“Futbol borsada değil, arsada güzeldir” sözünün hayat bulduğu zamanlarda Çayelispor’u çalıştıran merhum Ahmet Yelkenci, namıdiğer “Kara Ahmet Hoca”; kendisini yakından tanıyan hemşerileri için çok önemli ve çok değerli bir insandı.

Zira o, iyi bir insan olmasının yanında ilçemizin takımı, tüm Çayelililerin gözbebeği olan Çayelispor’u çalıştırdı yıllarca.

Çocukluğumuzun kahramanlarından olan bir futbol emekçisiydi merhum Ahmet Yelkenci.

“Taktik aynı taktık çocuklar” sloganı ile efsaneleşen Kara Ahmet Hocamız; Çayelispor’da futbol oynayarak ve birkaç kuşağa da antrenörlük yaparak, Çayeli’nin futbol tarihindeki önemli yerini almıştır.

Üç erkek kardeşten futbolu seçen tek kardeş olan Kara Ahmet Hoca sayesinde, Yelkenci Ailesinden sadece Çayeli’nin değil, Rize’nin ve tüm Türkiye’nin tanıdığı önemli futbolcular yetişmişti.

Bu oyuncular; Coşkun, Gürbüz, Yüksel, Yücel, Can, Ercan ve Erkan kardeşler ve kuzenlerdi.

Başta Çayelispor olmak üzere Rizespor, Sakaryaspor, Hopaspor, Pazarspor, Konyaspor gibi profesyonel takımlarda forma giydi bu oyuncular.

Şu tespitimi tüm Çayelililer adına rahatlıkla yapabilirim.

“Kara Ahmet Hoca”; Çayeli’nde doğmuş, ilçe takımında futbol oynamış, hocalık yapmış,  bütün bunlardan sonra efsane olmuş, hakiki bir futbol emekçisiydi.

İfade ettiğim gibi; Çayelispor bir zamanlar tüm Çayelililerin gözbebeğiydi.

O yıllarda teknik direktörler ve futbolcular Çayeli’nin cadde ve sokaklarında gezerken,  Fenerbahçe’nin futbolcuları ve antrenörü gibi muamele görürlerdi.

1970’li yılların ortalarından sonra, Çayelispor’u çok iyi hatırlıyorum.

Çayelispor, 9 Mart İlkokulunun kumla kaplı sahasında antrenman yapmaya geldi mi, neredeyse tüm Çayeli takımını izlemek için okulun bahçesine koşardı.

Kaç kez antrenman yaparken ip sallamışım futbolcu abilerimize sayısını hatırlamıyorum.

Çift kale maçında, Hopa Caddesine ya da okulun bahçesinin hemen yanında bulunan çay bahçelerine top kaçtığı zaman arkadaşlarla yarış halinde koşup topu alıp getirmek bizim için çok eğlenceli olurdu.

Türkiye genelinde yüzlerce amatör futbol kulübü var ve her biri kendi ili ya da ilçesindeki spor tutkusunu en güçlü biçimde yaşatmaya çalışıyor.

O günlerde Çayelispor’un tesislerinin yetersizliği, antrenman sahasının zemininin genelde “kum” ya da "betonu" olması soyunma odalarının ve tuvaletlerin yetersizliği, oynadıkları resmi maçlardaki bazı sahalarda sağlık görevlilerinin bulunmaması gibi bir sürü sıkıntının içinde Rize 1.Amatör Liginde büyük başarılar elde etmişti.

Bu başarıların arkasında emek veren çok insan vardı; onlardan birisi de merhum “Kara Ahmet Hoca” idi.

Çayelispor üzerine yazdığım makalemde şöyle bir cümlem vardı.

“1970 yıllarının ortalarında Çayelispor’la çocuk yaşta tanıştım.

Daha ilkokula yeni başlamıştım.

9 Mart İlkokulunun boydan boya kum olan bahçesinde Çayelispor’un antrenmanlarını izlemek biz çocuklar için hem büyük bir sevinç hem de büyük bir heyecan demekti.

Ahmet Ateş, Şemsettin Erteni, Dursun Karaca, Börekçi Ahmet, İsmail Yılmaz, Gürbüz, Coşkun, Yüksel Yelkenci, Yetimin Mustafa Okumuş, Ziya Günaydın, Metin, Yavuz Sözer, Hüsnü Sarı, Çanta Mustafa, Şenol Bayraktar, Parlak Ahmet, Kadir Engin ve isimlerini bu cümlede anmadığım ama simalarını asla unutmadığım onlarca insanın tanıyıp onların hatıralarıyla büyüdük.

