345 maddelik TCY'de 39 kez değişikliğe gidildi. Bazı maddelerde birkaç kez olmak üzere toplam 184 madde değişikliği yapıldı. 335 maddelik CYY'de 49 kez değişikliğe gidildi. Bazı maddeler birkaç kez olmak üzere 289 madde değişikliği yapıldı. 124 maddelik CİY'de 42 kez değişikliğe gidildi. Bazı maddeler birkaç kez olmak üzere 133 madde değişikliği yapıldı. 

Cezaevleri de dolu denilerek Ceza İnfaz Yasası'nda değişikliğe gidileceği söyleniyor. İnfaz rejimi, ceza adaleti ile ilgili en önemli konulardan.

AKP, infaz sistemindeki sorunları giderdiğini söyleyerek, bu arada kendilerinin çok özel gördükleri kişilerin yararlanmasını da sağlayarak, bazen de arka planı bilinmedik biçimde düzenlemeler yapma yoluna gidiyor. Bunu da TBMM'deki çoğunluğu gereği tek başına gerçekleştirebildiği için, diğer partilere söz hakkı tanımadan, sürekli infaz rejimi ile oynayarak, adeta bir lütuf gibi, sadece kendisine siyasal yarar sağlamak amacıyla yapıyor.

İnfaz rejimi bir partinin canı istediğinde el atacağı bir düzenleme değil ve olmamalı. Ancak infaz yasasını diğer yasalar gibi AKP kendi TBMM çoğunluğu ile değiştirebildiği için diğer partilerin görüşünü almadan ve önemsemeden her seferinde bu yola gidiyor.

İnfaz rejimi konusundaki düzenlemeler artık o hale gelmiş durumdaki, bu mevzuatı uygulayan yargıç ve savcıların bile büyük bir bölümü mevzuatın yarattığı belirsizlik nedeniyle işin içinden çıkamıyor. Bunun son bir örneği olarak Selçuk Kozağaçlı olayında yaşananlar tam bir ibretlik. İnfaz rejimi kevgire dönmüş durumda.

AKP'nin infaz düzenlemeleri ile salıverilen kişiler yönünden cezalardan kaynaklanan "hak kısıtlılıkları" sürdüğü için, bu kişiler genel olarak yine çalışma yaşamında, toplumsal yaşamda, siyasal yaşamda hak sahibi olamayıp dışlanıyor. AKP yaptığı düzenlemelerle sadece günü kurtarmış oluyor. Bu konumdaki kişilerin haklarına her yönüyle kavuşmasını istemediği için de infaz rejimi ile oynamaktan hiçbir zaman vaz geçmiyor.

Hukuki gereklilik gözüyle bakılacak olursa örneğin umut hakkı, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin Türkiye hakkında da verdiği kararlar gereğince, infaz yasalarında düzenleme yapılarak mutlaka kabul edilmesi gereken bir insan hakkı. Bakıyoruz, yapılacağı söylenen düzenleme kapsamında bu hakkın olmadığını, AKP'nin yine kendi başına buyruk hareket ettiğini görüyoruz.

AKP döneminde AKP'nin desteğine mazhar olup da mahküm olan, toplumsal bellekte adı bilinen hatırlanan neredeyse kimse yok. Yargı sistemi bu halde. Olanlar var ise Cumhurbaşkanı onların da bir yolunu bulup genellikle ilk fırsatta zaten cezalarını kaldırıyor. Adalet sisteminin mevcut durumu itibarıyla cezalar ya muhaliflere ya da AKP'nin müdahil olmasını gerektirmeyecek kişilere yönelik olarak verilir halde. AKP, her konuya sadece kendi siyasal yararları yönünden bakıyor. TBMM’de genel affı çıkaracak nitelikli yeter sayısı bulunmadığı için ne genel af konusunu gündemine alıyor ne de böyle bir konuya öncülük yapıyor.

Yargının ve yasaların araçsallaşması, yargı bağımsızlığının dibe vurması, OHAL KHK'larının içerik ve sonuçları, bu ortamda yargı kararlarının verilmesi, infaz rejiminin hukukilikten uzaklaşılıp kevgire çevrilmesi gibi nedenler karşısında, artık AKP başına buyruk hareket etmemeli, siyasal çıkarları yönünden konuya yaklaşmamalı, nitelikli yetersayı gerektirdiği için tüm partiler oturup genel affın gerekliliği, içerik ve koşullarını tartışmalı ve ancak bunun sonrası dönem için yeni bir infaz rejimi ve bunu düzenleyecek bir yasa konusunda da anlaşmalı. İnfaz rejimi de artık kevgire çevrilmemeli. Ceza adaletinin temeli olduğu da unutulmamalı.

Kaynak: AA