DÜZCE (AA) - ÖMER ÜRER - Son 24 yılda 3 büyük deprem yaşanan Düzce, riskli binaların yıkımı, güçlendirme, yapı stoklarının yenilenmesi ve yeni güvenli konutların inşası çalışmalarıyla "depreme dirençli kent" olma yolunda ilerliyor.
Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Hasar Tespit Kurul Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Arslan, AA muhabirine, Düzce'de 19 Ağustos ve 12 Kasım 1999'da yaşanan büyük depremlerin ardından geçen yıl 23 Kasım'da 5,9 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini hatırlattı.
Düzce Üniversitesi (DÜ) Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü de olan Arslan, geçen yılki depremden sonra yapılan hasar tespit çalışmalarından Düzce'nin zemin etüdü ve inşaat kalitesi bakımından "depreme hazır" kent haline getirildiği sonucuna vardıklarını söyledi.
Kentte yapı stokunun yenilenmesinin büyük avantaj olduğunu vurgulayan Arslan, "İşçilik kalitesinin arttığı görülüyor. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde malzeme ne kadar kaliteli ve pahalı olursa olsun işçilik kötü olduğunda yıkımlar olabileceğini gördük. Düzce, yapı stoku ve yapı denetim sisteminin iyi işlendiği kent. Zemin etüt çalışmaları net bir şekilde yapılıyor. Düzce'nin bundan sonra olası afetlerde yapı stokundan kaynaklı sorun yaşayacağını düşünmüyorum. Düzce, depreme dayanıklı ve dirençli şehir haline geldi." dedi.
- "Zemini dikkate almadan yapılan hesaplar hiçbir işe yaramayacaktır"
Arslan, depreme dayanıklı konut yapımında yer ve malzeme seçiminin önemine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Konut yaparken ne kadar iyi üstyapı yaparsanız yapın, zeminin kötü olması durumunda veya zemin dikkate alınmadan yapılan hesaplar, hiçbir işe yaramayacaktır. Yapı beklenenin çok üzerinde yüke maruz kalır ve yıkılabilir, göçebilir veya büyük hasarlar alır. Depreme karşı hiçbir şeyi ayrı ayrı düşünemeyiz. Önce yerimizi seçeceğiz, zemin etüdünü yapıp oraya uygun yapı tasarlayacağız, kat sayısını belirleyeceğiz ve uygun beton planlamalarını yapıp denetlemelerini yapacağız. Bir de amacına uygun kullanacağız. Bir konutu depo olarak kullanamazsınız. Kullanım amacının dışında olumsuz sonuçları olur. Yapı, taşıyıcı veya taşıyıcı olmayan bölümlerinden hasar alabilir fakat insanların içerisinden çıkmaya olanak sayılacak şekilde hasar olmalı."
Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Kurulu olarak Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede inceleme yaptıklarını ve afetin 1999 depremiyle benzer yönlerini araştırdıklarını anlatan Arslan, "11 ilde yıkılan yapıları incelediğimizde 1999 öncesi yapıların yıkıma uğradığını gördük. Yapının öncelikle üzerinde yük geçmişi var. Malzeme denetimi var mıydı yok muydu? Bugünkü yönetmeliklerdeki koşulları sağlıyor muydu? Beton, demir ve denetim var mıydı? Bunların hepsi sorulacak sorular. Ama en önemlisi mühendislik hizmeti alıp almamasıydı." ifadelerini kullandı.
Arslan, deprem bölgesinde 21 akademisyenle çalışma yürüttüklerini dile getirerek, "Tespitlerimizde 1999 öncesi yapılarda mühendislik hizmetinin alınmamış olduğunu gördük. Yine aynı yılda yapılmış kamu binalarında, yani mühendislik hizmeti almış binalarda hasar düzeylerinin sınırlı olduğunu gördük çünkü o binalar denetim ve proje hizmeti almıştı. Yani denetim mekanizması, mühendislik hizmeti almış binalar hasar alsa da bunun sınırlı kaldığını gördük. 11 ilimizdeki incelemelerimizde yapı stokunun eski ve kat sayılarının yüksek olduğunu gördük. Zeminin de iyi olmadığı bir yerde mühendislik hizmeti almamış binaların çökmesini normal karşılamak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Düzce gibi yönetmeliklere uyan illerde yaşanacak olası depremde yıkımın Kahramanmaraş merkezli depremlerin boyutunda olmayacağını görüşünde olan Arslan, "Mesela Erzincan, deprem konusunda yönetmeliklere Düzce gibi harfiyen uyuyor. Kat sınırlamalarına, yapı denetimlerine Erzincan'da harfiyen uyuluyor. Erzincan'da olacak deprem beni şu an korkutmuyor ama Adana, Malatya'dan bahsedecek olursak buraların yapı stoku hala eski çünkü buralar şehirleşmesini eskiden tamamlamış iller." şeklinde konuştu.
Arslan, kat sınırlamasının önemine değinerek, Düzce'de bunun uygulandığını sözlerine ekledi.