9 Mart İlkokulunun kumlu bahçesinde onlarca futbolcuyu izlemek, sağa sola kaçan toplarını koşarak gidip almak, antrenman boyunca onların yanında olmak inanılmaz bir mutluluktu bizim için…”

Çocukluktan delikanlılık çağına geçerken, Çayelispor’un maç günleri bizim için adeta karnavala dönüşen bir maceranın adıydı.

Değerli Hikmet Amcamızın sürdüğü “Yetimin Arabasına” üst üste tıka basa dolarak “Rize Atatürk Stadına” gidip “Kara Ahmet Hoca” önderliğinde sahaya çıkan Çayelispor’un maçlarını izlemek “Fenerbahçe- Galatasaray” maçını izlemekten daha zevkli ve heyecanlıydı.

Bugün bile o günleri hatırlayanlarımızın tüylerini diken diken eden heyecanı yaşayanlarımızın bana katıldıklarını duyar gibiyim!

Hayat o günlerde Çayeli’nde çok basit ve sade yaşanıyordu, bu yüzden büyükten küçüğe herkes olabildiğince mutluydu.

Merhum Kara Ahmet Hocamızın yeğeni sevgili Gürbüz Yelkenci Ağabeyim, amcası ile yaşadığı muhteşem bir hatırasını anlatmıştı.

Kara Ahmet Hocamızın kişiliğini anlamamız için çok önemli gördüğüm bu hatırayı Gürbüz Yelkenci’nin ağzından bire bir yazarak, gelecek kuşaklarında öğrenmesini istedim.

“Amcam Çayelispor’a hoca olmuştu.

Benim yaşım daha çok gençti, fakat çok iyi top oynuyordum.

Buna rağmen sevgili amcam beni bir türlü ilk on bir de oynatmıyordu.

İdmanlardaki çift kale maçında bile zaman zaman oynatmaz, ben de amcamın bir bildiği var diye sesimi çıkarmazdım.

Bir hafta eski “Rize Atatürk Stadında” maçımız vardı.

Rahmetli Amcam takımın ilk on birini açıkladı fakat ben yine kadroda yoktum.

Bunun üzerine kalecimiz olan İsmet Abi; “Ahmet Hocam, bu maçta Gürbüz’ü oynatmıyorsan bende maça çıkmayacağım” diye rest çekti amcama.

Amcam kalecisiz o maçı alamayacağını biliyordu.

İsmet Abimizin resti işe yaramış sevgili amcam ve hocam beni ilk on bir de oynatmıştı.

O maçı 3-1 kazanmış ve bende iki gol atmıştım.

O günden sonra beni hiç kesmedi takımdan.

Sonradan anlamıştım ki, sevgili Ahmet Amcam; “yeğenine torpil yapıyor demesinler” diye beni oynatmıyormuş.

Amcam bu konularda hem çok mütevazı hem de çok hakkaniyetli davranırdı…”

Merhum Kara Ahmet büyüğümüzle birlikte Çayelispor’da görev yapan tüm Antrenörlerimizi de bu vesile ile bir kez daha yâd etmek isterim.

Ahmet Yelkenci(Kara Ahmet), Güngör Ketenci, Yılmaz Kurtuluş, Seyfettin Karadayı (Yarbay, Askerlik şube başkanı sinema oyuncusu),Yeltekin Çakır, İsmail İzibelli (Üsteğmen), Güngör Ozan, Şenol Birol, Gürbüz Yelkenci, Yüksel Yelkenci, Yusuf Kurçenli, Kadir Engin, Mustafa Azman, İsmail Hakkı Yazıcı, Mehmet Ali Karaca, Şevki Tonyalı.

Çayelispor’a hem futbol oynayarak hem de uzun yıllar hocalık yaparak hizmette bulunan “Ahmet Yelkenci Hocamız ” Çayeli’nin Hikâyesinin içinde çok özel yere sahip değerli bir futbol emekçisiydi. Mekânı Cennet olsun.

 Çayelispor 30 yıl sonra Profesyonel Lig olan 3. Lige çıkmaya hazırlanırken, Merhum Ahmet Yelkenci’nin, yakında çıkacak olan “Çayeli’nin Hikâyesi” isimli kitabımız için kaleme aldığım hikâyesini, hem şampiyonluk hediyesi olarak hem de bayram vesilesi ile yeni nesile tanıtmak istedim.

Çayelispor’a sponsor olan Smart Holding’’e de tüm Çayelililer adına teşekkür ederim.

Hayırlı Bayramlar.

Kaynak: HABER MERKEZİ