Genel

Erzurum İspir'de Gezliecek Yerler

Abone Ol

İspir Kalesi

İspir Kalesinin 12. yüzyılda bu bölgede hüküm süren İlhanlılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Kalede, günümüze kadar gelebilen bir kitabe bulunmadığından yapım tarihi ile ilgili net bir bilgi elde edilememiştir. Kale, 16. yüzyılda Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından onartılmıştır. Kalenin temeli, Çoruh Nehrinden toplanan taşlardan yapılırken, üst duvarların inşasında blok kesme taş kullanılmıştır. Kale içerisinde bulunan mescidin minaresi, aynı zamanda kalenin gözetleme kulesi olarak hizmet vermiştir.

Çoruh nehrinin sol yakasını takip ederek Erzurum yolu ile İspir’e girerken, bir tepenin üzerinde bütün güzellik ve heybeti ile İspir Kalesi sizi karşılayarak asırlık tarihi geçmişi ile sizi yüzyıllar öncesine götürür. Kale; İspir’e hakim bir tepenin üzerine inşa edilmiştir. İç kalesi ve mescidi tepenin en yüksek yerine bir pırlantalı taç gibi oturtulmuştur. Dış kalenin şehir tarafındaki duvarları yıkılmıştır. Kalenin inşasında başka kalelerde görülmeyen bir hususiyet vardır. Kalenin ve kale camisinin duvarlarının alt kısımları nehirden toplanmış, suların sürükleyip aşındırdığı ve törpülediği renk renk taşlarla yapılmış, üst kısımlarında muntazam kesme taş kullanılmıştır.

İlk bakışta kalede Erzurum iç kalesindeki kulenin ve mescidin mimarisinin hâkim olduğu görülür. İspir Kalesi’nde de mescidin minaresi ayni zamanda bir gözetleme kulesi olarak yapılmıştır. Kalenin minaresi taştır ve incedir. Mescidin kubbesinin tenasübünü sülün minaresi tamamlamaktadır. Kalenin güney tarafına yapılan Saltuklu eseri mescidin temellerinden başka; içi, dışı ve kubbesi de muntazam kesme taşla yapılmıştır. Mescidin duvar kalınlıkları 115 santimdir. Dışarıdan cephesi 10.80 m, derinliği 9.5 metredir. Girerken sol tarafta olan kapısının üstünü istelâktitler süsler. Kapının söveleri ve üstündeki kitabesi sökülmüş, yok olmuştur.

Yedigöller

Ovit Dağı zirvesi ile Kaçkar Dağları'nın güneyinde bünyesinde barındırdığı göllerle eşsiz bir güzellik sunan Yedigöller, Kaçkar Dağları'nın büyüleyici tepeleri arasında kendini inzivaya çekmiş görüntüsü, tertemiz havası, buz ile eşsiz bir doğal güzellik sunar. 
 

Dağcılık sporuna oldukça uygun olan 3 bin 200 metre yükseklikteki Yedigöller yöresinde her yıl çeşitli dağcılık organizasyonları yapılmaktadır. Bölge, iklim şartlan ve doğal güzellikleriyle Kamp Turizmi için de elverişlidir. Yedigöller’de hemen hemen her dönem kar görmek mümkündür. Gökyüzünün bulutlu olduğu durumlarda bile göl yansıması ile oldukça etkileyici fotoğrafların çekilebildiği Yedigöller, fotoğraf sanatçılarının da vazgeçilmez gezi alanıdır.
 

Erzurum'a 115 km, Rize merkezden 125 km uzaklıkta yer alan Yedigöller'e, Çayırözü köyünden 21 kilometrelik stabilize yolla ulaşılabilir. İspir ilçe merkezinden 39 kilometrelik Mor Yayla (Madur) yoluyla da gidilebilen Yedigöller'e İspir’e 25 kilometre mesafedeki Yedigöller köyü üzerinden geçen yol da tercih edilebilir. Yedigöller Köyü çıkışında 3 kilometrelik toprak yol, platodan gelen suların şelaleye dönüştüğü bir noktada sona erer. Şelaleden bir saatlik yürüyüşle Kuzu, Koyun, Sinekli, Göbekli, Yıldızlı, Karanlık ve Aygır göllerine varılır. Değişik boyutlarda 11 gölden oluşan bu bölgeye normal bir otomobille gitmek mümkün değildir.

