ERZURUM (AA) - Ala, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) tarafından "2025 Turizm Başkenti" ilan edilen Erzurum'da bir otelde düzenlenen Palandöken Ekonomi Forumu'nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımcılara selamlarını ve başarı dileklerini iletti. Bu tür forumlara her bir şehrin, ülkenin, daha da ötesi dünyanın ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Ala, sadece zenginlik üretmenin yetmediğini, onu değerlendirebilmenin, başarıyı yönetmenin o zenginliği üretmekten daha zor olduğunu kaydetti. Ala, "İkinci Dünya Savaşı çıktığı zaman dünya üretimden artık pazar bulamıyordu ve bütün depolar doluydu ama 50 milyona yakın insan öldürüldü. Şimdi de zenginlik üretiliyor. İnsanlara adaletsizlikle beraber bir dünya sunuluyor ama burada kardeşlerimiz gözümüzün önünde bir cinayet işleniyor ve o cinayet, o soykırım canlı olarak yayınlanıyor. Filistin, Gazze bugün 'insanım' diyen mal varlığı ne olursa olsun fakir ya da zengin hangi insanın vicdanını tarumar etmez, o vicdanı yaralamaz? Eğer yaralanmıyor ve o vicdan tarumar olmuyorsa onu taşıyana biz insanoğlu diyebilir miyiz? Onun için bunların hepsinin bir arada değerlendirilmesi lazım. Bunların hepsinin bir arada tartışılması lazım ve dünyaya yeni bir uygarlık anlayışının sunulması lazım insanlık tarafından." diye konuştu.
Erzurum'da yapılan bu organizasyonların önemine değinen Ala, şöyle devam etti: "Erzurum'un hem Avrupa kış sporları başkenti olması, hem de turizm başkenti olarak bugün ekonomik forumu düzenliyor olması, aynı zamanda Erzurum için değerlendirilmesi gereken bir fırsattır. Her birimiz bu fırsatı en iyi şekilde nasıl değerlendiririz, bunun çabası içinde olmalıyız. Erzurum'da düzenlenen forumun konusu bundan çok daha büyük. Bölgemizi ve dünyayı ilgilendiren bir mevzu onun için paylaşmak istediklerim var. Bir şehrin veya bölgenin elindeki fırsatları değerlendirebilmesi için arzu ettiği, önüne koyduğu hedeflere ulaşması için dünyada hangi iklim içinde, hangi şartlarda, nerede konuşlanmış, nerede kendini konumlandırmış onu iyi bilmesi lazım. Önce dünya nereye doğru gidiyor sorusuna doğru cevaplar bulmamız ve onun altında, o ana başlık altında yapmamız gerekenleri öncelikli olarak alt alta dizmemiz gerekir."
Dünyanın çağdan çağa geçtiğine işaret eden Ala, "Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçti. 1900'lerin başında dünyanın gayri safi hasılası 1 trilyon dolar civarında. 2000'li yılların başında 40 trilyon civarında yani bir yüzyılda 1 trilyondan 40 trilyona çıkmış. Şimdi 2025, arkadaşlar 25 yılda şu anda toplamı 106 trilyon dolar yani 65 trilyon dolar üzerine koymuş. Sanayi devriminde 100 yılda 40 trilyon dolar, ondan sonra ki 25 yılda üzerine 65 trilyon koyuyor ve 106 trilyon dolar oluyor. 1800'lerin başında ilk 10 şirketi gözden geçirin, hangi işlerle meşgul oluyorlar. Onlara bir bakın yani madencilik başta olmak üzere kömür, doğal kaynak işiyle ilgileniyorlar, tabii kaynaklarla. Çünkü o zaman o ekonomiler en önemli malzeme ham madde üzerine inşa edilmiş. Peki şimdi 100 yıl öncesine bakıyorsunuz sanayi şirketlerini ilk 10'da görüyorsunuz. Son 20-25 yıldaki şirketlere bir bakın kimi 20, kimi 25, kimi 30 yıl önce kurulmuş o ilk 10 şirketle iletişim alanında, organizasyon alanında ve bu dijital alanda önemli yüksek teknolojiyi gerektiren alanda şirketler." ifadelerini kullandı.
