Düşünün geçen sene bu zamanları büyük çoğunluk gençlerin ekran karşısında uzun zaman geçirmesinden şikayetçiydi. “Yüzlerini göremiyoruz” diyordu anne babalar. Hele aile büyükleri çok nadir görebiliyordu gençleri. Eve gelen misafirlerle zoraki bir selamlaşma belki oluyordu. Şimdi geçen yıl akıllı telefon kullanmayı reddedenlerin bile whatsapp grupları var, facebook, instagram hesapları açıldı, görüntülü konuşmalar yapılıyor, kutlamalar, sanal tartışmalar. Artık gençler çok göze batmıyor.
Ailece dijitalleştiğimiz bugünlerde yüz yüze görüşebilmenin özlemini yaşıyor çoğumuz. Bir grup halinden memnun bu şekilde devam edebilir hayatına, bir grupsa gezmeyi, eğlenmeyi özledi. Sanal dünyayı bilmeyene öğrenme fırsatı oldu. Bu dönemde öğrenenlerin Pandemi bitiminde yüz yüze ilişkilere dönmeleri kolay olacaktır diye düşünüyorum.
Sözlü iletişimde beden dilini, ses tonunu kullanmak iletişimin nerdeyse % 90’ını oluşturur. Konuştukça öğreniriz, kimimiz de eğitimle geliştirir. İletişimi çoğunlukla yazarak yapanlarda sözlü iletişimde beden dilini kullanmada başarısızlıklar olabiliyor. Elini, kolunu nasıl kullanacağını bilememe, göz teması kuramama sorunlarını belki de fark etmişsinizdir. Ayrıca duruş bozuklukları da fiziksel olarak görülebilen sorunlardan. Bunun dışında sosyal medyada çok rahat konuşabilenlerin yüz yüze gelince konuşamayıp sustuğunu, çekingenlik gösterdiğini fark etmişsinizdir. Ekran arkasına saklanıp ukalalık yapanları, başkalarını rahatsız edici tavır takılanları bunun dışında tutuyorum. İletişim kurma konusunda kendini yetersiz görenleri, sosyal fobi yaşayanları kastediyorum. Gülerken, kızarken gözünde emojiler oluşanları.
Sosyal medyada paylaşılan, fotoğraflar, videolar…
Özenle seçip paylaşanları düşünün. Kendi için oluşturulmuş yeni bir otobiyografi gibi. Kimi kendini o biyografiden tanıyanlarla günlük hayatta karşılaşmak bile istemiyor, kendini saklıyor. Sahne önü ve sahne arkası gibi… Hangi kimlik gerçek? İletişim kurmada zorluk çekenler için fırsat yaratan bir ortam da sosyal medya, fakat o fırsatı hayatına geçiremeyince istenilen mutluluğu sağlar mı? Kendi hayalindeki kişiyi oynayan biri belki hayalini gerçekleştiriyor ama kendine yabancılaşıyor. Başkalarına da hayal pazarlıyor olmayan ama kendinin kurguladığı sanal kimlikliğiyle…
Sağlık sorunları, eğitim sorunları, ekonomik sorunlar derken şu an bazı sorunları arka planda bırakıyor veya görmezden geliyor olabiliriz. Yüz yüze eğitime geçileceği dönemde akademik olarak arayı kapatmak ailelerin ve eğitimcilerin beklentisi. Bunun yanında hem ailelerin hem eğitimcilerin anlatmaya çalıştığım iletişim sorunlarını çözmek için hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa dijital beden dilini kullanan nesil yetişecek.