Şimdilerde her ağızdan bir ses.
O seslerden biri de her dem “eski evleri uyguna alın, kentsel dönüşümle paranızı katlayın, sonra da level atlayın” diyor.
Pek tabiidir ki “dönüşüm, para, falan” deyince akla en evvela taşı toprağı altın, tası tarağı da gümüş addedilen İstanbul geliyor.
…
Yıllar önceydi. Gazetecinin biri, cihana nam salmış bir yazarın evine gitmişti. Gazetesinde onun yüceliğiyle ilgili bir sürü aforizma serdettikten sonra evine dair gözlemlerini hatırladığım kadarıyla özetle şöyle anlatmıştı:
“Sıradan bir apartman dairesi… Mutfakta epey birikmiş pizza kutuları. Uçuşan sinekler…”
Bütün bir yazıda en çok da bu doğal anlatımı sevmiştim. Çünkü her ortalama akıl mükemmelin ve övgünün peşindedir çoğu zaman. Oysa hayat her bileşeniyle samimidir.
…
Bugün yine hafta sonu yalnızlığında kulak kabartırken havadislere, yine ona dair bir habere ilişti kaldı gözlerim.
Aha yine o dedim. Ne kadar da eserlerine sindiği gibi kalıbına da sinmiş bu apartman meselesi diye düşündüm.
Oysa onun miktarınca paraya sahip olanlar Osmanlı’da boğaz kıyısında bir yalıda hayat sürerdi. Bugün bunun karşılığı ise yine yalı, bilemedin Sarıyer veya Beykoz civarlarında bir konak.
…
Ama bilinir ki para her insana aynı tesirde bulunmaz. Evvelden kalma ile sonradan bulma apayrı bir kültür içerir. Evvelden kalan ev alır, sonradan bulan beton alır. …
Ve fakat insan işte, tanıma sığmaz. Bilinmez ne yapacağı.
…
Derken işte aynen öyle oldu gibi. Baktım ki haberde, elli yıllık apartmandaki bilmem ne kadar dairenin altısını satın almış, aldığı dairelerden karot aldırmış, sonuç riskli binaya çıkmış, bunu duyan kat malikleri de çatıya çıkmış itiraz etmiş, falan.
…
Sonra düşündüm. O da bir insan. Velev ki Nobel Ödülü almış olsun. Evindeki pizza kutularında dolaşan sinekler onun bu ödülünü biliyor mu, yok!
O zaman bitti. Basit hayat, herkes insan, herkes cennet veya cehennem adayı, o kadar.
…
Galiba bu o duygudur… Bütün bir şöhrete eklemlemeye çalıştığımız duygu: Bir apartmanın bütün dairelerini ele geçirmedikçe o apartmanın asla senin olamayacağı duygusu.
Emeline ulaşsan da gitmeyecek yine o sinekler senden bunu bil.
Ey insan ve ben.
Ve falan…
Apartmandaki O.P.
Mahmut Aloğlu'nun kaleminden...
Bunlar da ilginizi çekebilir