Bilmediğimiz bir hastalıkla tanıştık birkaç ay önce, bildiğimiz pek çok hastalıktan daha çok okuduk, konuştuk, tartıştık hakkında. Pek çoğumuzun hayatını daha önce hiç olmadığı kadar etkiledi. Pek çoğumuz hayatında ilk kez böyle bir salgınla mücadele etti. Evlere kapandık, iş yerleri kapandı, sokaklar boşaldı ve en üzücüsü ise acısını yaşadığımız kayıplarımız. Birlikte mücadele ettiğimiz için birimizin hatası hepimizin, birimizin başarısı hepimizin olabileceği bir mücadele.
Salgın başladığında bir bilinmezle karşı karşıyaydık, önce uzaktan geldi sesi, görüntüsü, korkusu ve Mart ayında bilinmezle mücadele etmeye başladık. Endişemiz bilinmezlikler nedeniyle çoktu. Zamanla öğrendik hastalığı. Çoğumuzun korktuğu kadar kötüyü yaşamadık ülke olarak. Hatta evde kalmak zorunda olmak en kötüsü oldu kimi için.
Kimler zorluk yaşadı bu dönem? En büyük acıyı kayıpların, hastanede yatanların aileleri, çevreleri yaşadı. Hastalıkla mücadele ederken neler yaşandığını, ne acılar çekildiğini gördüler. Belirti gösteren, test yapılanlar da koronavirüsün sıkıntısını yaşayanlardan. Onlar da stres altında kaldılar. Altmış beş yaş üstü ve kronik hastalığı olanlar risk grubu olduklarından tedirginlikleri baştan beri hep oldu, halen daha da var. Aileleri onlar için daha da tedirgin. Geride kalanlar hastalıkla mücadeleyi belki okudu, gördü, izledi o kadar. Böyle olunca da daha bir rahatlar hareketlerinde.
Artık karşılarında eskisi kadar bilmedikleri bir hastalık yok. Artık günlük kayıp, vaka sayısı da eskisi kadar çok değil, sonuçlara bakıp iyice de rahatlıyorlar. Belki de artık takip etmiyorlar bile. Kalabalık ortama girip, hastalanmayınca da kendine güven her geçen gün artıyor. Unuttukları, her gün ortama göre riskin değişebilecek olduğu. Bugün enfekte olmayan yarın enfekte olmuş olabilir ve size virüs bulaştırabilir. Üstelik vaka sayıları da artmaya başladı. Yeni vakalarda yaş ortalamasının düştüğünü ifade ediyor yetkililer. Çünkü yaş grubuna göre riskli olanlar daha dikkatli, riskleri daha düşük olduğunu öğrenen gençler daha rahatlar. Evde kalmanın verdiği stres ve gençlik heyecanı da eklenince, onları daha çok dışarda, daha çok kalabalık ortamlarda, daha çok maskesiz görmeye başladık.
Koronavirüsle mücadele ettiğimiz bugünlerde şikayet konularından biri de gençlerimizle ilgili. Neden gençlerimiz, çocuklarımız bencil? Neden böyle oldular? Dışarda gördüğü gençlere bakıp bu şekilde yorum yapanlar çok. Tabii ki; gençlerimizin bir kısmı duyarlı, dikkatli, görünene göre yorum yapılıyor. Bir de “Ben çocuğum için her fedakarlığı yaptım neden bencil oldu? diye soru soran aileler var. Bu aileler çoğunlukla farkında değillerdir çocuklarının bencilliklerinin. Zaman zaman farkına varırlar. Sebep ararlar, kendilerinin sebep olabileceğini düşünen azdır. Bu nedenle çocuklarına karşı olan davranışlarını değiştirmezler.
Çocuğuna; “Her zaman en önemli sensin. Ben değil sen önemlisin. Başkalarını değil, kendini düşün. Senden bir şey beklemiyorum, kendin için yap.” diyen ve dediği gibi davranan aileler, sonra bir gün çocuk kendini düşünme konusunda aşırıya gittiğinde fark ederler durumu.
Çocuk odaklı ebeveynler için en önemli olan çocukları olduğu için başkalarına yardım edecek zamanları da olmaz. Fırsatları olduğunda da zamanı, parayı yine de çocukları için harcar. Çocuklar aileden yardım etme davranışını da öğrenemez. Diğer insanlardan da genelde anne-babasının kendilerine yaptıklarını, kendilerine davrandığı gibi davranmalarını beklerler. Durum böyle olunca da “Hastalığı kaparsanız, başkalarına, büyüklerinize bulaştırırsınız” uyarısı askıda kalabiliyor, pek umursamayabiliyorlar. Çünkü onlar için en önemli olan kendileri ve evde kalmaktan, maske takmaktan, arkadaşlarıyla uzak olmaktan, birlikte eğlenememekten mutsuzlar. Başkaları için de neden mutsuz olsunlar.
Çocuklarının yaptığından şikayetçi olan aileler de yaptığının pek farkında olmuyor. Sivil toplumda paylaşmayı bilen, başkalarının derdini, acısını görebilen gençler toplumsal olaylarda daha duyarlı. Bu nedenle çocukları yetiştirirken aile örnek olmalı yaptıkları iyiliklerle, paylaştıklarıyla, çocuklara da sorumluluk vermeli. Günlük yaşantıda aile büyüklerine hizmette de çocukların rolü olmalı, hasta veya özel durumu olan arkadaşlarına karşı özveride bulunabilmeli. Gönüllü çalışmalar eğitim sistemimizin de bir parçası olmalı.
Koronavirüsle mücadele inişe geçtiğimiz bu dönemde, umarım duyarlılığımız artar ve ufak dalgalanmayla atlatabiliriz. Bunun için de hepimiz kendi payına düşeni yapmalı.