Sözlerin ve düşüncelerin anlamını yitirdiği günleri yaşıyoruz!
Çıkmaz bir sokağa girmiş bilinmeyen bir meçhule doğru gidilirken oluşturulan mizansenler etrafında gerçeklere teğet geçirilerek hayat bulan gündemlerin tutsağı olduk maalesef!
Böyle bir durum insan ve cemiyet için ne korkunç bir hal’dir!
Aslında bu sıradanlık kuyusuna her birimiz su taşıyoruz ama hiç birimizin bundan şikâyeti bile yok!
Gelin bu çıkmaz sokak maceramızı hep birlikte müşahhas hale getirelim.
Seçim süreci boyunca yaşadığımız pespayelikler ortada.
YSK(yüksek seçim kurulu) marifetiyle seçilen bir belediye başkanı seçildikten sonra yine YSK eliyle başkanlığı elinden alınmış ve ülkeyi sonu belirsiz bir sürü maceranın içine atmışlardır!
Bugün ortaya çıkan en somut durum İstanbul’un seçilen Belediye başkanına bu görevini yapmaması noktasında her türlü engellemeyi yapmaya çalışan bir iktidar; bu durumu fırsata çevirmek için “belediye başkanlığı görevi dışında” her işe burnunu sokmaya çalışan bir belediye başkanı ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğidir!
Bu sadece İstanbul Belediye Başkanı için geçerli olan bir durum değil tabii.
Birde hiçbir sorun yaşamadan İzmir’e belediye başkanı seçilen kişi var. Belediye başkanlığı görevi dışında her şeye burnunu sokan bu kişi, arkasına aldığı “yandaş kalemlerle” İzmir’e hizmet edeceği yerde, Kıbrıs meselesine kadar burnunu sokmakta, hızını alamayıp terörü destekleyen bir partinin sözcülüğüne de soyunmaktadır!
İmralı’da yatan caninin mesajının bir akademisyen tarafından seçimlere beş kala TV’lerde okunduğunu hatırlayacak olursak, İzmir belediye başkanının bunların sözcülüğünü yapmasına devam etmesini de anlayabiliriz! Çünkü bu konularda iktidar ve ana muhalefet partisi “ruh ikizi” gibiler. Biri bırakıyor, diğeri eline alıyor sazı!
Hâlbuki milletin oy vererek seçtiği belediye başkanları davranışlarını “kamuoyunun tepkilerine” ve “ahlaki değerlerin ölçülerine” göre ayarlamak mecburiyetindedirler!
Ülkemizin gündemini başkanların tutumlarının krizi meşgul etmişken son günlerde başımıza bir de “Trump belası” musallat oldu!
ABD Başkanı ile bir boğuşmadır gidiyor son günlerde!
Bu durumu engellemekte mümkün görünmüyor!
Son dakika haberleri her TV kanalının ekranına düşe düşe, insanların kendi inandıkları normları savunma iradesini de ellerinden alıyorlar!
İstanbul ve Antalya’da “siyanür” içerek hayatlarına kıyan üç aile faciası toplumun önünde cereyan ederken; nedenlerine bakılmadan mümkün olabildiği en erken zamanda gündemden düşürüldüler!
Bir gün önce mahkemenin bıraktığı “fetö tutuklusu bir gazeteci” başka bir savcının itirazı üzerine yeniden tutuklanırken “son dakika” haberleriyle TV kanalları ve internet siteleri vasıtasıyla cemiyeti şoka uğrattı!
Sözde muhafazakâr görünüşlü ama bu değerlerin yanından bile geçmeyen sonradan görme bir kadın ve onun peyki konumunda ki bir eş; toplumun gözü önünde “sıradanlığın” en dibini göstererek aslında ne olmamamız gerektiğini bize bir güzel öğretti!
Bir ilimizde Türkiye’nin en büyük ikinci Camisinin yapımı sırasında içerde kurulan iskelelerin çökmesi sonucu bir mühendis 33 saat sonra enkaz altından çıkartıldı. Aslında bu enkazın altında “Cami Cenneti” olan ülkemizde toplumu sömürme enstrümanı olarak kullanılan “din anlayışı” kalmıştır!
Toplum olarak ekonomik krizle boğuşurken önce Çamlıca’da şimdide Gaziantep’te devasa büyüklükte bir cami yapmak nereden bakarsak bakalım milletin “dini inançlarını” sömürerek, ekonomik başarısızlıklarının üzerini örtmektir!
Son olarak delinin birisi bir kuyuya taş attı tüm Türkiye o taşı kuyudan çıkartmak için uğraşıyor!
Kaç gündür Beştepeye giden CHP’li kim diye soruluyor ama herkes topu taca atıyor. Sadece topu taca atmakla kalmıyorlar cevaplanması gereken yeni sorular eklenerek milletin hem kafasını hem de asabını bozmaya devam ediyorlar!
Giriş cümlemde sözlerin ve düşüncelerin anlamını yitirdiği günleri yaşıyoruz demiştim.
Bir tarafta; işsizlikten, yoksulluktan, terörden, gelecek kaygısından yorulmuş, bıkıp usanmış milletin ekseri çoğunluğu var.
Diğer tarafta ise; bu milletin milli refleksleriyle oynayan bölücüler, çeşitli “siyasi angaryalarla” millete rağmen kriz çıkaranlar; bu meseleleri çözeceği yerde benzinle ateşe gidenler ve en nihayetinde bütün bu olup bitenleri “son dakika” haberleri adı altında yanlış doğru bakmadan milletin asıl gündemine teğet geçen medya vardır!
Aslında “siyaset yapanların” istediği de budur!
Siyasetin “mutlu azınlığı” bu kargaşadan beslenecek ki “iktidarları ve keyifleri” hiç bitmesin!
Benim size “son dakika” haberimle yazımı nihayetlendirmek istiyorum!
“Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden.
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden”
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun.