Çekya'nın kuzeydoğusundaki Podkrkonosi Dağları'nda yürüyüşe çıkan bir grup gezgin, ağaçlık yamaçlarda kestirme bir patika yol izledikleri sırada tarihin en dikkat çekici hazinelerinden birine rastladı. Grup, toprağın altına gömülü şekilde yaklaşık 7 kilogramlık altın ve mücevher yığını buldu. Hikayesi ise sonradan ortaya çıktı...
"KUTUYU GÖRÜNCE ÇENEM DÜŞTÜ"
Doğu Bohemya Müzesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Miroslav Novak, buluntunun "modern Çekya tarihinin en olağanüstü keşiflerinden biri" olduğunu söyledi. Novak, kendisine getirilen kutuyu açtığında yaşayadığı şaşkınlığı şöyle anlattı:
"Kutunun içini görünce çenem düştü. Alüminyum bir tekne ve biraz ilerisinde bir demir kutu bulunmuş. tenekenin içinde 598 altın sikke, her biri siyah kumaşa sarılmış şekilde diziliydi."
Demir kutuda ise toplamda 16 tütün kutusu; 10 bilezik, bir gümüş telden çanta, bir tarak, bir zincir ve pudra kutusu bulundu. Nesnelerin çoğu sarı metalden, yani büyük ihtimalle altındandı... Uzmanlar yalnızca altınların yaklaşık 250 bin sterlin (yaklaşık 13 milyon TL) olduğunu belirtiyor. Ancak tarihi değeri ölçülemeyecek kadar büyük...
İKİ TEORİ ÖN PLANA ÇIKTI
Araştırmacılar, bu hazine yığınının neden dağ yamacına gömüldüğünü çözmeye çalışıyor. Uzmanlara göre değerli eşyaların toprak altına saklanması, tarih boyunca yaygın bir uygulama.
Yapılan keşifle ilgili iki teori güçlü şekilde öne çıktı:
1. 1938'de Almanya'nın Sudet bölgesini ilhak etmesinin ardından birçok Yahudi ve Çek vatandaşı iç bölgelere göç etmişti. hazine, Nazi işgalinden kaçmak isteyen birine ait olabilir.
2. 1945 sonrası Stalin'in komünist rejimi tarafından sürgün edilen Almanlara ait olabilir.
Müze Müdürü Petr Grulich ise bunun bir Yahudi ailesine, sürgüne uğrayan bir Çek'e ya da bir Alman'a ait olabileceğini, hatta antikacıdan çalınmış olma ihtimalinin bile tartışıldığını ancak bunun daha zayıf bir olasılık olduğunu ifade etti.
SİKKELER BALKANLARDAN GELMİŞ
Nümizmatik Vojtech Bradle, sikkelerin tarihlerini analiz ederek en yenisinin 1915 tarihli olduğunu belirledi. Sikkelerin çoğunun Avusturya-Macaristan döneminden, özellikle Franz Joseph I zamanından kaldığı tespit edildi. Ayrıca bu paraların orijinalde Viyana'dan Balkanlara gönderildiği, 1920'lerde Sırbistan; Hırvatistan ve Slovenya Krallığı tarafından yeniden damgalandığı anlaşıldı.
