genişleme ve yayılma şansı olan bir yerdir.
ü Eskipazar’a ve İyidere’ye doğru genişleme imkânları sayesinde, 100-200 sene sonra gelişecek ihtiyaçlara göre bile; sanayi, ticaret ve lojistik altyapıyı sağlayabilecektir.
ü Rize ve Trabzon’un il sınırında yer aldığından, her iki ilin de gelişmesine katkı sağlayacaktır.
ü Aşkale-Of-İyidere yahut Erzincan-Trabzon-Rize demiryolu hattı ile Türkiye demiryolu hattına bağlanır.
ü Batum-Rize-Trabzon demiryolu hattı ile eski Sovyet demiryolu hattına bağlanır.
Hemen belirtmek gerekir ki, ülke hepimizindir, ülke kaynakları da bütün milletin ortak kaynaklarıdır. Bu sebeple milli bir yatırımın nerede yapılacağı, ülke menfaati önde tutularak kararlaştırılmalıdır.
Lojistik merkez için Trabzon ilimizin de bir süredir çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Yapılan çalışmaların kamuoyuna yansıdığı şekliyle, Sürmene’deki Çamburnu-Yeniay yöresine odaklandığı anlaşılmaktadır. Yeniay limanının 49 yıllığına tersane işletmecisine kiralanmış olduğu ve orada önemli bir tersane yatırımının halen devam ettiği bilindiğine göre, mevcut yatırımları iptal ederek milli serveti çöpe atmaya kimsenin hakkı olmadığı aşikârdır.
Ayrıca, hem karaya doğru hem de kıyının iki yönüne doğru genişleme imkânı olmayan bir yerde lojistik merkez kurulması gelecekte gelişme şansı olmayan bir yatırım anlamına gelecektir. Endüstriyel Gelişme Bölgesi gibi, yüzyıllar boyu bölgeye hizmet verecek; lojistiğin yanında, sanayi ve ticareti de kapsayan bir projenin böyle küçük bir yerde gerçekleştirilmesi zaten düşünülemez. Trabzon Belediye Başkanı Dr.Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun, küçük olması sebebiyle “Sürmene’deki tersaneden ancak TIR garajı olur” dediği bir yerin, bu tür yatırımlar için şansı olmadığı açıktır.
Sonuçta, Lojistik Merkez veya Lojistik Köy konsepti yerine, Endüstriyel Gelişme Bölgesi konseptinin günümüz ihtiyaçları ve gelecekteki gelişme potansiyelleri bakımından daha önde tutulması gereken bir seçenek olduğu anlaşılmaktadır. Gerek Lojistik Merkez’in gerekse Endüstriyel Gelişme Bölgesi’nin yeni gelişmelere cevap verebilecek genişleme ve büyüme imkânları olan bir yerde inşa edilmesi en önemli gereliliktir.