Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Bitlis, tarihsel süreç içerisinde farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Bu yapısından ötürü kültürel açıdan oldukça zengindir. Bitlis'in kültürel zenginliğini yansıtan unsurlardan biri de şehir efsaneleridir.
Bitlis şehir efsaneleri, genellikle aşk, doğa, tarih ve dini temaları içerir. Bu efsaneler, yüzyıllardır halk arasında anlatılarak günümüze kadar gelmiştir.
Bitlis şehir efsanelerinden bazıları şunlardır:
-
Kıztaşı Efsanesi: Efsaneye göre, Adilcevaz ilçesinde yaşayan bir dizdarın güzeller güzeli bir kızı varmış. Kızın adı Zeynep'miş. Zeynep, sevgilisiyle gizlice buluşmak için her gece göl kenarında buluşurmuş. Bir gece, kuvvetli bir fırtına çıkmış ve ateşi söndürmüş. Sabaha kadar sevgilisinin gelmesini bekleyen Zeynep, sevgilisinin öldüğünü anlayınca ya kendi canını alması ya da onu taş yaparak kıyamete kadar sevgilisinin başucunda kalması için Allah'a dua etmiş. Duası kabul olan Zeynep, oracıkta taşa dönüşmüş. Günümüzde bu taş, "Kıztaşı" olarak biliniyor ve Adilcevaz'ın simgelerinden biri haline gelmiş.
-
El-Aman Efsanesi: Bitlis-Tatvan yol güzergahı üzerinde bulunan El-Aman hanı, yüzyıllardır kervanların konakladığı bir yermiş. Han, zamanla gaddar bir hancının eline geçmiş. Hancı, kervancılara her türlü zorluklar çıkararak adeta bıktırırdı. Bir gün, bir kervan hancı tarafından çok ağır bir şekilde dövülür. Kervancılar, hancının zulmünden kurtulmak için Allah'a dua ederler. Duaları kabul olan kervancılar, hancının gözlerini kör eder ve hancıyı cezalandırırlar. Günümüzde bu han, "El-Aman" olarak biliniyor ve Bitlis'in tarihi yapılarından biri olarak ziyaret ediliyor.
-
Beş Minare Efsanesi: 1916-1918 yılları arasında gerçekleşen Rus işgali sırasında Bitlis, büyük bir yıkıma uğrar. Şehirdeki birçok bina, cami ve minare yıkılır. Rus işgalinden sonra şehre dönen bir baba ve oğul, şehrin harabe halini görünce çok üzülür. Baba, oğluna şöyle bir ağıt yakarak şehrin durumunu anlatır:
Bitlis'te beş minare, beri gel oğlan beri gel. Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.
Bu ağıt, günümüzde hala Bitlis'te söylenmektedir ve şehrin yaşadığı yıkımı simgeler.
- Altun Kalbur Efsanesi: Bitlis'in Mutki yolu üzerinde ihtiyar bir kadın, deve ve koyunlarını otlatıyormuş. Bir gün, kadın develerin yanına bir altın kalıp düştüğünü görür. Kadın, altın kalıbı bulur ve eve götürmek için saklar. Ancak ertesi sabah altın kalıp yerinden kaybolmuş. Kadın, altın kalıbı kime götüreceğini düşünürken, bir gece rüyasında bir melek görür. Melek, kadına altın kalıbı nehre atmasını söyler. Kadın, rüyasında gördüğü meleğin söylediklerini yapar ve altın kalıbı nehre atar. Ertesi sabah, kadın nehrin kıyısında altın bir köprü görür. Kadın, bu köprünün altın kalıbın yerine inşa edildiğini düşünür ve çok mutlu olur.
Bu efsane, iyiliğin ve doğruluğun her zaman kazanacağını anlatır.
Bitlis şehir efsaneleri, şehrin kültürel zenginliğinin önemli bir parçasıdır. Bu efsaneler, yüzyıllardır halk arasında anlatılarak günümüze kadar gelmiştir ve gelecek nesillere de aktarılmaya devam edecektir.