Nihayet,28 Şubat post modern darbesini yapanlar, 15.yılında hukuk önünde hesap verme noktasına geldiler! Üstelik “bin yıl sürecek iddiasında” olan bu darbenin bu kadar kısa sürede hesabının sorulacak olması, milli irade açısından fevkalade önemlidir…
Cumhuriyet tarihimiz maalesef örtülü ve açık birçok darbeye muhatap olmuştur…
27 Mayıs,12 Mart,12 Eylül,28 Şubat ve 27 Nisan askeri darbeleri sistemli olarak her on yılda bir yapılarak “askeri vesayetin” millet egemenliğini sekteye uğrattığı dönemler olarak tarihteki yerlerini almışlardır…
Önce iki tespitle yazımı açmak istiyorum…
Birinci tespitim şu; her on yılda bir yapılan askeri darbeler, milletin lehine olmamış, bilakis, milletimizin hafızasında sonuçları açısından tamir edilemez yaralar açmıştır!
İkinci tespitim de şu; yapılan bu darbelere karşı, milletimiz aslında karşı bir darbe yaparak darbecileri bertaraf etmiştir! Ama bunu anlamaktan uzak siyasi partilerimiz milletin verdiği mesajı alamayarak her defasında yeni bir darbeye muhatap olmuştur!
Şöyle ki; 27mayıs darbesinden sonra, AP(Adalet Partisini),12mart’dan sonra CHP’yi ve MSP’,12eylül’den sonra ANAP’ı ve nihayet 28şubat post modern askeri darbesinden sonra, darbeye muhatap olan birinci derecede ki partileri ilk genel seçimlerde iktidara taşıyarak bir nevi darbecilere ”yanlış yaptınız” mesajı yollamışlardır!
Askeri darbelerde irdelenmesi ve eleştirilmesi gereken durum kanaatimce şudur; bugüne kadar yapılan müdahalelerde, memleketimizin içine düştüğü bu durumlarda, darbeyi engelleyecek hiçbir siyasi partinin ve liderinin çıkmaması hatta el altından ordumuzu böyle bir “askeri darbeye” zorlamaları noktasında olmalarıdır!
Bugüne kadar yapılan tüm darbeler milli iradeye yapıldığına göre; milli iradenin temsilcisi olduğu iddiasında ki siyasi partilerimiz ve onların idarecileri, darbeler tarihi boyunca sınıfta kalmışlardır!
Bu konuda tek istisna, kim ne derse desin Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Partisidir!
Ak partisi,27nisan e-muhtırasına karşı sağlam durmuş ve bugün, geçmişte yapılan “askeri darbelere” hesabını sorar konuma getirmiştir “milli iradeyi!”…
Evet kim ne derse desin; Ak Parti iktidarı, yeni yönetim anlayışıyla “yürekli bir tutum takınarak” bu defa darbecilere geçit vermemiştir!
Eski dönemlerde, hükümetler ve sivil toplum kuruluşları eliyle davetiye çıkarılan darbeler, bugün milli iradenin temsilcisi olan bir parti eliyle bertaraf edilir noktaya gelmiştir…
Ama ne yazık ki, hala bazı siyasi partilerimiz olup biteni anlama noktasında değillerdir ve bu tutumlarından dolayıdır ki, milletimizden şamar üzerine şamar yemektedirler!
Vatanı kurtarma kaygısıyla “askeri darbe” yapan ordumuz bundan sonra aslı görevi olan “vatanın sınırlarını koruma” görevine dönecektir!
Bundan sonra milletimizin iktidar partisinden beklentisi şudur; mademki darbeleri ve darbecileri yargılamaya muktedir oldunuz, bu yargılamayı “adalete uygun” ve sadece askerlerle sınırlı kalmadan, özellikle 28şubat post modern darbesinde, askerimizi “darbe şakşakçılığıyla” alkışlayan ve destek çıkanlarında adalet önünde hesap vermesinin önünü açmak olmalıdır!
Bu sefer, hakikatten “adıl yargılanmalar” olsun. Diğer davalarda ki yargılama usulleri, milleti derinden üzmekte ve kafalar karışmaktadır! Bu defa bu yargılamaların suyunun çıkmamasını istemektedir milletimiz!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “balans ayarı yapanların hak ettikleri yaptırımlar uygulanmalıdır” sözü gerçekten çok önemlidir. Darbeye muhatap olan insanımızın maddi kayıplarından ziyade, yaşadıkları “insanı hüzünler”, bütün darbelerin ortak noktası olmuştur. Onun için, darbecilerin yapmış oldukları bu “insanı tahribatları”, millet adına iktidar olanların bir yolunu bularak bertaraf etmesi ve “iade-i itibar” yapmaları gerekmektedir…
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “ Türkiye sabah erken kalkanın darbe yapabildiği bir ülke değildir” sözü, bundan sonra darbe heveslilerine “milli iradenin” iş başında olduğunu açık seçik ifade etmesi bakımından da manidardır!
Ve bu yargılamalarda ki son arzum şudur; göz bebeğimiz olan ordumuzun, bundan sonra, içinde çürükleri ve “darbe heveslilerini” barındırmaması,”Cumhuriyetimizi korumak ve kollamak işini” milletimizin kendisine bırakması olacaktır!
Görüşmek üzere, Allah’a emanet olunuz…