Dağların Güneyinde kalan vadiye hafta sonu güneşli bir havada gidilebilir. Yedigöller'e gitmek için en iyi zaman haziran ayının 15'inden sonrası ve ağustos ayının sonlarıdır. Kışın göller 1 m kalınlığında buz tutar. Bölgede ise 2 ila 5 metre arasında kar bulunmaktadır. Buzlar haziran ayının on beşinden sonra erimeye başlar.Bin bir çeşit çiçeğin olduğu Yedigöller’de göllerin iki tanesinde alabalık yaşamaktadır. Son derece temiz olan göllerden su içilebilir.

Dikenli Yaylası ile Yedigöller'e trekking ve hiking yapılmaktadır. Alpin çayırlara ve buzul göllere ulaşan bu patika yürüyüşçüler için çok tercih edilen görkemli bir yoldur. Yedigöller’de doğal yaşamda bulunan hayvanların yanı sıra ur kekliği, vaşak, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban ördeği, kırmızı benekli alabalık, porsuk, boz ayı, kara kartal, atmaca, dağ kargası, dağ engereği gibi ender bulunan türler bulunmaktadır. 

Tarihi Sırakonaklar Evleri

Sırakonaklar mahallesi günümüzdeki adını iki üç katlı taş ev yapısındaki konaklardan almıştır. İlçeye 50 km uzaklıktaki yerde yerleşim dağınık bir yayılış göstermektedir. Yedi mahalleden oluştuğu için “Sırakonaklar” adını alan köydeki bazı evlerin yaşı 100’den fazladır ve köy iki büyük derenin arasındadır. Kuzeybatıdan gelen Davalı Dere ile kuzeyden gelen Soğanlı Dere köyde birleşerek Sırakonaklar Deresini oluşturur. Bu dere de yaklaşık 30 kilometre sonra Çoruh Nehri’ne karışırr. Sırakonaklar Dere’nin aktığı vadinin yamaçları sonbaharda büyüleyici bir şekilde pastel renklere bezenir. Davalı Dere’nin üzerinde bulunan Davalı Yayla ise mahallenin hemen üzerinde geniş bir düzlüktedir. Buradan birkaç saatlik yürüyüşle Kaçkar Dağları’nın en büyük buzul gölü olan Deniz Gölü’ne ulaşılabilir. Soğanlı Dere üzerinden birkaç saatlik yürüyüşle önce Danma Gölü’ne, oradan da Soğanlı Yayla’ya gidilebilir.

Sırakonaklar yerleşmesi, güneyde Çoruh havzasından başlayıp kuzeyde Kaçkarlar’ın yamaçlarına kadar uzanan vadi içerisinde farklı mahallelerden oluşmaktadır. Mahallelerde evler (genelde iki ya da üç katlı, bazen de 4 katlı taş yapılar), samanlık ve ahırlardan oluşmaktadır. Her bir mahalle kendi içinde kümelenmiş bir yerleşme özelliği göstermektedir. Evler genellikle kuzey-güney yönünde vadiye hakim olarak konumlandırılmıştır. Evlerin topoğrafya üzerindeki yerleşiminde eğim dikkate alınmış, rasyonel bir değerlendirmeye varılmıştır. Asıl cephe, vadiye yukarıdan hakim konumdadır. Kuzeye ya da soğuk rüzgarlara dönük cephelere ancak servis pencereleri açılırken, güney yönündeki cepheler çok pencereli olarak tasarlanmıştır. Ayrıca, balkonlar da bu yönde düzenlenmiştir.

Konakların temel yapı malzemesi taştır. Dış duvarlarda en az 60 cm kalınlıkta masif taş duvarlar görülür. Kimi evlerde çamur harçlı moloz ya da kaba yontu taş duvarlar göze çarparken, daha varlıklı ailelerin sahip olduğu evlerde kireç harçlı, ince yonu taş duvarlar gözlenir. Duvar konstrüksiyonlarında tüm evlerin ortak özelliği köşe taşlarıdır. Evlere göre 60-90 cm boylarında kesme granitlerin yatay olarak yerleştirildiği duvar köşe birleşimleri Sırakonaklar’a özgü bir karakteristik oluşturmuştur. Dış duvarların tümünde gözlenen ahşap hatıllar da bu görünüşü desteklemektedir. Kapı-pencere gibi boşlukların üzeri kimi evlerde ahşap lentolarla geçilirken, kimilerinde de yine tek parça granit bloklar kullanılmıştır. Çavuşlar (Kivur) mahallesindeki terk edilmiş eski okul binasında uygulanmış tek parça kemer lentolar, az rastlanır ilginç örneklerdendir.

