Bugün ülkemizde yaşanan dış politika açmazlarını irdelerken yapılanlar başarılıdır onun için kıskanalım ve eleştirelim mantığı üzerine düşüncelerimi ifade etmiyorum!…
Aksine, yapılanların ve yapılmak istenenlerin bizi iyiliğe değil,çıkmaz sokaklara saptırdığını müşahede ettiğimden ve bugüne kadar ki yazdıklarımdan hep haklı çıktığımdan dolayıdır ki,bugün daha rahat eleştirebiliyorum!...
Şunu artık kabul ediyorum ki;fikir meselelerini,parti ve cemaat taassubundan bağımsız düşünemeyen insana bir şey anlatmak mümkün değil!.. Maalesef bu anlayış dün böyleydi bugün içinde değişen hiçbir şey yok!...
Uzun bir süre memleketim Rizedeydim…
Zaman zaman dostlarımla sohbetlerim oldu ülke meseleleri üzerine…Dünden bugüne değişmeyen gerçek; özellikle,İslamcı düşünceye sahip olduklarını söyleyen,tarikat,cemaat ve parti gönüldaşları olan insanların, bu anlayışın bataklığından bir türlü silkelenip çıkamamış olmaları beni bir kez hayrete düşürdü!...
Dinimizin temeli olan hoşgörü ve adalet duygusunun yerini bağnazlık almış bu dünyanın insanları için… Maalesef; ülkemiz de bugün yükselen değer bu bağnazlığın sahibi olanlarla onlara payandalık ve yalakalık yapanların güttükleri siyaset olunca bizim söylediklerimizin bir anlamı da olmuyor gibi!
Beni takip eden dostlarım çok iyi bilirler…”Arap Baharı” yalanından sonra onlarca yazı yazdım. Her yazımda bu gidişin doğru olmadığını atılan her adımın Orta Doğuyu kan gölüne çevirmesinin en tabii sonuç olacağını ifade ettim,uyarı görevimi yapmaya çalıştım…
Maalesef “sıfır sorunlu” dış politikanın ülkemizi getirdiği noktanın adı hakikatten kocaman bir sıfırdır!
Ülkenin dış politikasına yön veren akıl; büyük bir tarihi geçmişimiz olduğundan dem vurarak,salon toplantılarında ki müsamere çocukları gibi övünmeleri bırakarak büyük ülke olmanın gereğini yerine getirmekten çok uzaktırlar!...
Stratejik müttefikimiz dediğiniz Amerika’dan başlayarak tüm yakın uzak komşularıyla bu kadar sorunlar yaşadığımız bir dönemi ben hatırlamıyorum!...
Bu olup bitenlere kılıf bulmada yandaşların maharetli davrandıklarını ve ikna edebildiklerini de insanları biliyorum!...Zaman zaman ben bile “acaba ?” dediğimi inkar edemem!...
Daha önce yazdığım bir yazımda şunu ifade etmiştim;”Bu ruhu olmayan “zig zag dış politikanın” bana göre bir adı daha vardır. Oda şudur… Şuurun bu kadar kaybolduğu, bu kadar yerini bom boş bıraktığı bir devir daha gelmemiştir! Her şeyin ruhta başladığını ve ondan tecelli ettiğini düşünecek olursak dememiz lazımdır ki artık, bu iktidarın hali “şuurunu kaybetme” halidir!”
Bugün aynı noktada olduğumu üzülerek ifade ediyorum!
Üstelik bugün ki dış politika mimarlarımız(!), daha önceki iktidarları suçlayarak Suriye ile bugüne kadar neden sorunlar yaşadığımızı sorgulamış ve komşularımızla “sıfır sorun” nasıl olurunu uzun uzun kamuoyuna anlatmışlardı!
Acaba deyişim ondandı!...Hani;cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder diye güzel bir söz var. İşte demiştim ki, acaba bizim görmediğimizi bu dış politika uzmanları olan beyler gördüler de biz mi idrak edemedik!
Bu diş politika dehalarına sorarsanız bunun adı “reel politikadır!”…
Onlar adına çözüm şudur anladığım kadarıyla; her gün yüzlerce kişinin öldüğü, insanın kanını donduran olayların bitimi bu reel politikalarına uygun olarak; müttefikleri olan Amerika’nın önderliğin de yapılacak bir harekettir!
Dün Irak ve Libya da olduğu gibi,Suriye’de de insanlığın öldüğü,dindaşların katliama maruz kaldığı kimsenin umurunda değildir!...
Dış politikamıza yön verenlere sesleniyorum; sizler, Suriye’de ki yaşanan vahşeti,onların durumlarını düzelteceğiz ve bunu Amerika öncülüğünde yapacağız derseniz,yarınlarda sizin içerde yaptığınız olumlu işler bu işin zekatı bile olamayacaktır!...
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…