Sınıf arkadaşımız İsrafil Kibar’ın babası yeni çıkan bir fotoğraf makinesini Almanya’dan Çayeli’ne oğluna göndermişti. 
Fotoğrafı çektikten sonra, çekilen pozu anında içinden çıkaran fotoğraf makinesini o gün okula getirmişti sınıf arkadaşımız. 
Çayeli Lisesinin Hopa Caddesine ve denize bakan tarafına gitmiş, ilk defa gördüğümüz bu yeni icat edilmiş fotoğraf makinesi ile fotoğraflar çekilmiştik.
Ders zili çalınca hep birlikte “6 Fen Edebiyat Sınıfına” doğru koşar adım koridorlardan yukarı çıkmış, sınıfa girerek sıralarımızda oturmuştuk.
Birkaç dakika sonra sınıfın kapısı açıldı, içeriye koyu yeşil takım elbisesini giymiş olan “Fizik Hocamız” Taha Uzun girmişti.
Hocamız, öğretmen masasına oturdu, koyu renkli gözlüklerini düzeltti,  yoklama yaptı, derse başladık.
İlk ders bitmiş,  teneffüs zili çalmış bütün sınıf Çayeli Lisesinin ön ve arka bahçesinde volta atmak için dışarı çıkmıştı. 
On dakika sonra ikinci dersin zili çalmış, bütün sınıf yeniden sıralarına geçip oturmuştu.
İkinci ders başladığı zaman, “6 Fen Edebiyat Sınıfında” muzipçe bir heyecan vardı.
Taha Hocayı, sınıfa girişinden, masaya oturuşuna kadar dikkatli bir gözle izlemeye başlamıştı bütün sınıf. 
Hoca sınıfa girmiş ikinci ders için, masasına oturmuştu.
Her zamanki gibi yoklama defterini açtı Taha Hoca; sonra başını kaldırmadan tebessüm etmeye başladı.
Zira, bir önceki derste arkadaşımız İsrafil, çaktırmadan “Taha Hocamızın” fotoğrafını çekmiş, Almanya’dan gelen fotoğraf makinesiyle çektiği hocamızın fotoğrafını yoklama defterinin içine koymuştu.
Taha Hocamız, bugün bile hatırlayınca tebessüm ettiğimiz “hiciv kokan cümlesini” birazda alaycı bir üslupla bütün sınıfa karşı söylemişti.
Önce fotoğrafı kimin çektiğini sordu. 
İsrafil hemen ayağa kalktı, tebessüm ederek; “ben çektim hocam” dedi. 
Taha Hoca tüm sınıfa dönerek; “ben sizi fotoğraf çekemezsiniz demedim, ben, ders çalışmazsanız üniversiteyi asla kazanamazsınız dedim” diye cevap verdi. 
6 Fen B sınıfı, Taha Hocamızın bu cevabına hak vererek gösterdiği anlayışı için teşekkür etti.

Taha Uzun Hocamız; birkaç neslin eğitim hayatına dokunmuş çok önemli bir değerimizdir.
Yapıcı, insanı çalışmaya ve düşünmeye sevk eden, sevecen ve idealist bir eğitimciydi Taha Hoca.
Çayeli Lisesinin efsane hocalarının arasına ismini altın harflerle yazdıran hocamızın üzerimizdeki emeği çok büyüktür.
Taha Uzun Hoca, sadece “fizik derslerine” girip ders anlatan bir öğretmen değildi. 
Memleketimizin yetiştirdiği değerli bir öğretmenimiz, örnek bir eğitimci, öğrencileriyle yakın ilişki içinde olan ve bir arkadaş sıcaklığıyla öğrencilerine yaklaşan çok değerli bir insandı.
Mustafa Kemal Atatürk; “Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır” derken şüphesiz büyük bir özveriyle bu ülkeye hizmet etmiş öğretmenlerimizi kastetmişti.
İşte Taha Uzun Hocamızda hiç şüphesiz Atatürk’ün tarifini verdiği o hocalardan biriydi.

Çayeli Lisesinde okuyup da değerli hocamızla hatırası olmayan talebe hemen hemen yok gibidir.
Çok nüktedan ve “atmaca sever” bir insan olduğunu bilen talebeleri, hocamızla okul içinde ya da okulun dışında bugün dahi unutamadıkları hatıralar yaşamışlardır.

Hepimizin okuduğu okullarda çok sevdiği öğretmenlerimiz mutlaka vardır. 
Ancak bazı öğretmenler vardır ki onları unutmanız asla mümkün değildir. 
Kişiliği, farklı ders anlatımı, sıra dışılığı ve en çok da bizim hayatınıza kattıklarıyla bambaşka bir yeri olur bu öğretmenlerin.
Onlar bizim için efsane olmayı çoktan hak etmişlerdir.
Elimizdeki bu kitapta bu yüzden Çayeli Lisesinde efsane olmuş “Taha Uzun Hocamı” anlatmak istedim.
Sınav yapmayı da aslında hiç sevmeyen bir eğitimciydi Hocamız.  
Dersi, derste anlatıp, talebenin anlamasını isterdi. 
Hocamız ders konularını etraflıca bir şekilde anlatarak ufkumuzu açardı.  
Eğitim hayatım boyunca ve daha sonra çocuklarımın okul hayatları boyunca gözlemlediğim gerçek şudur;
İyi öğretmenler; öğrencilerin öğrenme sürecinde onların hayatta nelere yeteneği olduğunu iyi algılayan ve anlayan kişidir. Böyle olunca, öğrenciler geleceğe yönelik atacakları adımlarda öğretmenlerinin kendileri hakkındaki görüşlerine güvenerek hareket ederler.
Hele Milli Eğitim Bakanlığının, katı olan müfredat programının dışında bir şeyler anlatabilmek her öğretmenin başarabileceği bir durum değildir. 
İşte Taha Uzun Hocamız bunu başarabilen ender hocalarımızdandı.
Onun bu duruşu öğrencilerine daha fazla zaman ve daha fazla bilgi kazandırırdı.
Ağzından çıkan her sözü kaçırmamak için hipnotize olmuş bir şekilde dinlerdik çoğu zaman. Onun için, Çayeli Lisesinde okuyan öğrencilerin hayatına dokunan hocamız, bizim için asla unutmayacağımız bir efsaneye dönüşmüştür.
Bugün bile kendisi ile görüşmekten büyük bir mutluluk ve keyif aldığımız Taha Uzun Hocamız gibi değerlerimize sahip çıkmak, talebeleri için gurur vesilesidir.

Ben kişisel olarak bütün öğretmenlerimin iyi olduğunun altını kalın harflerle çizerek, okul hayatım boyunca benimde hayatıma dokunan başta sevgili Taha Uzun Hocam olmak üzere tüm öğretmenlerimi saygı ve sevgiyle yâd ediyorum.

“Çayeli’nin Hikâyesi” isimli yakında çıkacak olan kitabımızdan paylaştığımız bu yazı ile birlikte;
Tüm Öğretmenlerimizin "24 Kasım Öğretmenler Gününü" kutlarım.

Editör: HABER MERKEZİ