İç mekanlarda tavan, taban ve ara bölmelerin bazılarında ahşap kullanılmıştır. Kapı ve pencere gibi yapı elemanlarıyla çatı konstrüksiyonu tamamen ahşaptır. Cephenin önemli özelliği olan balkonlar da ahşap malzemeyle payandalı açık çıkma şeklinde inşa edilmiştir.

Elmalı Mağarası

İlçeye bağlı Elmalı Mahallesi sınırları içinde yer almakta ve İspir'e 17 km uzaklıkta bulunmaktadır.

Elmalı Mağarası, ülkemizin henüz tam olarak incelenmemiş mağaralarından biridir. Şu ana kadar mağaranın aydınlık ve yarı aydınlık bölümlerine dair bazı gözlemler yapılmıştır. Ulaşılan son noktadan ileriye doğru alçalarak devam eden mağaranın sadece girişten itibaren yaklaşık 400 metrelik bölümüne ulaşılmıştır. Bu mağara, 5.000 kişiyi rahatça barındırabilecek genişliktedir. Mağaranın diğer bölümlerine donanım yetersizliği, çökme tehlikesi, yarasa yoğunluğu, zifiri karanlık, zeminin kaygan oluşu gibi nedenler ve olası tehlikeler yüzünden girilememiştir. Süreç içinde yeni teçhizat ve donanımlı bir ekiple mağaranın girilemeyen bölümlerine de ulaşılması hedeflenmektedir.

Mağara, Jura-Kretase yaşlı kireçtaşları içinde oluşmuş, havalandırma bölgesinde gelişmiş ve bugün itibariyle ihtiyarlık safhasına ulaşmış fosil bir mağaradır. Mağaranın girişi batıya bakar. Yüksekliği 2.5 m, genişliği 2 m’dir. Yatay yönde gelişme gösteren ve basamaklı, boyları 30 m’den 100 m’ye kadar uzanan bir galeri sistemine sahip olan mağaranın giriş yerine göre derinliği 17 metredir. Mağarada toplam 8 adet salon ve bunların tabanında çamurlaşmış sığ su birikintisi bulunmaktadır. Mağara damlataşı oluşumları bakımından zengindir.

Mağaranın içerisi serin ve rutubetlidir. Tavanlarından sızmakta olan sular, salon ve koridorları tamamen karakteristik sarkıt ve dikitlerle doldurmuştur. Dikitlerin çoğu 0.6x4 m ebadındadır. Mağaraya girişte sağ tarafta 4x6 m ebadında ve 3 m derinliğinde, tabii bir havuz da mevcuttur. Havuzdan sağ tarafa gidildiğinde 15-25 m boyunda, 7 m yüksekliğinde büyük galeride 1,5 m yüksekliğindeki sıra dikitlerde yoğunlaşarak yüzeyleşmiş 8-10 m boyunda taş masalar ile içerisindeki sarkıt, dikit ve yatıklar orijinallikleri ile çok güzel bir manzara vermektedir.

Elmalı mağarasının girişi kanatlı hayvanlar, kemirgenler ve sürüngenler dışında kurt, çakal, ayı gibi hayvanların tırmanmasına uygun değildir. Mağarada tespit edilen tek tür yarasalar olmuştur. Galerilerdeki kalın dışkı tabakasından yola çıkarak yarasaların çok uzun zamandan beri bu mağarada yaşadığı anlaşılmaktadır.

Mağarayı ziyaret etmek isteyenlerin Elmalı Mahallesi sakinlerinden yardım almaları tavsiye edilmektedir. Çünkü, birbirine benzeyen yan galeriler yüzünden bazı ziyaretçilerin çıkış noktasını bulmakta zorluk yaşadığı görülmüştür.