- "Jeopolitiğin yerini ekopolitik alacak"
Dünyada önemli ekonomik ivmenin yaşandığı diye getiren Ala, şunları kaydetti: "Jeopolitiğin yerini ekopolitik alacak buna hazırlıklı olmamız lazım. Arap ülkelerinin toplam Gayri Safi Milli Hasılaları 2,5 trilyon dolar civarında ve hepsi petrol ülkesi. İnanılmaz bir ekonomik ivme var. Dünyada enerjinin en kıymetlisi petrol. İslam ülkelerinin tamamı 57 İslam ülkesi dünyadaki petrolün üçte ikisine, ama hepsi dünyadaki nüfusun da yüzde 25'ine sahip. Müslümanlar ve hepsini topluyorsun Gayri Safi Milli Hasılalarını saymak istemiyorum ama ilk 10 şirket arasındaki 3 şirket diyelim onlardan daha fazla. Şimdi bu gelişme ivmesini gösterirken bu aynı zamanda büyük bir adaletsizliğin ve garabetin de fotoğrafıdır. Nereye doğru gidiyor dünya? 1929 buhranı üretim ve o zamanki üretim pazarından ve pazarların daralmasından ortaya çıktı sonra pazar maksimizasyonuna geçildi. Üretim kayması yaşandı ve bu sefer 2008 dünya krizi çıktı. Daha önce de krizler çıktı global olarak. Şimdi 2008'den sonraki kırılma henüz daha yerine oturabilmiş değil ve bir belirsizlik dünya ekonomilerinde ortaya çıktı. Bu belirsizlik siyaseti de, diplomatik alanı da etkiledi. Onun için önümüzdeki dönemde bir tahmin yapmak zorundayız ama iktisatta tahmin hayalden farklıdır verilere dayanır. Onun için bu tür forumlar çok önemlidir. Buralarda bilgiyle beslenmiş, tahkim edilmiş tahminler ortaya çıkarılmalıdır. Biz önümüzdeki dönemi nasıl planlayacağız soru budur. Şehirlerimizi, bölgemizi nasıl planlayacağız dünyamız için nasıl planlayacağız."
Günümüzde bilginin çok önemli bir kaynak olduğuna dikkati çeken Ala, sözlerini şöyle tamamladı: "2000'den sonra inanılmaz altyapılar, otobanlar yaptık. Fiziki alanda bu sanayi toplumunun da ihtiyaç duyduğu ciddi yatırımlar yaptık. Bunlar ham maddeye ve emeğe dayalı üretimlerdi. Şimdi o 25 yılda üzerine 65 trilyon dolar koyan ekonominin niteliğine bakıyorsun bilgi ekonomisi. Yani üretim faktörleri içinde bilgi birinci sıraya oturmuş durumda. O zaman bize bilgi otobanları yapmak düşüyor. Yapacağız hedefimizi koyup yolumuza devam edeceğiz ki geri kalmayalım çünkü ilerleyen geometrik adımlarla ilerliyor. Artık aritmetik değil. Bu dijital çağda belirsizliğin ekonomisi, ortaya çıkardığı fırsatları değerlendirenler kazanacak. Onun için bugüne kadar bildiğimiz, değerlendirdiğimiz her şeyi gözden geçirme, üzerinde düşünme zamanıdır. Bundan sonra önümüze koyacağımız hedeflerin altyapısını hem şehirlerimizde hem ülkemizde hem de dünyada takip etme zamanıdır. Küreselleşme yerini korumacılığa bırakıyor ama bu ne kadar sürecek. Onun dezavantajları göründüğünde hangi moda geçilecek bunlar hep tartışma konusudur. Küreselleşirsek aynı zamanda yerelleşiyoruz. Yani yerelleşerek küreselleşme bu da tartışılacak. Dünyadaki bu ekonomik sistem ve ortaya çıkardığı siyasal belirsizlikler, yine sistemin kendi iç dinamikleriyle kendisini çözüme kavuşturup yoluna devam edecektir. Hepimiz yeni dinamikler için hazırlıklı olmalıyız."