Şunu bir kez daha anladım ki; Ak partiye oy veren seçmenin büyük bir kısmı oy verdiği partiye “dini hassasiyet” açısından bakarak oy veriyor!
Tatil nedeniyle bulunduğum Rize’de bu durumu bir kez daha tespit etme imkânım oldu…
Rize’nin köyleri, yaylaları ve nihayet şehir merkezinde görüşme imkanım olan Ak Partililerin hemen hemen hepsi; birinci olarak oy verdikleri partiye din eksenli oy veriyor, ikinci olarak da hemşerilik duygusuyla oy verme eğilimindeler!
Ak Partinin dışında her hangi bir parti ve cemaat figürünün burada söz hakkı yok gibi!
İşin en dramatik tarafı şu; on üç yıllık iktidarı zamanında Ak Partinin yapmış olduğu hataları bir bir Ak Partililere anlattığımızda ortaya koydukları savunma mekanizmaları şu;“hedefe giderken zaman zaman bu tür tutarsızlıkların olabileceği ve bunun partinin ve liderinin günah hanesine asla yazılmayacağı “ noktasında ki derinliği ve hiçbir mantığı olmayan sığ düşüncede olmaları!
Hemen hemen tartışmaya girdiğim tüm iktidar partisi yanlılarına ifade etmeğe çalıştığım Ak Partisinin yanlışları karşısında geliştirdikleri argümanlar doğrusunu isterseniz beni gelecek adına umutsuzluğa sevk etti!
Her eleştiriye karşı ortaya koydukları sıradan karşı duruşun ne fikri ne de ahlakı bir geçerliliği olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim!
O kadar ki; karşı hücuma geçtikleri noktada ki fikir sefaleti kahve üslubunu geçmeyen bir sıradanlıkta hayat buluyor! Bu durumu tespit etmek tüm samimiyetimle ifade edebilirim ki; beni derinden üzdü!
Bugüne kadar bu sayfa aracılığıyla size ulaşan yazılarımda ortaya koyduğum ayağı yere basan eleştirilerime karşı gerçeğe teğet geçmeyen eleştiriler beklerken, sıradan, hakikatle uzaktan yakından ilgisi olmayan şehir efsaneleri türünden eleştiriler almanın bende ki üzüntüsü başka oldu…
Özellikle okumuş yazmış ve makam sahibi olan insanlarla mesela Senoz Vadisinin zirvesinde kendi dünyasında yaşayan ülkesinde olup bitenlerden bi haber olan amcanın bu konuda aynı yöne bakarak aynı düşünceleri seslendirmesi trajikomik bir durum ortaya koymakta!
Sanki bu düşünceler aynı merkezden yönlendiriliyor ve hemen hemen her defada ayni sonucu doğuruyor gibi bir durum ortaya koyuyor…
Dış politikada, sıfır sorun üzerine kurulan düşünce dünyaları yerle bir olduktan sonra “sıfır sorun” politikasının yerini “orta doğuya çeki düzen vermek için bunun gerekli olduğunu “ söylemekten geri durmayan iktidar yanlıları, ölen ve ülkelerinden uzaklara giden Müslümanların dramlarına teğet geçen söylemler geliştirmekten geri durmayarak hayal kırıklığı yaratmışlardır!
Yıllardır ülkeye kendi bakış açılarıyla çeki düzen vermek için yola çıkıp ortaklık kurdukları cemaatle kavgaya tutuştuktan sonra “ Yahudi işbirlikçileri” diye yaftaladıkları cemaat lideri ve mensuplarına karşı geliştirdikleri yüksek düzeyli sindirme ve hakaret üslubu ayrı bir hayal kırıklığı yaratarak toplumu kutuplaştırmaktan geri durmamışlardır!
Dün görüşen “şerefsizdir” dedikleri PKK terör örgütüyle yıllarca görüşerek milletin başına bela ettikleri “açılım safsatasına”, yine dün “yolunuz yanlış derhal bu yoldan dönün” diyenlere karşı hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği ölçüde aşağılayıcı bir tarzda geliştirdikleri eleştiriler yapanlar, bugün aynı noktaya gelerek yeni bir hayal kırıklığı daha yaşanmasına sebep olmuşlardır!
Ekonominin tıkandığı noktada “bu diş güçlerin işidir” diye beceriksizliklerine diş güç kılıfı arayan ve bunu da seçmenine yediren on üç yıllık iktidar bu konuda da hayal kırıklığı yaşatmış ama seçmen nezdinde hala “diş güç paranoyasını” kullanmaktan geri durmamışlardır!
Şimdi ise; 7 Haziran seçimleri sonucu oluşan meclis aritmetiğinin dayattığı mecburiyetleri ortadan kaldıran argümanlar geliştirerek tüm suçu başta MHP olmak üzere diğer siyasi partilerin üzerine boca ederek muhtemel bir erken seçimde kendilerine ve seçmenlerine yeni bir sayfa açarak tek başına nasıl iktidara gelebiliriz diye topluma yeni hayal kırıklığı yaşatmanın yolunu açmışlardır!
Peki son tahlilde on üç yıllık iktidarın sorumluluğunu kim üstlenecek ve kim hesap verecek!?
Fatura, sorumluluğu olmayan muhalefet partilerine mi kesilecek?
Bu soruyu soruyor ve yeni bir hayal kırıklığı yaratmadan cevap istiyorum!
Görüşmek üzere, Allah’ a emanet olun…